Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/14509 E. 2019/11350 K. 16.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/14509
KARAR NO : 2019/11350
KARAR TARİHİ : 16.12.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, Köy Tüzel Kişileri yönünden davanın sıfat yönünden reddine, … ve … yönünden 103 ada 2 parsel için açılan dava tefrik edildiğinden karar verilmesine yer olmadığına, Hazineye karşı açılan davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı … temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili, davacının kullanımındaki taşınmazın 15.000 m2 olduğunu, kadastro çalışmaları esnasında … Köyü 103 ada 175 parselin 1397,95 miktarıyla davacı adına tespit ve tescil edildiğini ancak kalan kısmın … Köyü 103 ada 1 parsel olarak Hazine, 103 ada 2 parsel olarak davalı şahıslar adına, yine … Köyü 103 ada 185 ve 191 parseller olarak Hazine adına yazıldığını, dava konusu taşınmazlarda kadimden beri zilyetliğin bulunduğunu ve dededen kaldığını, tarla olarak kullanıldığını açıklayarak, dava konusu taşınmazlara ait tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … temsilcisi, davanın reddini savunmuş, keşif esnasında ise davayı kabul ettiklerini davacı adına tescil edilmesinde bir sakınca olmadığını beyan etmiştir.
Davalı … temsilcisi; davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar …, … ve … ise beyanda bulunmamıştır.
Mahkemece, dava konusu 103 ada 1, 103 ada 185 ve 191 parsel taşınmazların fen bilirkişi raporunda işaretli kısımlarının öncesinde davacının murisi zilyetliğinde olduğu ölümü ile taksim yapıldığı ve davacıya kaldığı davacının kendisinin ve babasının 20 yılı aşkın süre ekonomik gelir getirmek amacı ile tarla vasfıyla ekmek suretiyle ve otunu biçmek suretiyle davasız aralıksız malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurduğu, kazanma koşulları sağlandığı gerekçesiyle Hâzineye karşı açılan davanın kabulüne, dava konusu 103 ada 2 parsel için …ve …’e karşı açılan davanın tefrikine, tefrik sebebiyle bu kişilere karşı açılan dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına, diğer parseller için … ve … Köyleri tüzel kişiliklerine karşı açılan davanın ise tapu maliki olmadıklarından sıfat yönünden reddine karar verilmiştir. Hüküm davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Temyize konu … Köyü 103 ada 1 parsel, … Köyü 103 ada 185 ve 191 parsellerle ilgili dava, kadastro öncesi eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik ve taksim, nedenlerine dayalı olarak açılmış tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Dava konusu taşınmazların tapu kayıtları ve kadastro tutanakları incelendiğinde; 2007 yılında yapılan kadastro çalışmalarında, … Köyü 103 ada 1 parselin 19.563,34 m2, … Köyü 103 ada 185 parselin 14.463,92 m2 ve aynı köy 103 ada 191 parselin 31.019,16 m2 miktarında, senetsizden, vergi kaydı bulunmamakla, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olup, kimsenin de mülkiyet iddiasında bulunmadığı sebebiyle ham toprak vasfında Hazine adına tespit edildikleri, davacının kendisi ve kardeşleri adına tescilleri gerektiğine yönelik itirazı ve açtığı dava neticesinde kadostro Mahkemesinin 2007/16 ve 2007/17 Esas sayılı dava dosyalarında yapılan yargılama neticesinde 17.03.2008 tarihli ve 2008/47 ve 2008/48 Karar sayılı kararlarla, taşınmazların davacının babası … Balcı tarafından kullanıldığı, …’ın hayatta olduğu, taşınmazları davacıya devretmediği gerekçesiyle sıfat yokluğundan davaların reddine, tespit gibi tescile karar verildiği, kararlar temyiz edilmeksizin 18.04.2008 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Taşınmazlar halen 01.05.2008 tarihi itibarıyla Hazine adına tapuda kayıtlı durumdadırlar. Mahkemece dava konusu taşınmazlarda yapılan keşif sonrasında fen bilirkişi raporunda bu taşınmazlarda davacının kullanımında olan kısımlar belirlenmiş olup, ziraat bilirkişi raporunda ise 103 ada 1, 103 ada 185 ve 103 ada 191 parsellerin tapuda ham toprak olarak kayıtlı oldukları, 103 ada 1 parselin şu an itibariyle tarla olduğu, 103 ada 185 parselde N-F harfli kısımların, 191 parselde ise L-M harfli kısımların şu an itibariyle çayır ve tarla vasfında olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece dosya arasına hava fotoğrafları alınmamış olup her ne kadar Harita Genel Komutanlığına müzekkere yazılmasına karar verilmişse de 19.01.2015 tarihli ara karar ile Tapu Sicil Müdürlüğünden gelen dava konusu taşınmazların bulunduğu kadastro çalışma alanına ait mera kaydı bulunmadığına, yine Hanak Kaymakamlığı Özel İdare Müdürlüğünden gelen … ve … köyleri sınırları dahilinde herhangi bir mera tahsis kararı bulunmadığına ilişkin yazılara istinaden dava konusu edilen taşınmazların mera olmadığından