YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/15596
KARAR NO : 2019/8962
KARAR TARİHİ : 14.10.2019
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Kal
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, Akyar mevkiinde bulunan devletin hüküm ve tasarrufu altındaki … denizinin yaklaşık 570 m2’lik kısmının davalı tarafından dolgu ve güneşlenme platformu yapılmak suretiyle işgal edildiğini, bu nedenle müdahalenin men’i ile dolgu yapılan kısmın ve yapıların kal’ini talep etmiştir.
Davalı vekili, 136 ada 3 parselin 49 yıllığına belediyeden kiralandığını, dava konusu yerin ise bu yerin devamı niteliğinde olduğunu, dava konusu yerle ilgili proje çizdirilerek gerekli onayların alınması aşamasına gelindiğini, bakanlık onayı alınması aşamasında olduğunu, işlemlerin tamamlanmasına müteakip yerin kiralanması için işlemlerin gerçekleştirileceğini, bu prosedürün tamamlanmasının beklenmesini davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; ilk verilen kararda alınan bilirkişi raporunda dava konusu yer devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kıyı kenar çizgisi üzerinde bulunduğundan, dava tarihi itibariyle yapılmış bir kiralama işlemi de bulunmadığından ve dava tarihinden sonra yapılacak kiralama işleminin haksız müdahaleyi ortadan kaldırmayacağı da anlaşıldığından davanın kabulüne 14.07.2008 tarihli ek raporda yeşil ve pembe renkle boyalı 2496,07 m2’lik alana davalının elatmasının önlenmesine bu yerlere yapılan yapıların kal’ine karar verilmiştir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 05.10.2011 tarihli ve 2011/9815 Esas ve 2011/9820 Karar sayılı ilamı ile Kıyı Kanunu’nun 6. ve 7. maddeleri gereğince koşulların oluşup oluşmadığı açıklığa kavuşturularak karar verilmesi gerektiğinden bahisle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bozma üzerine Mahkemece makul sürede yargılamayı sonuçlandırarak ve yargıtay bozma ilamı da değerlendirilerek kurumlardan gelen yazı cevaplarında davalının başvurusunun incelenmekte olduğunun bildirildiği, bu durumda tüm işlemlerin sonuçlanmasının beklenmesi halinde yargılamanın belirsiz kalacağı da değerlendirilerek davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilşmiştir.
Dava; elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkindir.
Dosya kapsamında yapılan incelemede; bozma sonrasında Mal Müdürlüğünden 24.03.2017 tarihinde gelen yazı cevabında kullanma izni verilmesi ile ilgili işlemlerin devam ettiği, kiralama ihalesinin ise henüz yapılmadığı, taraflar arasında bir kira sözleşmesi olmadığı bildirilmiştir. Yine 03.07.2017 tarihinde verilen yazı cevabında işlemlerin devam ettiği belirtilmiştir. … Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğünden 15.11.2017 tarihinde gelen yazı cevabında ise plan teklifinin ilgili yerlere iletildiği inceleme aşamasında olduğu belirtilmiştir.
“Bilindiği üzere, 3621 sayılı Yasa’nın 6. maddesinin ilk fıkrasında; kıyılarda ne tür yapılanmanın mümkün olmadığı belirtilirken, 2. fıkrasında ise bu yerlerde uygulama imar planı gereğince iskele, liman, barınak, yanaşma yeri, rıhtım….gibi yapı ve tesislerin yapılabileceği kabul edilmiştir.
Anılan madde hükmünde de vurgulandığı üzere, söz konusu yapılanmanın hukuken korunabilmesi, kıyıda uygulama imar planının karar altına alınması ve uygulamaya geçilmesi ile mümkündür.
Diğer taraftan “doldurma ve kurutma yoluyla, arazi ve bu araziler üzerinde yapılabilecek yapılar” başlıklı 7. maddesinde, denizden doldurma ve kurutma yapmak bir takım usulü işlemlere ve izinlere bağlanmıştır.
Hal böyle olunca; davaya konu yapılanma bakımından Kıyı Yasası’nın yukarıda değinilen hükümleri çerçevesinde tüm koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin açıklığa kavuşturulması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekir” denilerek Yargıtay 1. Hukuk Dairesince bozma yapılıp bozmaya uyulduğu halde yeterli araştırma yapılmadığı ve buna uygun bir karar verilmediği gibi davada yıkım isteği olduğu da gözetilerek telafisi olanaksız bir zarara sebebiyet verilmemesi bakımından davalı tarafından başvurusu yapılan yasallaştırma işleminin sonucunun beklenmesi hasıl olacak duruma göre bir karar verilmesi de gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına taraflarca HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 14.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.