Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/14055 E. 2018/18077 K. 05.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/14055
KARAR NO : 2018/18077
KARAR TARİHİ : 05.11.2018

MAHKEMESİ : Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R

Davacılar vekili, dava konusu 1336 parsel 14 numaralı bağımsız bölümde davacıların paylı malik olduklarını, taşınmazın davalılar tarafından herhangi bir hakka dayanmadan işgal edildiğini belirterek davalıların el atmalarının önlenmesini, taşınmazın boş olarak davacılara teslimini ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.000,00 TL ecrimisilin ödenmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve dava konusu 1336 parsel sayılı taşınmazda bulunan 14 numaralı bağımsız bölüme davalıların müdahalesinin önlenmesine, 6.000,00 TL ecrimisil bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, bilindiği ve gerek öğretide, gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere; ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.
Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.02.2004 günlü ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtayın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve 6100 sayılı HMK’nin 266. vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olaya gelince; dava konusu 1336 parselde bulunan 14 numaralı bağımsız bölümde davacı …’ın 24.02.2010 tarihinde 1/3 hisse satın alarak paydaş olduğu, daha sonra 25.08.2010 tarihinde dava dışı İbrahim Aksaray’ın 1/6 olan hissesini satın alarak ½ hissedar olduğu; diğer davacı …’nun ise 08.10.2010 tarihinde dava dışı şirketin ½ hissesini satın alarak ½ hissedar olduğu anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 03.06.2010 tarihinden dava tarihi olan 03.06.2011 tarihine kadar olmak üzere 6.000,00 TL ecrimisil bedeli hesap edilmiştir. Ancak az yukarıda açıklanan davacıların pay sahibi oldukları tarihler dikkate alınmamıştır.
O halde; mahkemece, davacıların dava konusu taşınmazda pay sahibi oldukları tarihler dikkate alınarak ecrimisil hesabı yaptırılması gerekirken davacıların malik olmadığı dönemler ve pay durumları nazara alınmadan yapılan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, HUMK’un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 05/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.