Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/13298 E. 2018/17340 K. 15.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/13298
KARAR NO : 2018/17340
KARAR TARİHİ : 15.10.2018

MAHKEMESİ :…… Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı 3. kişi vekili; alacaklı tarafça borçlu şirket aleyhine başlatılan takipler uyarınca müvekkili İdareye ait …… şantiye sahasında 11/03/2014 tarihinde haciz yapıldığını, haciz sırasında mülkiyeti müvekkili İdareye ait olan ve …… sahasında montajı gerçekleşmiş ve düzenlenen hak ediş sonucu bedelleri müvekkili idarece ödenmiş bir kısım malların haczedildiğini, takip borçlusu şirket ile müvekkili İdare arasında bir ihale ve sözleşme ilişkisinin bulunmadığını, mahcuzların mülkiyetinin müvekkili İdareye ait olduğunu belirterek, hakediş bedelleri ödenen mahcuzların müvekkili idareye ait olduğunun tespitine ve haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı (birleşen dosyalarda davacı) alacaklı vekili, dava konusu hacizlerin davacı İdareye ait …… sahasında gerçekleştirildiğini, davalı borçlunun yüklenici ………A.Ş.nin taşeronu olduğunu, dolayısıyla borçlu ve 3. kişinin malı birlikte ellerinde bulundurduğunu, mahcuzların takip borçlusu şirkete müvekkili tarafından satıldığını ve haczin yapıldığı şantiyeye teslim edildiğini, davacı idare ile yüklenici şirket arasında imzalanan sözleşme hükümlerine göre işin anahtar teslimi yapılmakta olduğunu ve ihrazata yer verilmediğini, bu durumda ……ın teslimine kadar mülkiyetin geçmesinin söz konusu olmadığını savunarak asıl davanın reddine, yüklenici ………A.Ş. aleyhine açtıkları birleşen davaların ise kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Birleşen dosyalarda davalı 3. kişi …… ………AŞ. vekili, haciz adresinin …… Başkanlığına ait …… sahası olduğunu, müvekkilinin ise …… işinin yüklenicisi olduğunu, borçlu şirket ile müvekkili arasındaki taşeronluk sözleşmesinin feshedildiğini, mahcuzların bedelinin hak edişler uyarınca idare tarafından ödendiğini, İdare tarafından açılmış istihkak davasına rağmen kendi aleyhlerine dava açılmasının mümkün olmadığını savunarak birleşen davaların reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada ve birleşen davalarda davalı borçlu usulüne uygun tebligata rağmen duruşmalara katılmadığı gibi davaya cevap da vermemiştir.
Mahkemece, davaya konu mahcuzların …… Başkanlığına ait …… şantiyesinde haczedildiği, 03/02/2014 tarihli 17 numaralı hakediş raporuna göre bedelinin davacı İdare tarafından yüklenici ………A.Ş.’ye ödendiği, dolayısıyla mülkiyetinin idareye geçtiği, ödeme tarihinden sonra yapılan haciz işleminin mülkiyeti iktisap eden İdareye karşı hüküm ifade etmeyeceği, birleşen dosyaların dayanağı olan … Batı 7. …… Dairesinin 2014/3038 ve 2014/4213 esas sayılı takip dosyalarında 3. kişi …… ………A.Ş. tarafından ileri sürülen istihkak iddiası üzerine, …… Dairesi tarafından İİK’nin 97/1 maddesi gereğince istihkak iddiasıyla ilgili olarak …… takibinin taliki veya devamı hususunda karar verilmesi için takip dosyasının Mahkemeye gönderildiği, Mahkemece takibin talikine, kararın tebliğinden itibaren alacaklının 7 günlük süre içinde dava açmadığı takdirde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılacağına karar verildiği, söz konusu kararın alacaklı vekiline 09/04/2014 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklı tarafça İİK’nin 97. maddesi gereğince tanınan 7 günlük yasal süre uyarınca en geç 16/04/2014 tarihinde istihkak davası açılması gerekirken, bu süreden sonra 17/04/2014 tarihinde istihkak davasının açıldığı gerekçesi ile, asıl davanın kabulüne, birleşen davaların ise süre yönünden reddine karar verilmiş, karar davalı (birleşen dosyalarda davacı) alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına, birleşen davalar ise alacaklının İİK’nin 99. maddesine dayalı 3. kişinin istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
1-Davacı alacaklının birleşen davalara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
A)Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı alacaklının aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
B) Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2. maddesinde: “… (2) Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur…” düzenlemesi yer almaktadır.
Anılan hüküm ve mahkemece birleşen davaların ön şart yokluğundan usulden reddine karar verilmiş olması sebebiyle davalı 3. kişi yararına hükmedilebilecek vekâlet ücreti 500,00.-TL’yi geçmemelidir. Bu durumda; Mahkemece, davalı 3. kişi yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuş ve hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı alacaklının asıl davaya ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma karar vermeye yeterli değildir.
Dosya içerisinde yer alan hükme dayanak yapılan hukukçu ve makine mühendisi bilirkişi tarafından tanzim olunan raporlarda mahcuzların değer tespitlerinin yapılmakla yetinildiği,dava konusu mahcuzların bedelinin hak edişler kapsamında ödenip ödenmediğine ilişkin bir inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple, mahkemece borçlu şirket ile yüklenici …… ………A.Ş. arasında imzalandığı beyan edilen taşeronluk sözleşmesinin celbinden sonra, mahallinde keşif yapılmak suretiyle, dosyanın 2 mali müşavir ve 1 …… mühendisinden oluşan bilirkişi heyetine tevdii edilerek, borçlu şirket ile yüklenici …… ………A.Ş.’nin ticari defterleri de incelenmek sureti ile; taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin niteliği ve haciz tarihi de dikkate alınarak, dosyada bulunan hak ediş raporları, faturalar, yapılan iş ve işin ne kadarının tamamlandığı, ödenen para miktarları gibi hususlar değerlendirilerek, dava konusu menkullerin mülkiyetinin davacı 3. kişi İdareye geçip geçmediği noktasında uzman bilirkişi raporu düzenlettirilmesi, bu doğrultuda elde edilen bilgilerin, dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1-A) numaralı bentte açıklanan nedenlerle alacaklının birleşen davalara ilişkin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (1-B) numaralı bentte yazılı nedenlerle birleşen davalara ilişkin (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle asıl davaya ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK’nun 366 ve 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 15.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.