Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/14727 E. 2020/3291 K. 10.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/14727
KARAR NO : 2020/3291
KARAR TARİHİ : 10.06.2020

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İnegöl İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İnegöl İcra Hukuk Mahkemesinin 08.02.2018 tarihli ve 2015/462 Esas, 2018/99 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davalı üçüncü kişi vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davalı üçüncü kişi vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı alacaklı vekili, 05.11.2013 tarihinde yapılan hacizde borçlu …’nün eşinin hazır olduğunu, dava dışı … Mefruşat Şirketi lehine istihkak iddiasında bulunduğunu, istihkak iddiası hakkında İnegöl İcra Hukuk Mahkemesinin 18.11.2013 tarihli ve 2013/417-431 Esas, Karar sayılı kararı ile takibin devamına karar verildiğini, bu karar üzerine haciz ve muhafaza için gidildiğinde bu kez davalı üçüncü kişi şirketin istihkak iddiasında bulunduğunu, borçlu ile üçüncü kişinin muvazaalı işlemler ile takibin devamı kararını etkisiz kılmaya çalıştığını, haczin borçlunun faaliyet adresinde tatbik edildiğini, ayrıca borçlu ile üçüncü kişi şirketin faaliyet alanlarının aynı olduğunu, bu durumun taraflar arasındaki muvazaayı ortaya koyduğunu, sunulan vergi levhası ile faturaların borcun doğumundan sonraki tarihli olduğunu, bu belgelerin istihkak iddiasını ispatlar nitelikte olmadığını belirterek, davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı üçüncü kişi vekili, sözü edilen haczin yaklaşık üç yıl önce yapıldığını o tarihte bulunan şirketin, istihkak iddiasının, bunun reddine ilişkin kararın, müvekkili şirket ile uzaktan yakından bir ilgisi olmadığını, haciz gerçekleştirilen adresin müvekkili şirkete ait olduğunu, haciz adresinin müvekkili şirket tarafından 20.05.2014 tarihinde boş olarak mal sahibinden kiralanarak, ticari faaliyete başlandığını, üçüncü kişi şirketin, … Şirketler Grubunun 2000 yılında … A.Ş ve 2005 yılında… Organize Sağlık Hizmetleri A.Ş olacak şekilde kurulduğunu, bu şirketlerin sahiplerinin ortopedi uzmanı, diğerinin ise radyoloji teknisyeni olduğunu, bu kişilerin muvazaalı işlemler ile ilişkilendirilmeye çalışılmasının haksız olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.

Davalı borçlu şirket yetkilisi, üçüncü kişi şirketin sahibi olduğunu, şirketi kendisinin kurup kendisinin yönettiğini, ancak uygulanan haciz işlemlerinden sonra üçüncü kişi şirket sahipleri ile arasının açıldığını, kendisini devre dışı bıraktıklarını belirterek davanın kabulünü talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, ticaret sicil kayıtlarına göre üçüncü kişi şirketin 04.06.2014 tarihinde kurulduğu, tescil adresinin haciz adresi olduğu, aynı zamanda borçlu şirketin tescil adresinin 2012 tarihine kadar bu adres olduğu ve ortakları arasında borçlu …’nün de bulunduğu, üçüncü kişi şirketin kullandığı telefon hatlarını devreden kişilerin de borçlu şirkette ortak olduğu, borçlu şirketin 2012 yılında adresini haciz adresinden taşımasına rağmen 2013 yılında tatbik edilen hacizde borçlu şirketin bulunduğu, bu hali ile haciz mahallinin borçlu şirket ile irtibatlı olduğu, mahcuzlara yönelik sunulan faturaların zayıf delil niteliği taşıdığı, borçlu şirketin haciz yapılan iş yeri vasıtası ile faaliyetlerine devam ettiği gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı üçüncü kişi vekili tarafından istinaf edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi, İlk Derece Mahkemesince vakıa tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, maddi hukuk normlarının doğru olarak uygulandığı gerekçeleri ile istinaf isteminin esastan reddine karar vermiş, karar davalı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, alacaklının İİK’nin 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
Dava konusu haciz, her ne kadar dayanak bono adresinde yapılmış ise de haciz adresi üçüncü kişi şirketin sicile kayıtlı adresi olup, haciz borçlunun yokluğunda tatbik edilmiş, ayrıca haciz mahallinde borçluya ait evrak bulunmamıştır. Ticaret sicil kayıtlarına göre borçlu şirket haciz adresinden 08.02.2012 tarihli karar ile taşınmış olup, bu doğrultuda 31.12.2011 ve 30.01.2012 tarihinde tanzim edilen dayanak belgelerin, 22.06.2015 tarihinde tatbik edilen hacizde İİK’nin 97/a maddesinde düzenlenen mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısı ile alacaklı lehine olduğunun kabulü için yeterli kabul edilemez. Kaldı ki, üçüncü kişi şirket ile borçlu şirket arasında organik bağ bulunmadığı gibi, üçüncü kişi şirketin kurucu ortağı olan ve 23.06.2014 tarihinde hisselerini devrederek ortaklık yapısından ayrılan …’ın, borçlu …’nün eşi ile birlikte dava dışı … Mefruşat Şirketinin kuruluşunda küçük hisse sahibi olarak yer alması da ( 300 adet payın 30 adet payına sahip) taraflar arasında organik bağ kurulmasını gerektirir nitelikte değildir. Bunun yanında dosya arasında bulunan 18.09.2017 havale tarihli bilirkişi raporunda üçüncü kişi şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, üçüncü kişi şirket tarafından sunulan faturaların defterlerinde kayıtlı olduğu hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabul kararı verilmesi yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 21/06/2018 tarihli ve 2018/1119 Esas, 2018/1267 Karar sayılı istinaf isteminin esastan reddine dair kararın KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HMK’nin 373/1. maddesi gereği kararın bir örneğinin Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine, dosyanın ise İlk Derece İnegöl İcra Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 10.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.