Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/14310 E. 2018/19100 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/14310
KARAR NO : 2018/19100
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün bir kısım davalılar vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine duruşma istemi gider olmadığından reddedilmiş olmakla, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacılar vekili, kadastro tespiti sonrası fakat kesinleşme öncesi satın alma ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak, davaya konu 1233 parselde kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile vekil edenleri adlarına hisseleri oranında tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılar vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuş, diğer davalılar savunmada bulunmamışlardır.
Davaya konu taşınmazların kendisine ait olduğundan bahisle davaya müdahale talebinde bulunan …’nın, usulüne uygun müdahale dilekçesi vermediği ve harcı ikmal etmediği nedenleriyle müdahale talebinin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece davacılar yararına kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, dava konusu 1233 parsel sayılı taşınmazın 09.02.1966 tarihinde yapılan tapulama çalışmalarında 29.08.1957 tarih 48 nolu tapu kaydına dayalı olarak …,… adlarına paylı olarak tespit edildiği, tutanağın üzerine 1964/534, 1965/58 sayılı dosyalarda davalı olduğunun belirtildiği, … Tapulama Hakimliğinin … Esas, 1969/371 Karar sayılı ilamı ile Asliye Hukuk Mahkemesinin 1964/534 ve Tapulama Mahkemesinin 1965/58 sayılı dosyası ile ilgi ve irtibatı mevcut olduğundan 1965/58 sayılı Tapulama dosyası ile tevhidine karar verildiği, Tapulama Hakimliğinin 1965/58 Esas sayılı dosyasının da…Tapulama Hakimliğinin … Esas sayılı dosyası ile birleştirildiği, … Kadastro Mahkemesinin 1965/50 Esas, 2011/23 Karar sayılı ilamı ile davaya konu 1233 parsel sayılı taşınmazın … mirasçıları adlarına tesciline karar verildiği ve taşınmazın 04.02.2013 tarihinde hükmen … adına tapuya tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davacılar 25.11.1969 tarihli adi yazılı satış senedine dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuşlardır. Davacıların davaya dayanak olarak sundukları 25.11.1969 tarihli “Satış Senedidir” başlıklı adi yazılı şekilde düzenlenmiş satış senedinin incelenmesinde, “… mevkiinde kardeşim … ile müşterek 18 dönüm tarlamızı bu defa hüsnü rıza ile müşterisi Kelendere köyünden Hüseyin ve …’lara sattım ve bedeli olan yirmialtı bin liranın onaltı bin lirasını peşin, bakiyesi olan onbin liranın bin lirasını haziran, dokuzbin lirasını da kasım ayında ödemek üzere mutabık kalınmış ve kadastro mahkemesinin neticesinde resmi ferağ muamelesinin yapılacağı, tarafların rıza gösterdikleri tasdik edilmiştir” beyanlarını içerdiği, satanın …,… vekili …, alıcıların Hüseyin ve … olduğu görülmüştür. Buna göre dava; dava konusu taşınmaza ilişkin kadastro tespit sonrası fakat kesinleşme öncesi haricen satın alma ve eklemeli zilyetlik hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Tespit sonrası fakat kesinleşme öncesi haricen satın alma ve eklemeli zilyetlik nedenine dayalı isteme ilişkin olarak; tapuda kayıtlı bulunmayan taşınmazlar TMK’nin 762. maddesi hükmüne göre menkul mal niteliğindedir. Aynı Kanunun 763. maddesi uyarınca bu gibi malların mülkiyetinin devri zilyetliğin karşı tarafa teslimi ile gerçekleşir. Tapusuz taşınmazın satışı resmi şekle bağlı olmadığından adi yazılı senetle satışı mümkündür.
Ne var ki, davaya konu taşınmazın tapuya tesciline esas,… Kadastro Mahkemesinin … Esas, 2011/23 Karar sayılı ilamında, dava konusu taşınmazların davalılar ve bayiileri tarafından 1945 yılından beri nizasız fasılasız malik sıfatıyla kullanıldığı, davacıların ve müdahillerin dayandığı tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazlara uymadığı, davalılar lehine 3402 sayılı Yasa’nın 14 ve 17. maddeleri gereğince mülkiyet edinme şartlarının gerçekleştiği gerekçeleriyle davaya konu 1233 parsel sayılı taşınmazın … mirasçıları adına tesciline karar verilmiş, hüküm; Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 10.4.2012 tarih… Esas, 2012/3350 Karar sayılı ilamı ile onanmış, 2012/8877 Esas, 2013/547 Karar sayılı ilamı ile de karar düzeltme talebinin reddine karar verilerek 04.02.2013 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı taraf, davaya konu taşınmazın Kadastro Mahkemesinde dava devam ederken tespit malikleri tarafından haricen kendilerine satıldığını ve devredildiğini iddia ettiğine göre, Kadastro Mahkemesinde görülen davada, tespit tarihinden önce taşınmazın …’ye satıldığı ve Süleyman’a ait olduğu belirlenerek karar verildiği, bu kararın kesinleştiği görüldüğünden, eldeki davadaki davacılar Kadastro Mahkemesinde taraf durumunu almadığından Kadastro Mahkemesi hükmü, eldeki davacılar bakımından 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 34. maddesi ve HMK’nin 303. maddesi hükmü uyarınca kesin hüküm oluşturmasa da, uyuşmazlığın çözümünde maddi olgular bakımından gözönünde tutulması gereken güçlü bir delil niteliğindedir.
Kadastro Mahkemesi kararında tüm mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile taşınmazı, eldeki dosyanın davacılarına sattığı iddia edilen Mehmet ve … tarafından tespit öncesi …’ye satıldığının ve Süleyman’ın zilyetliğinde olduğunun kabul edildiği, ancak güçlü delil niteliğindeki bu hususun aksinin davacılar tarafından isbat edilebileceği gözetilerek, gerek Kadastro Mahkemesi gerek eldeki dosyada toplanan tüm deliller, yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları değerlendirildiğinde taşınmazın 1966 tespit tarihi öncesinde …’nin zilyetliğinde olduğunun anlaşıldığına, zilyetliği daha evvel devreden Mehmet ve …’ün artık davacılara sonradan yaptığı devire üstünlük tanınamayacağına, kimsenin sahip olmadığı bir hakkı başkasına devredemeyeceğine, neticede eldeki dosyada güçlü delilin aksi davacılar tarafından ispatlanamadığına göre, davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 22.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.