Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/16090 E. 2019/4486 K. 30.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/16090
KARAR NO : 2019/4486
KARAR TARİHİ : 30.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile Mah. Sıf.) Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozmadan sonra yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR

Davacı … vekili, evlilik birliği içerisinde davalı adına kooperatife kayıt olunduğunu, yapılan tüm ödemelerin davacı tarafından karşılandığını belirterek, kooperatif ortaklık kaydının iptali ile davacı adına tescilini, olmadığı takdirde taşınmazın bilirkişilerce belirlenecek değerinin tamamının aynen iadesini, bilirkişi incelemesi sonucu davacının katkı payı hesaplanarak fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle en az 1/2 olmak üzere 7.000,00 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, verilen ilk kararda davacının tapu iptal ve tescil talebinin reddine, taleple bağlı kalarak alacak talebinin kabülü ile 7.000,00 TL’nin karar tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş olup; hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyizi üzerine yapılan incelemede Dairenin 2012/3562 Esas ve 2012/13263 Karar sayılı ilamı ile eksik araştırma ve inceleme ile hüküm tesis edildiği, taşınmazın öncelikle 01.01.2002 tarihi itibariyle inşaat seviyesine göre değeri tespit edilerek bu değerin davacının kişisel malı olduğunun kabulü, taşınmazın teslim tarihine kadar inşaat seviyesinin değeri tespit edilerek, davacının kişisel malının katkı oranının (değer artış payı oranı) belirlenmesi, bu oran ile taşınmazın karar tarihine en yakın tarihteki değeri çarpılarak değer artış payının ve bu değer artış payı TMK’nin 230. maddesi gereği düşüldükten sonra artık değerin yarısı oranında katılma alacağının karar altına alınması gerektiği açıklanarak, her iki taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle hüküm bozulmuştur.
Bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde Mahkemece, tapu iptal ve tescil talebinin reddine, alacak yönünden talebin kısmen kabulü ile 19.620,82 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, davacı vekili ve davalı vekili tarafından yapılan temyiz itirazı üzerine Dairenin 2014/23328 Esas ve 216/10128 Karar sayılı ilamla davacının dava dilekçesinde talebinin 7.000,00 TL olduğuna ve bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına (Yargıtay İBBGK’nin 04.02.1948 tarihli kararı) göre başlangıçtaki bu talep gözönünde bulundurularak davanın katılma alacağı ve değer artış payı bölümleri ayrı ayrı gösterilmek üzere bu miktar üzerinden kabul kararı verilmesi gerekirken bozmadan sonraki ıslaha değer verilerek yazılı şekilde hüküm tesisinin yerinde olmadığına işaret edilmiş ve davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülerek hüküm bozulmuş, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş, davacı vekilinin karar düzeltme isteği de reddedilmiştir.
Mahkemece verilen son kararda, davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddine, alacak talebinin kısmen kabulüyle 3.500,00 TL katılma alacağı ve 3.500,00 TL değer artış payı alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Davalı vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde; Mahkeme kararı davalı vekiline 17.08.2018 günü tebliğ edilmiş olup, temyiz dilekçesi 05.09.2018 tarihinde kaydedilmiş ve aynı tarihte harcı alınmıştır. Bu durumda 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 432. maddesi hükmünde öngörülen 15 günlük temyiz süresi geçmiş bulunduğundan, 01.06.1990 tarihli ve 1989/3 Esas, 1990/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davalı vekilinin temyiz dilekçesinin süreden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2. Davacı vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde,
a. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b.Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava hakkında verilen ikinci karar yukarıda açıklanan gerekçelerle ıslah yönünden bozulmuş, Yerel Mahkeme Daire bozmasına uymuşsa da bozmanın gereğini tam olarak yerine getirmemiştir. Şöyle ki, son bozma ilamında davacı tarafın ilk bozmadan sonra sundukları ıslah dilekçesine değer verilmemesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece, dava dilekçesindeki talebin tamamı kabul edildiğine göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yine davacı tarafın ıslahı değerlendirilerek davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Bununla birlikte, dava katılma alacağı isteğine ilişkin olup, TMK’nin 239/son maddesinde; “…aksine anlaşma yoksa tasfiyenin sona ermesinden başlayarak katılma alacağına ve değer artış payına faiz yürütülür…” hüküm altına alınmıştır. Yargıtayın ve Dairemizin kökleşmiş uygulamalarına göre tasfiye tarihi karar tarihidir. Somut olayda tasfiye tarihi olan 14.05.2014 tarihinden itibaren alacağa faiz yürütülmesi gerekirken, bozmadan sonra verilen karar tarihi olan 05.07.2018 tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olması doğru olmamıştır.Ne var ki, açıklanan hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda (2-b) nolu bentte gösterilen sebeple davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile gerekçeli kararın ilk satırında geçen “Davanın kısmen kabul kısmen reddine,” ifadelerinin hüküm yerinden çıkartılmasına, yerine “Davanın kabulüne ” ifadelerinin yazılmasına, hükmün 2 nolu bendinde geçen “karar tarihinden” ibaresinin hüküm yerinden çıkartılmasına yerine “karar tarihi 14.05.2014 tarihinden itibaren” rakam ve kelimelerinin yazılmasına, hükmün 2 nolu bendinde geçen “fazlaya ilişkin talebin reddine” ifadesinin hüküm fıkrasından çıkartılmasına, yerine “fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına” ibaresinin eklenmesine, 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 438/7. fıkrası gereğince düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (2-a) nolu ve davalı vekilinin temyiz dilekçesinin ise yukarıda (1) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 30.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.