bahisle müzekkere yazılmasından da vazgeçilmiştir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki; 2007 yılında yapılan kadastro çalışmalarında dava konusu taşınmazlar, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olan ancak ekonomik yarar sağlanabilen, kimsenin mülkiyet iddiasında bulunmadığından ham toprak vasfıyla Hazine adına yazılan taşınmazlar olup, Mahkemece davacı lehine tespit tarihine kadar eklemeli kazanmayı sağlayan sürenin geçip geçmediği, şartların oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Hal böyle olunca doğru sonuca ulaşılabilmesi için, Mahkemece öncelikle çekişmeli taşınmazlara komşu parsellerin onaylı tutanak suretleriyle dayanağı olan belgeler ile komşu veya civar kadastro parsellerini bir arada gösterir kadastro paftası (birleşik kroki) ile tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesi zaman dilimi içerisinde farklı tarihlere ait en az 3 adet stereoskopik hava fotoğrafı ve bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından eksiksiz şekilde temin edilerek dosya arasına konulmalı, bundan sonra mahallinde, komşu taşınmazlardan 103 ada 192 parselin mera niteliğinde olduğu, paftasının da dosyada yer aldığı da gözetilerek aynı köyden ve komşu köylerden seçilerek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ile üç kişilik ziraat mühendisleri kurulu, bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve bir fen elemanından oluşan bilirkişi heyetinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, yapılacak bu keşifte tanık ve mahalli bilirkişilerden, dava konusu “taşınmaz bölümlerinin öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadıkları, geçmişte ne durumda bulundukları, kime ait oldukları, kimden nasıl intikal ettikleri, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldıkları, öncesinin mera mı yoksa devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan diğer yerlerden mi (hali arazi, ham toprak vs) olduğu sorulup saptanmalı, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği, komşu parsel kayıtlarında taşınmazların ne şekilde gösterildikleri ve bu yerlerin taşınmaz bölümleri ile uyumlu olup olmadıkları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri varsa komşu taşınmaz tutanak ve dayanaklarıyla ve bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanacak söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, beyanlar arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı, zirai bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin önceki ve şimdiki tarımsal niteliklerini belirten, kamu orta malı mera vasfında olup olmadıklarını, taşınmaz bölümlerinin toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerlerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz bölümleri üzerindeki bitki örtüsünü, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden bitişik mera parsellerinden nasıl ayrıldığını, aralarında doğal ya da yapay ayırt edici bir unsur bulunup bulunmadığını, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin meradan açılan veya meranın devamı niteliğinde olan yerlerden olup olmadığını, imar-ihyaya konu edilmişse imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, taşınmazların reddedilen bölümleri ve komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi içeren, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin kullanım durumunu ve zilyetlik süresini kesin olarak belirleyen rapor alınmalı, rapora taşınmaz bölümlerinin değişik yönlerden çekilmiş, komşu taşınmazlar ve taşınmazların diğer bölümleri ile aralarındaki sınırları gösterecek şekilde renkli fotoğraflarının eklenmesi istenilmeli, hava ve uydu fotoğrafları jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye tevdi edilerek, hava fotoğrafı ve memleket haritası ile kadastro paftası ölçeğinin harita çizim programlan aracılığıyla eşitlenmesi suretiyle çekişmeli taşınmaz bölümlerinin konumunun çevre parsellerle birlikte harita üzerinde gösterilmesi istenilmeli, hava fotoğrafları ile kadastro paftası çakıştırılıp stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin önceki ve şimdiki nitelikleri, mera niteliğinde olup olmadıkları, taşınmaz bölümlerinin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadıkları ve kullanımın hangi tarihten itibaren ne şekilde olduğu, varsa imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmışsa hangi tarihte tamamlandığı hususlarında ayrıntılı rapor düzenlettirilmeli, fen bilirkişisinden, keşfi takibe imkan verir rapor alınmalı, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucüna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulüne , usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 16.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.