Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/15932 E. 2019/1145 K. 07.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/15932
KARAR NO : 2019/1145
KARAR TARİHİ : 07.02.2019

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, borçlu … aleyhine açılan davanın kabulüne, davalılar … ve … aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı alacaklı, 28.12.2009 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 06.02.2012 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2010 yılı Ekim ayı bakiye kira alacağı 1.266,67 TL ile aylık 4.750,00 TL’den 2010 yılı Kasım, Aralık ile aylık 5.130,00 TL’den 2011 yılı Ocak ayından Aralık ayına kadarki kira alacağının işlemiş faizi ile birlikte toplam 77.080,37 TL’nin faiziyle tahsilini talep etmiştir. Davalı borçlu kiracı … ve davalı borçlu kefiller … ve … ayrı ayrı verdikleri itiraz dilekçelerinde, borca itiraz ettiklerini, takibe konu asıl alacağa işletilen faiz ile işleyecek faizin fahiş olduğu, yasal dayaktan yoksun olduğunu bildirerek asıl alacağa, faize ve ferilerine itiraz etmişlerdir. Ödeme emrine davalı borçlular tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, borçluların borcu ödediklerini ispat edemedikleri, zaten asıl borçlu …’nın bu dava açıldıktan sonra 23.09.2014 tarihinde icra müdürlüğüne başvurarak itirazından vazgeçtiği ve borcu kabul ettiğinden bu borçlu yönünden itirazın tümden kaldırılmasına, takip dayanağı kira sözleşmesinin 28.12.2009 başlangıç, 31.12.2010 bitiş tarihli olduğu, davalılardan … ve …’ın sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladıkları, kural olarak müteselsil kefilin sorumluluğunun kira sözleşmesindeki süre için geçerli olduğu, yenilenen dönemlerde de kefilin sorumlu tutulabilmesi için kefalet süresi ile kefil olunan miktarın açıkça kararlaştırılması gerektiği, davacının takipte 2010 yılından kalan 3 aylık kira bedeli ile 2011 yılına ait 12 aylık kira bedellerini istediği, icra takibine konu edilen 2011 yılına ait aylar kefillerin sorumluluk süresi dışında bulunduğundan bu aylara ilişkin itirazın kaldırılması talebinin kefiller yönünden reddine karar verilmiş, karar davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemine ilişkindir.
Takibe konu edilen ve hükme esas alınan 28.12.2009 başlangıç 31.12.2010 bitiş tarihli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamakta olup 818 s. BK hükümlerine tabidir. Sözleşme ile aylık kira parasının 4.750,00 TL olduğu ve her ay peşin olarak ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davalı kefil … sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzalamıştır. Davacı tarafından 06.02.2012 tarihinde davalı kefil … ile birlikte davalı kiracı ve diğer kefil hakkında başlatılan icra takibinde toplam 77.080,37 TL kira ve işlemiş faiz alacağının tahsilinin istediği görülmüştür. Kira sözleşmesinin akdedildiği ve takibe konu edilen kira dönemi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK.nun 484. maddesi hükmüne göre kefaletin geçerli olabilmesi için kefalet süresinin ve kefilin sorumlu olacağı miktarın sözleşmede gösterilmesi gerekir. Kefalet süresinin ve kefilin sorumlu olacağı azami tutarın gösterilmemesi halinde kefalet ancak kira sözleşmesinde kararlaştırılan kira süresi için geçerlidir. Öte yandan davalının kefaleti, BK’nin 493. maddesi uyarınca sınırlı süreli bir kefalet olup anılan yasa hükmünde belirtildiği üzere, kefalet süresinin bitimini takip eden bir ay zarfında alacaklı icraya veya mahkemeye müracaatla hakkını takip etmezse, yahut takibatına uzun müddet ara verirse, kefil kefaletten beri olur. Olayımızda sözleşme ve taahhüt süresi 31.12.2010 tarihinde bitmiş olmasına rağmen, BK’nin 493. maddesinde belirtilen bir ay içerisinde icra takibi yapılmamıştır. Mahkemece davalı kefil …’ın sorumluluğu kalmadığından hakkındaki davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı kefil …’ın temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’ye 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK’un 428. maddesi uyarınca kararın davalı kefil … yönünden BOZULMASINA, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 07.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.