Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/13102 E. 2018/19526 K. 29.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/13102
KARAR NO : 2018/19526
KARAR TARİHİ : 29.11.2018

MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.04.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacılar vekili Avukat … geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosyanın incelenmesi sonucu görülen eksikliklerin ikmali için dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini takiben eksiklik tamamlanmış olmakla dosya yeniden incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı alacaklılar vekili, … İcra Müdürlüğünün 2011/91 sayılı takip dosyasında alacaklı …’nın, “… ” ünvanlı firmanın yaptığı kazada sakat kalması nedeni ile icra takibi başlattıklarını ve haciz işlemleri yaptırdıklarını, üçüncü kişi şirketin istihkak iddiasının yerinde olmadığını belirterek davanın kabulü ile istihkak iddiasının reddine ve tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı üçüncü kişi vekili, … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında yaptıkları şikâyet başvurusunun kabul edilerek hacizlerin kaldırıldığını, böylece eldeki istihkak davasının da konusuz kaldığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere ve uyulan bozma ilamına göre; davacı alacaklının borçlu Birinci Seyahat Taşımacılık A.Ş. ile 3. kişi … Turizm Seyahat Organizasyon ve Ticaret A.Ş.’nin aynı şirketler olduğuna, bu şirketlerin tek elden yönetildiğine veya … Turizm Seyahat Organizasyon ve Ticaret A.Ş.’nin alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla kurulduğuna dair iddialarını ispatlayamadığı, haczedilen araçların dosya borçlusu Birinci Seyahat Taşımacılık A.Ş. ile bir ilgisinin olmadığı, bu nedenle … Turizm Seyahat Organizasyon A.Ş.’nin istihkak iddiasının yerinde olduğu, davacı alacaklının istihkak iddiasının reddine dair talebinin somut delillere dayanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, alacaklının İİK’nin 99. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
Temyize konu kararın gerekçe bölümünde borçlu ile 3. kişi arasında organik bağın tespit edilemediği, 3. kişinin alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla kurulduğuna dair iddianın da ispatlanamadığı belirtilmişse de bu tespit dosya kapsamıyla örtüşmemektedir. Şöyle ki;
Dairemizce verilen 18.04.2017 tarihli geri çevirme kararı uyarınca dosyaya kazandırılan ticaret sicil bilgilerinin ayrıntılı incelemesinde, takip borçlusu Birinci Seyahat ve Taşımacılık Ticaret AŞ’nin eski ticaret ünvanlarının Yön Makina Sanayi ve Ticaret A.Ş., … Toplu Taşım Hizmetleri Ticaret A.Ş., … Motorlu Taşıtlar Taşımacılık Sanayi ve Ticaret A.Ş., … Seyahat Taşımacılık Ticaret A.Ş. olduğu, ticaret unvanı Metro Seyahat Taşımacılık Ticaret A.Ş. iken 17.01.2006 tarihinde unvan değişikliğine gidilerek Birinci Seyahat ve Taşımacılık Ticaret A.Ş. biçiminde ticaret unvanının oluşturulduğu tespit edilmiştir. Davalı 3. kişi … Turizm Seyahat Organizasyon ve Ticaret A.Ş. ise 28.01.2003 tarihinde kurulmuş olup, bu tarih davacı …’nın kaza geçirdiği tarih olan 10.06.2002 tarihinden de sonradır. Bu bilgilere göre takip borçlusu şirket, ticaret unvanında yer alan “…” ibaresini 17.01.2006 tarihine kadar kullanmış olup, bu ibare aynı zamanda davalı 3. kişi şirket tarafından kuruluş tarihi olan 28.01.2003’den bu yana kullanılmaktadır. Borçlu şirketin ortaklık yapısı incelendiğinde, dosyada bulunan genel kurul hazirun cetvellerine göre, 07.07.2005 tarihine kadar … ‘ün Anonim Şirket Yönetim Kurulu Başkanı, …’ün Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olduğu, Yönetim Kurulunun bir kısım üyelerinin de Öztürk soyadını taşıdığı, davalı 3. kişi şirketin Yönetim Kurulu Başkanının …, Yönetim Kurulu Üyelerinin …,…,…,… olduğu, Çiğdem, Çağla ve Fatma’nın … ün kızları oldukları görülmektedir.
Tüm bu bilgilere göre, davalı 3. kişi şirket ile takip borçlusu şirket arasında organik bağın bulunduğunun ve danışıklı işlemlerle alacaklılardan mal kaçırdıklarının kabulü gerekir. Bu sebeple mahkeme gerekçesinde yer alan borçlu ile 3. kişi arasında organik bağın tespit edilemediği, 3. kişinin alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla kurulduğuna dair iddianın da ispatlanamadığına dair değerlendirmeler dosya kapsamıyla örtüşmemektedir.
Öte yandan, Dairemizce tesis edilen 15.04.2014 tarihli bozma ilamının 2. sayfasının 2. paragrafında dava konusu araçların trafik kaydına haciz konulması ile ilgili … İcra Hukuk Mahkemesinde … Esas sayı ile yapıldığı anlaşılan şikâyet başvurusu sonucunda verilmiş bulunan ve temyiz incelemesinde olduğu anlaşılan haczin kaldırılması kararının eldeki istihkak davasının sonucuna etkisinin araştırılması istenmişse de, anılan şikayet dosyasının akıbeti, kesinleşip keşinleşmediği yöntemince araştırılmamış ve karar yerinde bu husus değerlendirilmemiştir. Zira, istihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olup, hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir.
Dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgeler ve yapılan UYAP sorgulamasına göre, dava konusu araçlar üzerine konulan haczin kaldırılması istemiyle 3. kişi şirket tarafından alacaklı ve borçlu aleyhine… İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan şikayet üzerine mahkemece şikayetin kabulü ile araçlar üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği, kararın temyizi üzerine Dairemizin 31.10.2013 tarih, … Esas, 2013/15468 K. sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verildiği görülmekte olup, kararın kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamamaktadır. Bu sebeple, dava konusu araçlar üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına dair İlk Derece Mahkemesi kararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak kesinleşmiş ise davanın ön koşul yokluğundan reddine, kesinleşmemişse kesinleşmesinin beklenmesine ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
Bu bilgiler ışığında; dava şartı olan haczin geçerli olup olmadığı belirlendikten sonra, işin esasına girilmesi gerekirken bu husus açıklığa kavuşturulmadan ve davalı şirketler arasında organik bağ olduğu hususu gözetilmeden dosya kapsamına uygun olmayan değerlendirmelerle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nin 366 ve 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca
BOZULMASINA,Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.480,00 TL Avukatlık Ücreti’nin davalı 3. kişiden alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacı alacaklılara verilmesine, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 29.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.