Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/13129 E. 2021/1922 K. 04.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/13129
KARAR NO : 2021/1922
KARAR TARİHİ : 04.03.2021

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda … Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.05.2017 tarihli ve 2013/74 Esas, 2017/56 Karar sayılı kararıyla davanın taraf ehliyeti yokluğu ve dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacılar vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, … beldesinde başlayan kadastro tespiti işlemleri sırasında dava konusu 1, 8, 328 ve 329 parsellerin ilk etapta Maliye Hazine’si adına kaydedildiğini, yapılan bu kadastro tespit işleminin hatalı olmasına rağmen itiraz edilmediğini, dava konusu taşınmazların müvekkillerinin dedelerinden bu yana miras ve zilyetlik yolu ile kendilerine geçtiğini, söz konusu taşınmazlarda müvekkillerinin belli oranlarda özel mülkiyetlerinin söz konusu olduğunu ileri sürerek, taşınmazların tapu kayıtlarının kısmen iptali ile belirtilen miktarlar ve hisselerle müvekkilleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir .
Davalılar, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın taraf ehliyeti yokluğu ve dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olup, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesince istinaf talebi esastan reddedilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir .
Dava, kadastro tespiti öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir .
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 1 parsel sayılı, 623.456 metrekare alanlı, mera vasıflı taşınmazın, kamu orta malı niteliğinde; 8 parsel sayılı, 512.002 metrekare alanlı, mera vasıflı taşınmazın, kamu orta malı niteliğinde; 328 parsel sayılı, 7.724 metrekare alanlı, ham toprak niteliğinde; 329 parsel sayılı taşınmazın, 24.103 metrekare alanlı, taşlık niteliğinde olduğu, davalılarca davaya cevap verilmediği, davacı yanca tanık deliline dayanıldığı ve 6 tanık isminin bildirildiği, eldeki davada tanık dinlenilmemiş olduğu, mahkemece davacıların miras yoluyla kendilerine intikal ettiğini beyan ettikleri taşınmazların kendi adlarına tapuya tescilini talep ettikleri, oysa taşınmazların terekeye ait mal olmaları nedeniyle diğer mirasçıların da davaya katılmaları ya da açılmış davaya muvafakat etmeleri gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği; yine bölge adliye mahkemesince de davacılar vekilinin, dava dilekçesinde dava konusu edilen taşınmazların davacıların dedelerinden babalarına ve babalarından davacılara intikal ettiğini beyan ettiği ancak taksim iddiasında bulunmadığı, keşif sırasında tanıkların da taksim edildiğine dair beyanda bulunmadığı, bu durum karşısında terekeye ait taşınmazlar hakkında davacıların kendi adlarına tescil istemi ile bu davayı açmalarının mümkün olmadığı gerekçesiyle istinaf talebinin esastan reddine karar verildiği sabittir.
Somut olayda, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır. Mahkemece aktif dava ehliyeti bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olsa da davacılar, dava konusu taşınmazların miras ve zilyetlik hukuki nedenine dayalı olarak tescil talebinde bulunmuştur. Elbirliğiyle mülkiyet durumunda her bir mirasçının kendi adına tescil için diğer ortaklardan ayrı dava açması mümkün değildir. Ancak satış – bağış – taksim v.b. olgularla taşınmazların terekeden çıkması durumunda her bir ortak payı yönünden dava açabilir. Ne var ki davacı, miras ve eklemeli zilyetlik hukuki nedenine dayanmışsa da, miras bırakanlardan kendilerine ne yolla intikal edildiği araştırılmamıştır. HMK’nin 31. maddesi uyarınca mahallinde yeniden keşif yapılarak; yerel bilirkişiler ve tanıklardan, taşınmazların miras bırakanın ölümünden sonra satış – bağış – taksim v.b. nedenlerle davacı tarafa kalıp kalmadığı sorularak. elbirliği mülkiyetinin sona erip ermediğinin etraflıca araştırılması taşınmazların elbirliği mülkiyetinden çıkması halinde, iddia ve savunma çerçevesinde toplanmış ve toplanacak delillerle birlikte davanın esası hakkında karar verilmesi, aksi takdirde elbirliğiyle mülkiyete tabi taşınmazların bir ya da birkaç mirasçının kendi miras payları yönünde iptal ve tescil davası açamayacağı için davanın aktif dava ehliyeti bulunmaması nedeniyle reddi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle ve eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru değildir .
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacılar vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf isteminin esastan reddine dair kararının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi hükmünün 6100 sayılı HMK’nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HMK’nin 373/1.maddesi gereği kararın bir örneğinin Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi (4.) Hukuk Dairesine, dosyanın ise … Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 04.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.