Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/13962 E. 2018/18809 K. 19.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/13962
KARAR NO : 2018/18809
KARAR TARİHİ : 19.11.2018

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün kayyım vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Talep edenler vekili dilekçesinde; müvekkillerinin … mevkii, 439 ada 2 parsel sayılı taşınmaz maliki Hasan oğlu Rahim’in mirasçıları olduklarını belirterek, taşınmaz üzerindeki kayyımlık kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiş, mahkemece talebin kabulüne karar verilmiştir.
3561 Sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun’un 2. maddesi ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 427. maddesinde, “Bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi veya ortada bulunmayan ve miras açıldığında sağ olup olmadığı ispatlanamayan mirasçının payının resmen yönetilmesi amacıyla kayyım atanmasının gerektiği hallerde; vesayet makamı, bu kimselerin malları üzerinde Hazinenin hak ve menfaati bulunup bulunmadığını, mahallin en büyük mal memurluğundan araştırır. Hazinenin hak ve menfaatinin söz konusu olduğunun anlaşılması halinde, mahallin en büyük mal memurunu yönetim kayyımı tayin eder.” hükmü yer almaktadır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, Mahkemece 23/10/2012 tarihli karar ile taşınmazın idaresi için İzmir Defterdarının kayyım tayin edildiği, tapu kayıtlarında belirtilen Hasan oğlu Rahim’in, kayyımlığın kaldırılması talebinde bulunanların murisi Hasan oğlu Abdurrahim ile aynı kişiler olduğuna yönelik mahkeme kararı vs. gibi belgeler dosyaya getirtilmeden, bu yöndeki deliller toplanmadan, yetersiz araştırma ve eksik inceleme neticesinde, aynı kişi olduklarından bahisle talebin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, konuya ilişkin kanun hükümleri ve kanunun amacı gözetilerek ve sadece nüfus müdürlüğünden gelen yazı ile yetinilmeden, kolluk araştırması yapılarak, dava konusu taşınmaza ait tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm tedavül kayıtları ve dayanak belgelerinin tapu müdürlüğünden, vergi kaydıyla ilgili bilgi ve belgelerin belediye başkanlığından ve vergi dairesi müdürlüğünden getirtilip, kayıt ve belgelerde kimlik bilgilerinin bulunması halinde nüfus müdürlüğünden ilgililerin nüfus aile kayıtlarının getirtilerek tapu kaydı malikleriyle irtibatının araştırılması, gerekmesi halinde talep edenlere tapuda isim düzeltim davası açmaları için yetki ve süre verilmesi ve toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilerek, tapu maliki ile talep edenlerin murisinin aynı kişiler olup olmadığı hususu kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenerek, oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmayla karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 19.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.