Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/15731 E. 2020/3561 K. 17.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/15731
KARAR NO : 2020/3561
KARAR TARİHİ : 17.06.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Yıkım

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Dava dilekçesinde, … İli… İlçesi …Mah. 1223 parsel sayılı taşınmazın maliki olan davalıların yaptığı evin, davacının paydaşı olduğu 1224 parsel sayılı taşınmaza tecavüzlü olduğu ileri sürülerek taşınmaza haksız elatmalarının önlenmesi ve yapının yıkılması istenmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde, davacının el atıldığını iddia ettikleri alanın davalılara ait olduğu, ilçe genelinde paftalarda kayma olması sebebi ile taşınmaz sınırlarının değiştiği, davalıların iyiniyetli olarak yaklaşık olarak 30 yıl önce dava konusu edilen evi yaptıkları beyan edilerek davanın reddi istenmiştir.
Mahkemece, keşif sonucu sunulan fen bilirkişi raporuna göre, yenileme kadastrosu öncesi mevcut olan elatmanın, yenileme ile ortadan kalktığı ve davalılara ait ev ve müştemilatının davacının taşınmazına bir tecavüzünün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın reddine dair mahkeme kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, mülkiyet hakkına dayalı çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve kal (yıkım) isteklerine ilişkindir.
2859 sayılı Tapulama ve Kadastro Paftalarının Yenilenmesi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, “Teknik nedenlerle yetersiz kalan, uygulama niteliğini kaybeden veya eksikliği görülen ve en az bir mevki veya ada biriminde zemindeki sınırları gerçeğe uygun gösterilmediği tespit edilen tapulama ve kadastro paftaları, bu kanun hükümlerine göre Tapu ve Kadastro Müdürlüğünün teklifi ve ilgili bakanın onayı ile yenilenir. Buna göre tapu sicilinde gerekli düzeltmeler yapılır” hükmü yer almaktadır. Aynı Yasa’nın 4. maddesinde ise “pafta yenileme işlemlerinin yalnız teknik çalışmaları kapsayacağı, tapu siciline geçmiş ya da geçmemiş mülkiyete ilişkin hakların inceleme konusu yapılamayacağı” hükmüne yer verilmiştir.
Yine 29.11.2006 tarihli Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Sicilinde Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmeliğin 28. maddesinin (1). fıkrasının a bendinde “Uygulama öncesi davalı olup da davaları devam eden taşınmazlardan; a) Mahalli hukuk mahkemelerinde davalı olan taşınmazlardaki uyuşmazlık konusu, sınıra ve yüzölçümüne yönelikse bu davalara konu sınırlar, paftasında itirazlı mülkiyet sınırı olarak teknik yönetmelikteki özel işareti ile gösterilir ve yüzölçümü kesinleştirilmez” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Buna göre; yenileme öncesinde taşınmaz hakkında yüzölçümü ve sınır ihtilafına ilişkin genel mahkemede bir dava var ise, taşınmaz davalı olarak Kadastro mahkemesine aktarılır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ile özellikle hükme esas alınan fen bilirkişileri … ile …’ın 28.04.2014 tarihli raporlarına göre, dava konusu parsellerin bulunduğu bölgede 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/A maddesi gereği yenileme kadastrosu yapıldığı, ilk tesis kadastrosunda oluşturulan sınırlara göre 1223 nolu parsel üzerinde yapılan iki katlı evin krokide kırmızı renkte gösterilen kısmının 1224 nolu parsele 25.70 m2 tecavüzlü, müştemilatın 20.00 m2 tecavüzlü, ayrıca davalı 1224 nolu parselden 73.00 m2 lik alanı kullandığı, Arıtaş Kasabasının tamamında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22-A maddesine istinaden yapılan yenileme çalışmaları ile 1223 nolu parsel Kayaaltı mahallesi 234 ada 1 nolu parsel, 1224 nolu parsel Kayaaltı mahallesi 234 ada 2 nolu parsel olduğu, 22-A çalışması sonucu oluşturulan sınırlara göre 234 ada 1 nolu parsel üzerindeki iki katlı evin, müştemilatının ve kullanılan alanın 234 ada 2 nolu parsele herhangi bir tecavüzünün olmadığının tespit edildiğinin rapor edildiği, Kadastro Müdürlüğünün 18.02.2014 tarih ve 120 sayılı yazılarına göre ise, incelemeye konu davanın 08.03.2013 tarihinde açıldığı, taşınmazların bulunduğu bölgede dava açıldıktan sonra 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/A maddesi gereği yenileme kadastrosu yapıldığı, dava konusu taşınmazların davalı olarak bildirilmemesi sebebi ile tutanakların 27.01.2014 tarihinde kesinleştirilerek tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Görevin Belirlenmesi ve Niteliği başlıklı 1. maddesinde mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirlendiğinden bu husus mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir.
Yukarıdaki açıklamalar ve davacı iddiası ile davalıların savunmaları doğrultusunda taraflar arasındaki uyuşmazlığın, ortak sınıra ilişkin ve Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilinde Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmeliğin 28/1-a maddesi uyarınca kadastro mahkemesine aktarılması gereken dava olduğu, taşınmazların davalı olarak bildirilmediği gerekçesi ile yenileme kadastrosu tutanağı kesinleştirmesinin usulsüz olduğu, davaya bakma görevinin Kadastro Mahkemesine ait olduğu anlaşılmakla, görevsizlik kararı verilmesi yerine, işin esasının incelenerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacının yazılı temyiz itirazları yukarıda gösterilen nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, HUMK’un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 17.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.