Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/13595 E. 2018/19253 K. 27.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/13595
KARAR NO : 2018/19253
KARAR TARİHİ : 27.11.2018

MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı 3. kişi, 23.11.2015 günü haczedilen mahcuzları … İcra Müdürlüğünün 2014/12328 esas sayılı dosyasında yapılan ihalede satın aldığını, mahcuzların borçluyla ilgisi kalmadığını belirterek, istihkak iddiasının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, dava dilekçesinde bildirilen davacı üçüncü kişi adresine gönderilen duruşma gün ve saatini bildirir ihtarlı davetiyenin bila tebliğ iade edildiği, dava şartlarından olan davalı tarafın isim ve açık adresinin ayrıntılı olarak dosyaya bildirilmediği gerekçesi ile dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nin 119/1.maddesinde; dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar sayılmış, 119/2 maddesinde, taraf adresleri de dahil bazı hususların eksik olması hâlinde, hâkimin davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre vereceği, bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde davanın açılmamış sayılacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacının dava dilekçesinde bildirilen adresine çıkartılan davetiye bila tebliğ iade edilmiş ise de, dava dilekçesinde davacının T.C. kimlik numarasının yazılı olduğu ve gerekçeli kararın da mernis adresine tebliğ edildiği nazara alındığında, davacı üçüncü kişinin mernis adresine duruşma gün ve saatini bildirir davetiye tebliğ edilerek, davacının duruşmadan haberdar olması sağlanabilecekken davacıya tebligat yapılmaksızın yapılan ilk duruşmada davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan, her ne kadar dava dilekçesinde “icra dosyasında yazılı adresler” denmek suretiyle davalıların açık adresleri bildirilmemiş ise de icra dosyası mahkeme dosyasının eki olup icra dosyasındaki ödeme emri ile takip talebinde davalıların açık adreslerinin yazılı olduğu görülmüştür. Mahkemece bu bilgilerden hareketle davalıların adreslerinin tespiti gerekirken, bu yönde inceleme yapılmadan, dava ve usul ekonomisine de uygun düşmeyen gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119. maddesinde belirtilen husus, dava dilekçesinde davalı tarafın adresinin hiç yazılmamış, bildirilmemiş olması durumunda davacı tarafa verilecek bir haftalık kesin süre içinde bu eksikliğin tamamlanmasının istenmesi, tamamlanmaması halinde uygulanacak yaptırımın davacıya ihtar edilmesi, ihtara rağmen belirlenen sürede eksiklik tamamlanmazsa davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine ilişkin olup, yazılı şekilde karar verilmesi bu nedenle de Yasaya uygun değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Mahkeme kararı hatalı olup, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nin 366 ve 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 27.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.