Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/13551 E. 2018/19260 K. 27.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/13551
KARAR NO : 2018/19260
KARAR TARİHİ : 27.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın usulden reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 03.07.2018 …… günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü taraflardan gelen olmadığından incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildi. Dosya incelendi, gereği düşünüldü. Temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyanın incelenmesi sonucu görülen eksikliklerin ikmali için dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini takiben eksiklik tamamlanmış olmakla dosya yeniden incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekili, 678 sayılı parsel üzerindeki bina ve ağaçların vekil edenine ait olduğunu ileri sürerek vekil edeni adına tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ilk hükümle, davanın kısmen kabulüne, taşınmaz üzerindeki binanın davacıya aidiyetine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Daire’nin 26/01/2016 tarihli ve 2016/23 Esas, 2016/1177 Karar sayılı ilamı ile, davalıya yapılan tebligatın usulsüz olduğu ve buna bağlı olarak davalının davadan haberi olmadığı ve dolayısı ile kendisini savunamadığı gerekçesiyle hukuki yarara ilişkin araştırma da yapılması gerektiği işaret edilerek bozulmuştur. Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; muhdesatın tespiti isteğine ilişkindir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur(4721 sayılı TMK 684/1 mad.). …… üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarınıda kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 mad.). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir …… üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 maddeler), sahibine …… mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak mülkiyetin arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması(6100 sayılı HMK 106/2 mad.) ve dava sonuçlanıncaya kadar da hukuki yararın güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 mad.)
Öğretide ve Yargıtay’ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Somut olayda, geri çevirme sonrası dosya arasına alınan … 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/1556 Esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde, dava konusu 678 parsel sayılı taşınmaz hakkında … 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/1556 Esas sayılı dosyası ile ortaklığın giderilmesi davasının açıldığı, mahkemesince 11/02/2015 tarihli ve 2015/2010 Karar sayılı karar ile davanın kabulü ile satış sureti ile ortaklığın giderilmesine karar verildiği, hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 12/12/2016 tarihli ve 2015/6193 Esas 2016/10217 Karar sayılı ilamı ile eldeki davanın sonucunun beklenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, mahkemesince dosyanın 2017/624 Esasında ve derdest durumda olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, söz konusu taşınmaz hakkında yukarıda bahsedilen ilkeler ışığında, ortaklığın giderilmesi davasının derdest olması karşısında, hukuki yararın varlığının kabulü ile mahkemece toplanmış ve toplanacak delillere göre davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davacı vekilnin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 27.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.