Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/15758 E. 2019/1071 K. 06.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/15758
KARAR NO : 2019/1071
KARAR TARİHİ : 06.02.2019

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Değer Artış Payı Ve Katılma Alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

Davacı … vekili, evlilik birliği içinde davalı adına edinilen taşınmaz ve araç nedeni ile 60.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Annak Tanış vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüyle, 8.065,20 TL değer artış payı alacağı, 34.974,40 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 43.039,60 TL alacağın tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
1. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin ve davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 Sayılı TMK’nin 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.
Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, bunun krediyle ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, taşınmazın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri mal varlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 01.07.2007 tarihinde evlenmiş, 04.07.2012 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 09.09.2014 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202). Tasfiyeye konu 1057 ada 3 parselde 2 nolu bağımsız bölüm, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 25.09.2009 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179).
Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dosya içeriğine, toplanan delillere, taraf ve tanık beyanlarına göre; Mahkemece taşınmazın alınmasında davalının ziynet eşyalarının kullanıldığı, davacının ailesinin de 5.500 TL verdiğine yönelik kabulü yerinde ise de, davalının 780 gr ziynet eşyalarının kullanıldığı tanık beyanlarına göre kabul edildiğine yani, tanık beyanlarının bir kısmına itibar edildiğine göre, tanık beyanlarının bölünmezliği ilkesi gereğince davacının kardeşlerinin verdiği 80 gr altının değer artış payı hesabında dikkate alınmaması hatalı olmuştur. Ayrıca tasfiyeye konu taşınmazın evlilik birliği içinde davalı eş adına İş Bankasından çekilen 120 ay vadeli 90.000,00 TL bedelli konut kredisinin kullanılarak alındığı, evlilik birliği içinde (boşanma dava tarihine kadar (04.07.2012) 33 aylık kredi taksidinin ödendiği, boşanma dava tarihinden sonraya da 87 aylık kredi taksidinin borç olarak kaldığı anlaşıldığından, kredi borcu Mahkemece dikkate alınmasına rağmen oranlama yapılmadan hesaplama yapılması da hatalı olmuştur. O halde, Mahkemece yapılacak iş, yukarıda açıklanan Dairemizin ilke ve uygulamalarına göre, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, konusunda uzman bilirkişi tarafından belirlenen taşınmazın tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ile evlilik birliği içinde ödenen kredi borcu ve boşanma dava tarihinden sonraya kalan kredi borcu oranı, peşinat oranı ve davacının kardeşleri tarafından verilen 80 gr altının değer artış payı alacağının hesabında dikkate alınması, sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır.
3. Takasa yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK mad. 26).
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Mahkemece davalı tarafından sunulan takas-mahsup talebi ve/veya açılmış bir karşı dava olmamasına rağmen, davacı koca adına olan araç nedeniyle alacağın mahsup edilerek takas yapılması usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentte gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; davacı vekili ve davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine, HUMK’un 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 06.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.