Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/14263 E. 2018/19086 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/14263
KARAR NO : 2018/19086
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili dava dilekçesinde, kimlik ve adres bilgileri tespit edilemeyen dava konusu 24 ada 31 parsel sayılı taşınmaz maliklerinden Lütfiye(Bayatlıoğll): İbrahim kızı’na Hazinenin hak ve menfaatlerinin korunması için İl defterdarının yönetim kayyımı olarak atanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyma kararı verilmek suretiyle yapılan yargılama neticesinde, kayyım tayini istenen kişinin farklı isimli de olsa nüfusa kayıtlı ve diğer hissedar Reşat’ın annesi olduğu, yasal mirasçıları bulunduğu, kayyım tayinine ilişkin kanunun aradığı şartların oluşmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davanın reddine dair ilk hüküm, Dairemizin 28.11.2017 tarih, … Esas, 2017/15783 Karar sayılı ilamı ile özet olarak “.. mahallin en büyük mal memurunun yönetim kayyımı atanması için açtığı davada yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, başvurma harcıyla maktu peşin harç ödenmedikçe, eldeki davaya devam etme imkanı bulunmamaktadır. Mahkemece, bu husus gözetilmeksizin, dava açılırken usulünce yargı harcı yatırılmadan yargılamaya devamla davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gereğine işaret edilerek bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyma kararı verildikten sonra yukarıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
Dava, 4721 sayılı TMK’nin 427. maddesi ile 3561 sayılı Kanun’a dayalı olarak açılan kayyım atanması istemine ilişkindir.
3561 Sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun’un 2.maddesi ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 427. maddesinde, “Bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi veya ortada bulunmayan ve miras açıldığında sağ olup olmadığı ispatlanamayan mirasçının payının resmen yönetilmesi amacıyla kayyım atanmasının gerektiği hallerde, vesayet makamı; bu kimselerin malları üzerinde Hazinenin hak ve menfaati bulunup bulunmadığını, mahallin en büyük mal memurluğundan araştırır. Hazinenin hak ve menfaatinin söz konusu olduğunun anlaşılması halinde, mahallin en büyük mal memurunu yönetim kayyımı tayin eder” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; her ne kadar Mahkemece, tapulama tutanağı içeriğine göre Lütfiye’nin diğer pay maliki Reşat’ın annesi olduğu, getirtilen nüfus kayıtlarında Reşat’ın babası Osman’ın karısı Latife olarak görünse de bunun yazım veya beyan hatasından kaynaklanabileceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş ise de, tapu kaydında ismi geçen Lütfiye(Bayatlıoğll): İbrahim kızı ile getirtilen nüfus kayıtlarında yer alan Latife Özbayatlı’nın şu aşamada aynı kişiler olduğunu söylemek mümkün olmayıp tapu kaydı ile nüfus kaydı arasında irtibat kurulamamaktadır.
Mahkemece, mevcut kanıtlara göre tapuda pay sahibi Lütfiye(Bayatlıoğll): İbrahim kızı hakkında açılan davanın kabulü ile adı geçen kişiye kayyım atanmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 22.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.