Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/15608 E. 2019/3867 K. 09.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/15608
KARAR NO : 2019/3867
KARAR TARİHİ : 09.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın önlenmesi Ve Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 09/04/2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü taraflardan kimse gelmediğinden incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildi. Temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, vekil edeninin, davalıya ait ve halen davalının kullanımında olan 255 ada 46 parsel sayılı taşınmazdaki 6 nolu bağımsız bölümü davalıdan satın aldığını ve 10 yıl vadeli kredi kullandığını, tarafların aralarında akdettikleri 01/04/2008 tarihli porotokol ile vekil edeni tarafından kullanılan konut kredisinin geri ödemelerinin davalı tarafından düzenli olarak yapılması, tüm kredi borcunun 12 ay içerisinde davalı tarafından ödenerek kapatılması ve davalının vekil edeninden aldığı 8.000 USD borcunu ödemesi koşuluyla taşınmazın davalıya devredilmesi konusunda anlaştıklarını, ancak davalının taraflar arasındaki protokol ile kendisine yüklenen edimlerin hiç birini yerine getirmediğini, bu sebeple, vekil edeninin taşınmazı davalıya devir etme borcunun doğmadığını, davalının halen bilfiil kullanımında bulunan taşınmaza müdahalesinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalıya fuzuli işgaline son vermesi için Beyoğlu 22. Noterliğinden 12/08/2013 tarih ve 14635 yevmiye sayılı ihtarname gönderildiğini belirterek, davalının vekil edenine ait taşınmazdaki haksız işgalinin sonlandırılmasına ve taşınmazdan tahliyesine, fazlaya ilişkin talep ve ıslah hakları saklı kalmak üzere şimdilik dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık ecrimisil bedeli olan 10.000,00 TL ecrimisil tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 06/01/2015 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi raporu uyarınca davasını 119.344,62 TL üzerinden ıslah etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında yapılan protokolün alım-satım protokolü olmadığını, protokolde kredi borçlarının ödenmemesi durumunda taşınmazın satılarak paraya çevrileceği ve kredi borcunun kapatılacağının belirtildiği, davacının sadece taşınmazı gerçek değeri üzerinden satarak kredi borcunu ödeyebilme hakkına sahip olduğunu, ekonomik nedenlerle

vekil edeninin kredi taksit ödemelerini tam anlamıyla yerine getirmediğini, yaklaşık 110.000,00 TL ödeme yaptıklarını, davacı tarafın da aynı miktarda kredi taksidi ödediğini, vekil edenine gönderilen ihtarnameye istinaden taraflar arasında centilmenlik sözleşmesi akdedildiğini, taksitlerin ödenmeye devam edileceğini, diğer USD borcunun ise davacıya ödendiğini, vekil edeninin borcu kalmadığını, zaten kullanımı vekil edenine ait olan dairede fuzuli işgalin söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, dava konusu 1. kat 6 bağımsız bölüme davalının el atmasının önlenmesine, 26/12/2008 -31/12/2008 tarihleri arasındaki dönem için 250,00 TL, 01/01/2009-31/12/2009 tarihleri arasındaki dönem için 18.221,40 TL, 01/01/2010-31/12/2010 tarihleri arasındaki dönem için 19.773,84 TL, 01/01/2011-31/12/2011 tarihleri arasındaki dönem için 21.966,84 TL, 01/01/2012-31/12/2012 tarihleri arasındaki dönem için 23.304,48 TL, 01/01/2013-26/12/2013 tarihleri arasındaki dönem için 24.078,06 TL haksız işgal tazminatı olmak üzere dava konusu 26/12/2008-26/12/2013 tarihleri arasındaki döneme ilişkin toplam 107.594,62 TL haksız işgal tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin haksız işgal tazminatı isteminin reddine karar verilmiş hüküm duruşma talepli olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin el atmanın önlenmesinin kabulüne yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı vekilinin ecrimisil tazminatına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 255 ada 46 parsel sayılı taşınmazındaki 6 nolu bağımsız bölümün tamamı davalı … adına kayıtlı iken, 02/04/2008 tarihli satış işlemi ile davacı …’e devredildiği, davalı ile davacı arasında, 01/04/2008 tarihinde bir protokol imzalandığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, protokol hükümlerinde, davalıya ait dava konusu 6 nolu bağımsız bölümün konut kredisi karşılığında davacıya devredileceği, kredinin davacı tarafından çekileceği, ödemelerin davalı tarafından yapılacağı, protokoldeki hükümlerin yerine getirilmesi halinde dava konusu taşınmazın davalıya devredileceği,kredi borcunu defaten kapatmak için gerekli olması halinde davacının bilgisi dahilinde davalının üçüncü şahıslara taşınmazı satıp kredi borcunu kapatabileceği, taşınmazın satılması halinde de kredi borcu kapanmaz ise bakiye kredi ve ferileri borcunu ve toplam tüm giderlerin davalı tarafından ödeneceği, taşınmazda kiracının bulunmakta olduğu, kira bedelleri ve taşınmazın aynından doğabilecek tüm ödemeleri ve giderlerin davalı tarafından ödeneceğinin düzenlendiği, davacı tarafından, davalı aleyhine, protokol hükümlerinin ihlali nedeni ile dava konusu taşınmazın tahliyesine yönelik Beyoğlu 2. Noterliğinin 12/08/2013 tarihli ihtarname düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanunu’nun 683/2. maddesinde “Malik malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” denilerek mülkiyet hakkına değer verileceği hükme bağlanmış, Anayasa’nın 35. maddesi de aynı yönde bir düzenleme getirmiştir.
Öte yandan; ecrimisil, kötüniyetli zilyedin geri vermekle yükümlü olduğu bir şeyi haksız olarak alıkoyması nedeniyle hak sahibine ödemek zorunda kaldığı bir tür haksız fiil tazminatı niteliğindedir.
Somut olayda, mahkemece, taraflar arasında kira sözleşmesinin olmadığı, davalı tarafından dayanılan 01/04/2008 tarihli protokol hükümlerinde, davalının kullanımı haklı gösterecek bir hüküm bulunduğunu kanıtlamadığı, davalının kullanımının haksız olduğu gerekçesi ile davalı aleyhine ecrimisil tazminatına hükmedilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, davalının dava konusu taşınmazı, taraflar arasındaki itiraza uğramayan protokol hükümleri uyarınca kullandığı, dava konusu taşınmazın protokol hükümlerine göre davacıya devredildiği, davalının bu süre içerisinde taşınmazı gerek kiraya vererek, gerekse bizzat kullandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, dava konusu taşınmazın davalı tarafından haksız olarak kullandığından ve davalının kötüniyetli olduğundan bahsedilmeyeceği açıktır.
Hal böyle olunca, saptanan bu olgular karşısında, davacının davalıya karşı keşide ettiği ihtarname ile davalının dava konusu taşınmazı iyiniyetle kullanımı sona ereceğinden, ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihinden itibaren, (ihtarname içeriğine göre tebliğden itibaren 15 gün sonra) davalı aleyhine ecrimisil tazminatına hükmedilmesi gerekmekte iken, yazılı olduğu üzere davalı aleyhine 26/12/2008-26/12/2013 tarihleri arasında hesaplanan ecrimisil tazminatına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan kararın (2) sayılı bentte açıklanan nedenle 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine. 09/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.