Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/15052 E. 2018/19507 K. 29.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/15052
KARAR NO : 2018/19507
KARAR TARİHİ : 29.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacılar vekili, davacıların davalı ile kardeş olduklarını, muris …… Orta’dan intikal eden dava konusu 62 ada 2 parsel sayılı taşınmazda davalının oturduğunu, herhangi bir bedel ödemediğini belirterek davalı hakkında 7.500,00 TL ecrimisil bedeline ilişkin olarak başlatılan takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına ve davalının …… inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, ortak muristen terekeye intikal eden birçok taşınmazın bulunduğunu, tapu iptali tescil davası açtıklarını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile davalının … 17……. Dairesi’nin 2011/8340 Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazının iptaline, takibin 7.500,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, koşulları oluşmadığından …… inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazın 3/4 hissesinde taraflar elbirliği halinde maliktirler. Elbirliği mülkiyetinde paydaşlardan biri öteki paydaşların olurunu almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih, 22/4 sayılı …… Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK’nin 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (…… gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya …… takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
Somut olaya gelince; dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 62 ada 2 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmazda henüz kat mülkiyeti veya kat irtifakının kurulmadığı, dava dışı …… Kurtuluş’un hissesinin 1/4, davacılar ve davalının murisi olan …… Orta’nın hissesinin ise 3/4 olduğu anlaşılmaktadır. 18.11.2006 tarihinde vefat eden muris …… Orta’nın veraset ilamına göre mirasçıları; davacılar …, …, davalı … (Orta) ve dava dışı …… Orta’dır. Davacılar tarafından davalıya karşı başlatılan 14.10.2011 tarihli … 17. …… Dairesi’nin 2011/8340 Esas sayılı dosyasında, 7.500,00 TL alacak talep edildiği, davalının 04.11.2011 tarihinde takibe itiraz ettiği ve …… Müdürlüğünce 04.11.2011 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, 20.06.2014 tarihinde keşif …… edilmiş ve mahkeme gözlemi olarak 2 numaralı dairede davalının ……ları ile birlikte oturduğu belirtilmiştir. Yine aynı şekilde hükme esas alınan bilirkişi raporunda; arsa vasıflı taşınmaz üzerinde bina olduğu, 2 nolu mesken ve 50,00 m2 alanlı çekme kat vasıflı yerin davalının kullanımında olduğu bildirilmiş olup davalı bu kullanıma yönelik herhangi bir itirazı bulunmamıştır.
O halde; dava konusu daireyi davalının bizzat kullandığı saptanmıştır. Her ne kadar ecrimisile konu yer konut olsa da, paydaşlar tarafından kullanılan yerler için intifadan men şartının aranması, kanıtlanması gerektiği açıktır. Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacılar tarafından intifadan men’e ilişkin ihtarname çekilmediği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, itirazın iptali istemi yönünden ret kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 29.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.