Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/15060 E. 2018/20387 K. 18.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/15060
KARAR NO : 2018/20387
KARAR TARİHİ : 18.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil – Alacak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı vekili, müvekkilinin 7511 ada 9 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 24 numaralı bağımsız bölümün maliki olduğunu, resmi satış öncesi davalıyla yapılan 08.02.2005 tarihli ön sözleşme gereğince (davalının) 15.08.2006 tarihine kadar kira ödemeden bağımsız bölümde oturmasına karar verildiğini, işletme giderlerini ise bağımsız bölümde oturduğu sürece ödemesi gerektiğini, 01.07.2008 tarihinden …….. 2010 tarihine kadar davalı tarafça oturma bedeli ödenmediği gibi işletme aidatlarının karşılanmadığını, haber verilmeden boşaltılan bağımsız bölüm anahtarlarının 2010 yılı …….. ayında müvekkiline ulaştığını, davalı aleyhine … 20. İcra Müdürlüğünün 2010/2652 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, yapılan itiraz üzerine müvekkili tarafından açılan itirazın iptali davasının da taraflar arasında yazılı kira sözleşmesi bulunmadığı gerekçesiyle … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/459 Esas, 2011/230 Karar sayılı ilamı ile reddedildiğini belirtilerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 01.07.2008-30.03.2010 dönemleri için 8.000,00 TL ecrimisil miktarının icra takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ve müvekkili tarafından ödenmek zorunda kalınan 6.735,00 TL işletme aidatının ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında kira sözleşmesi bulunmadığını, bağımsız bölümün 07.11.2009 tarihinde boşaltıldığını, kullanma bedeli ile işletme aidatı borcu kalmadığını, taşınmazın bir kısım anahtarlarının davacının talebi ile kardeşi Süleyman Yılmaz’a ve apartman görevlisine bırakıldığını, su, elektrik ve telefon aboneliklerine yönelik yapılacak yazışma ile boşaltma tarihinin tespit edilebileceğini ve talep edilen bedellerin fahiş olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, “…davalı asilin daha önce … ….Mahallesi 7511 ada 9 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan A Blok 24 numaralı bağımsız bölümün maliki olduğu, davalının belirtilen bağımsız bölümü 25.04.2005 tarihinde davacı asile sattığı, davacı asil ile davalı taraf arasında tapuda yapılan resmi satış öncesi 08.02.2005 tarihli ön sözleşme düzenlendiği, bu sözleşmeye göre davalı asilin 15.08.2006 tarihine kadar kira bedeli ödemeden bağımsız bölümde oturmasının kararlaştırıldığı, işletme giderlerinin ise bağımsız bölümde oturduğu sürece davalının ödemesi gerektiği, buna karşın, davalının 15.08.2006 tarihinde bağımsız bölümü tahliye etmediği, bağımsız bölümde oturmaya devam ettiği, taraflar arasında yazılı bir kira sözleşmesi düzenlenmediği, davacı ve davalı taraf arasında 01.07.2008 tarihine kadar herhangi bir problem çıkmadığı, davalı asilin 01.07.2008 tarihinden itibaren bağımsız bölümün kirasını ve işletme aidatlarını ödemediği, mahkememizce alınan ve kısmen yeterli kabul ve takdir edilen 10.12.2013 havale tarihli bilirkişi heyeti asıl ve belirtilen rapora itiraz edilmesi üzerine alınan 04.06.2014 havale tarihli bilirkişi heyeti raporunda belirtildiği üzere, davalı asilin bağımsız bölümü 2009 yılı Kasım ayı başlarında tahliye ettiği, bu durumun özellikle …….. A.Ş. ve Türk …….. A.Ş. yazıları ile de sabit olduğu, her ne kadar davalı tarafça bir kısım kira bedellerinin ödendiğine ilişkin belgeler sunulmuş ise de, söz konusu belge içeriklerinin davacı tarafça kabul edilmediği, belgelerde davacı asilin imzasının bulunmadığı, davalı tarafça belgelerde imzası bulunan şahıs ile davacı asil arasında vekalet akdi ilişkisinin ispat edilemediği, davalı tarafın 01.07.2008-2009 yılı …….. ayı başlarına kadar geçen süreçte asgari kira düzeyinde ecrimisil ödemek zorunda olduğu, davalı tarafın ayrıca belirtilen süreçte davacı tarafça ödenmek zorunda kalınan işletme aidatlarının 3.438 TL kısmından sorumlu olduğu….” gerekçeleriyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davacı tarafın talep etmiş olduğu 8.000 TL kira mahrumiyet bedeli ve 3.438 TL işletme aidatı ve gecikme faizi bedelinin dava tarihi olan 29/09/2011 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 1.maddesi gereğince işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin ise reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı vekilinin yemin deliline ilişkin temyiz itirazlarına gelince,
Dava, ecrimisil ve alacak istemlerine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu bağımsız bölümün davacı adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Yemin; bir tarafın mahkeme önünde belirli bir vakıanın doğruluğu konusunda yasanın öngördüğü şekilde yaptığı beyandır. İspat yükü altında bulunan taraf delil listesinde bulunması koşuluyla uyuşmazlığı çözüme bağlayıcı bir vakıa hakkında hasmına yemin teklifinde bulunabilir.
Somut olayda, davalı vekili tarafından ödeme iddiası ispatlanamamış olmakla birlikte cevap dilekçesinde açıkça “yemin” deliline de dayanılmış olmasına rağmen Mahkemece yemin teklif hakkı hatırlatılmadan karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, T.C. Anayasasının 36. ve TMK’nin 6. maddesine göre, davalı tarafa yemin teklif hakkını kullanmak isteyip istemediğinin sorulması (HMK. Mad. 227), yemin teklif edildiği ve davacı da bu teklifi kabul ettiği takdirde HMK’nin 228. vd. maddelerinde gösterilen usul uygulanarak 01.07.2008-2009 Kasım dönemi için dava dışı Refik Lale aracılığıyla davacıya yapıldığı belirtilen ödeme iddiasına ilişkin yeminli beyanının alınması, yeminin şartlı olup olmadığının belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucunda yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan kararın (2) sayılı bentte açıklanan nedenle 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin tüm ve davalı vekilinin ise sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine ve 27,70 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 8,20 TL’nin temyiz eden davacıdan alınmasına 18.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.