Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/15380 E. 2018/20197 K. 13.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/15380
KARAR NO : 2018/20197
KARAR TARİHİ : 13.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılar …, …, … tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı vekili, dava konusu 223 ada 23 parsel ve 224 ada 9 parsel sayılı …… bahçesi niteliğindeki taşınmazlarda davacının ve davalıların hissedar olduğunu, taşınmazlardan elde edilen …… gelirinden davalıların istifa ettiğini, davacıya herhangi bir pay verilmediğini iddia ederek davacının hissesine tekabül eden …… geliri üzerinden 2008 yılı için 267,00 TL, 2009 yılı için 539,00 TL, 2010 yılı için 404,00 TL, 2011 yılı için 1.465,00 TL ve 2012 yılı için 921,00 TL olmak üzere toplam 3.600,00 TL ecrimisil bedelinin yıllara göre yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan ……, keşif neticesinde belirlenecek bedel üzerinden payına düşen kısmı ödemeyi kabul ettiğini beyan etmiş; diğer davalılar …… davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, ‘‘Davanın kısmen kabulü ile dava konusu 223 ada 23 parsel sayılı taşınmaz yönünden; 2008 yılı için 375,95 TL ecrimisilin 31.12.2008 tarihinden itibaren, 2009 yılı için 192,25 TL ecrimisilin 31.12.2009 tarihinden itibaren, 2010 yılı için 243,51 TL ecrimisilin 31.12.2010 tarihinden itibaren, 2011 yılı için 601,67 TL ecrimisilin 31.12.2011 tarihinden itibaren, 2012 yılı için 598,11 TL ecrimisilin 31.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, dava konusu 224 ada 9 parsel sayılı taşınmaz yönünden; 2008 yılı için 101,72 TL ecrimisilin 31.12.2008 tarihinden itibaren, 2009 yılı için 52,01 TL ecrimisilin 31.12.2009 tarihinden itibaren, 2010 yılı için 65,88 TL ecrimisilin 31.12.2010 tarihinden itibaren, 2011 yılı için 162,80 TL ecrimisilin 31.12.2011 tarihinden itibaren, 2012 yılı için 161,83 TL ecrimisilin 31.12.2012 tarihinden itibaren, işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine’’ karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan Fatma, …… ve Helim tarafından temyiz edilmiştir. Davalılardan ……’ın temyiz talebinin süresinde olmadığı gerekçesiyle 28.05.2015 tarihinde ek kararla temyiz isteminin reddine karar verilmiş olup, ek karar temyiz edilmemiştir.
Dava, paydaşlar arası ecrimisil istemine ilişkindir.
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere; ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.
Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.02.2004 günlü ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtayın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirme gerekçeleri bilimsel verilere ve 6100 sayılı HMK’nin 266. vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Somut olaya gelince; dava konusu 40.666,03 m2 yüzölçümündeki ahşap ev ve …… bahçesi vasıflı 223 ada 23 parsel ve 16.773,90 m2 yüzölçümündeki …… bahçesi vasıflı 224 ada 9 parsel sayılı taşınmazda davacı, davalılar ve dava dışı kişiler paylı mülkiyet üzere maliktirler. Davacı, taşınmazlarda 10.03.2011 tarihinde intikal sonucu 1/30 pay sahibi olmuş ve 25.07.2011 tarihinde dava dışı Reyhan Küçük’ün 1/30 hissesini satın alarak 1/15 pay sahibi olmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; 223 ada 23 parselin 35.602 m2 ve 224 ada 9 parselin ise 9.633 m2’sinde …… tarımı yapıldığı tespit edilmiştir. Yukarıda da değinildiği gibi paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı veya kullanabileceği bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Taşınmazlarda …… üretiminin yapılmadığı boş alanları davacının kullanıp kullanamayacağına ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Ayrıca, davalılar gerek yargılama sırasındaki beyanlarında gerekse temyiz dilekçelerinde taşınmazlardan 223 ada 23 parselde dava dışı paydaşların da …… üretimi yaptığını söylemişler; keşif ve bilirkişi raporlarında bu iddialarla ilgili olarak açık, şüpheye yer bırakmayan bir tespit yapılmamıştır.
O halde; yukarıda yazılı ilkelere uygun olarak yeniden keşif yapılmak suretiyle davacının dava konusu taşınmazlarda kullanabileceği bir yer olup olmadığı ve taşınmazlarda dava dışı paydaşların da …… üretimi yaptığı iddiası da gözetilerek davalıların kullandığı kısımların kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsizdir.
Kabule göre de; davacının tapuda hissedar olduğu 10.03.2011 tarihinden önceki hak durumu, murisin vefat ettiği tarihe göre taşınmazlarda ne zaman paydaş olduğu araştırılmadan 2011 öncesi dönemlere ilişkin ecrimisile hükmedilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Davalılar Fatma ve Helim’in temyiz itirazı yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 13.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.