Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/15243 E. 2019/513 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/15243
KARAR NO : 2019/513
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Kiralananın Tahliyesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda … 4. İcra Hukuk Mahkemesi hükmüne karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması sonunda … Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, davalı vekilinin temyiz istemi Bölge Adliye Mahkemesince kararın kesin olarak verilmesinden bahisle reddedilmiş, bu kez davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesinin ek kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR

Bölge Adliye Mahkemesince 04.10.2018 tarihli ek kararı ile, 6763 Sayılı Kanunla değişik 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a maddesine göre temyize tabi dava değerinin karar tarihi itibariyle kesinlik sınırının altında kaldığı, bu nedenle kesin kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamayacağından temyiz isteminin reddedilmesi üzerine davalı tarafça temyiz isteminin reddine ilişkin ek karar süresi içinde temyiz edilmiştir.
Davalının temyiz istemi, Bölge Adliye Mahkemesince kararın kesin olarak verildiğinden bahisle reddedilmiş ise de, iş bu dava ile kiralananın tahliyesi istenilmiş olup, yıllık kira miktarı itibariyle temyizi kabil olmakla temyiz isteminin reddine ilişkin 04/10/2018 tarih ve 2018/2797 esas 2018/1849 karar sayılı ek kararın kaldırılmasına oy birliği ile karar verildi. İşin esasının incelenmesine geçildi.
Davacı alacaklı 24.11.2014 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 21.09.2016 tarihinde haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile 164 nolu taşınmaza ilişkin aylık 1.650,00 TL’den 2014 yılı Haziran ayından Ekim ayına kadarki kira alacağı, 162 nolu taşınmaza ilişkin aylık 2.320,00 TL’den 2014 yılı Temmuz ayından Ekim ayına kadar ve aylık 4.806,00 TL’den 2015 yılı Aralık ayından 2016 yılı Ağustos ayına kadarki kira alacağından 17.05.2016 tarihinde yatırılan 10.000,00 TL’nin mahsubu ile kalan 50.784,00 TL kira alacağının faiziyle tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı borçluya 23.09.2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlunun takibe süresinde itiraz etmemesi üzerine takip kesinleşmiştir. Ödeme emrine davalı borçlular tarafından süresinde itiraz edilmemesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak kesinleşen takip nedeniyle tahliye isteminde bulunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, borçlu adına çıkarılan ödeme emrinin 23/09/2017 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise 7 günlük yasal süresi geçtikten sonra 06/10/2016 tarihinde borca itiraz dilekçesi verdiği, takibin kesinleştiği, borçlunun 30 günlük yasal süresi içerisinde ödeme de yapmadığı ve temerrüt koşullarının oluştuğu gerekçesiyle taşınmazın tahliyesine karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, kiraya veren davacı alacaklı vekili tarafından kira sözleşmesine dayanarak 21.09.2016 tarihinde tahliye talepli başlatılan icra takibi ile, 01.06.2014 tarihinden 07.07.2016 tarihleri arası 18 aylık 50.784,00 TL kira ve 5.190,37 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 55.974,37 TL tutarındaki alacağın tahsilinin talep edildiği, örnek 13 ödeme emrinin davalı borçlu şirkete 23.09.2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, davalı borçlu şirketin 7 günlük süre geçtikten sonra 06.10.2016 tarihinde yaptığı itirazın süresinde olmadığından takibin kesinleştiği, davalı borçlu şirketin takibe konu alacağı yasal 30 günlük süreden sonra yargılama sırasında 20.04.2017 tarihinde ödemekle temerrüt olgusunun gerçekleştiği, bu nedenle temerrüt nedeni ile kiralananın tahliyesine karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen icra takibi nedeniyle tahliye istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 24.11.2014 başlangıç tarihli 1 yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık yoktur. Davacı 21.09.2016 tarihinde başlattığı icra takibinde 50.784,00 TL kira alacağının tahsilini talep etmiştir. Ödeme emri borçluya tebliğ olunmuş, davalı borçlunun itiraz etmemesi üzerine takip kesinleşmiştir. Davalı kiracı kira ilişkisinden doğan edimlerini yerine getirmekle yükümlüdür. Davalı kiracı takibe konu kira bedellerinin ödendiğini İİK’nin 269/c maddesi gereğince noterlikçe resen tanzim veya imzası tasdik edilmiş veya alacaklı tarafından ikrar olunmuş bir belge yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre bir makbuz veya vesika ile ispat etmeye mecburdur. Davalı cevap dilekçesi ile ödemeye ilişkin banka dekontlarına dayanmış ve duruşma sırasındaki beyanında, tüm kira bedellerinin eksiksiz olarak ödenmiş olmasına rağmen satış tehdidi altında icra dosyasına 70.811,65 TL ödeme yapıldığı, ancak 24.11.2014 tarihli aylık 1.100,00 TL bedelli kira sözleşmesi gereği kira bedellerinin eksiksiz olarak Halk Bankası hesabına yatırıldığını bildirmiştir. Ödeme belgesi borcu söndüren belge niteliğinde olduğundan, savunmanın genişletilmesi olarak değerlendirilemez. Yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir. Bu durumda Mahkemece dosyada mevcut ödeme belgeleri üzerinde durularak, yapılan ödemelerin takibe konu aylar kirasına ilişkin olup olmadığı değerlendirilmek suretiyle ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nin 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nin 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 10.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.