Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/12949 E. 2018/18345 K. 08.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/12949
KARAR NO : 2018/18345
KARAR TARİHİ : 08.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından duruşmalı, davalı vekili tarafından ise duruşmasız olarak ayrı ayrı temyiz edilmiş olması üzerine davacı tarafın duruşmalı temyiz istemi gider olmadığından reddedilerek, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Asıl davada davacı vekili, vekil edeninin, dava konusu 2419 ve 2330 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, yurt dışında işçi olarak çalışırken, davalının, 2419 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın birinci katında oturmasına ve 2330 parsel sayılı taşınmazda bulunan ……ini kullanmasına izin verdiğini, ancak yurt dışından dönmesinden sonra ihtar göndermek sureti ile muvafakatını geri aldığını, buna rağmen davalının taşınmazlara müdahalesine son vermediğini açıklayarak, davalının dava konusu taşınmazlara el atmasının önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davalı … vekili, tarafların kardeş olduklarını, vekil edeninin kendisine ait 500 adet koyununu satarak davaya konu yapıların yapımına katkıda bulunduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Karşı davada davacı … vekili, davalı …’ın yurt dışında çalışmakta iken, vekil edeninin elindeki birikimi ve kendisinin göndereceği para ile davaya konu binaların yapılmasını teklif ettiğini, vekil edeninin de kendisine ait 500 adet koyunu satarak davaya konu yapıların yapılmasına katkıda bulunduğunu, inşaat bittikten sonra 4 nolu bağımsız bölümün vekil edenine verildiğini ve onbeş yıldır bu dairede oturduğunu açıklayarak, 4 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tesciline, olmaz ise 4 nolu dairenin vekil edeni tarafından yaptırıldığının tespiti ile daire bedeli olan 135.000 TL nin vekil edenine ödenmesine, 2330 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ……ın tapu kaydının iptali ile 1/2 ‘sinin vekil edeni adına tesciline, olmaz ise ……ın 1/2’sinin vekil edeni tarafından yaptırıldığının tespiti ile 31.280 TL’nin davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Karşı davada davalı … vekili, yapıların yapılmasına davalının herhangi bir katkısının olmadığını, muhdesat tespiti açısından ise hukuki yararın bulunmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, “Davacı / karşı davalının açmış olduğu davanın reddine, davalı / karşı davacının açmış olduğu davanın kabulüne, 4 nolu bağımsız bölümün mülkiyetinin davalı / karşı davacıya ait olduğunun tespitine, 2330 parsel sayılı taşınmazın üzerinde yer alan …… yapısının mülkiyetinin 1/2 oranında davalı / karşı davacıya ait olduğunun tespitine, tapu kayıtlarının devredilmemesi sebebiyle mülkiyetinin davalı / karşı davacıya ait olduğuna karar verilen bağımsız bölüm bedeli ile …… yapısının 1/2 oranındaki bedeli olan 166.280,00 TL’nin ıslah tarihi olan 25/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı / karşı davalıdan alınarak davalı / karşı davacıya verilmesine,……davanın ıslah edilmesi öncesi yargılama giderinden olmak üzere, davacı/karşı davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 15.176,00 TL vekalet ücretinin davalı/karşı davacıdan alınarak davacı/karşı davalıya verilmesine,……davanın ıslah edilmesi öncesi yargılama giderinden olmak üzere, davacı/karşı davalı tarafından yapılan toplam 2.626,60 TL yargılama giderinin, davalı/karşı davacıdan alınarak davacı/karşı davalıya verilmesine” karar verilmesi üzerine; hüküm, taraf vekillerince ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
A.Davacı /karşı davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde,
1.Asıl dava, tapulu taşınmaza el atmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup, Mahkemece, “Davalı /karşı davacı yanca, taşınmazlara yasal olmayan bir hal ile değil, mülkiyeti kayden olmamakla birlikte, esas olarak tarafına ait olmakla bir kullanım gerçekleştirildiği” gerekçesi ile davacının el atmanın önlenmesi isteğinin reddine karar verilmiştir.
Dosya içerisinde bulunan dava konusu 2419 ve 2330 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının incelenmesinden, taşınmazların davacı/karşı davalı … adına kayıtlı olduğu ve davalının taşınmazlarda kayden bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davacı/karşı davalının mülkiyet hakkına üstünlük verilmek sureti ile davalı/karşı davacının dava konusu taşınmazlara el atmasının önlenmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı ve yerinde olmayan gerekçeler ile ret kararı verilmesi doğru olmamıştır.
2.a) Davalı /karşı davacı taraf, davaya konu 4 nolu bağımsız bölümün tamamı ile ……ın 1/2’sinin tapu kaydının iptali ile adına teciline, olmaz ise terditli taleplerinin değerlendirilmesine karar verilmesini istemiş, ancak, Mahkeme tarafından davalı / karşı davacının tapu iptal ve tescil talebine yönelik olarak herhangi bir karar verilmemiştir. Hal böyle olunca, HMK’nin 297/2 maddesi uyarınca taleplerden her biri hakkında hüküm verilmesi zorunlu olduğundan, davalı/karşı davacının istekleri arasında yer alan tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olarak da hüküm tesis edilmesi gerekirken, bu gereğe uyulmaksızın tapu iptal ve tescil talebi hakkında olumlu olumsuz karar verilmeden bedelin değerlendirilerek karar verilmesi doğru olmamıştır.
b)Davalı /karşı davacı tarafından, dava konusu 2419 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 4 nolu bağımsız bölümün ve 2330 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ……ın 1/2’sinin kendisine ait olduğunun tespitine karar verilmesi talep edilmiş ve Mahkeme tarafından da, muhdesat tespiti davası açılmasında hukuki yararın bulunduğu gerekçesi ile kabul kararı verilmiştir.
Bilindiği üzere; bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK mad.684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad.718). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi …… Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK mad.722, 724 ve 729), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK mad.106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK mad.114/1-h, 115).
Somut olayda; davalı / karşı davacı …, davaya konu edilen 2419 ve 2330 parsel sayılı taşınmazlarda pay sahibi olmadığı gibi,3402 Sayılı …… Kanunu’nun 19/2 maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gereken bir talepten de bahsedilmediğine göre, davalı /karşı davacının muhdesat tepsiti talebinin hukuki yarar yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır. Kabule göre de, muhdesatın tespiti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda, muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekmekte olup, muhdesatın mülkiyetinin arz malikinden başkasına aidiyetinin tespitine karar verilemez.
c) Kabule göre de davalı /karşı davacı taraf, kendisine ait 500 adet koyunu satmak ve elindeki birikimini de eklemek suretiyle davaya konu 2419 ve 2330 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki yapıların yapımına katkıda bulunduğunu iddia ederek, tapu iptal ve tescil olmazsa 4 nolu bağımsız bölümün bedelinin ve 2330 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ……ın 1/2’sinin bedelinin kendisine ödenmesini talep etmiş, Mahkeme tarafından ise, 4 nolu bağımsız bölüm ve …… için toplam 166.280,00 TL alacağa hükmedilmiştir.
Dosya kapsamından, davalı / karşı davacının, davacı /karşı davalı …’ın talep ve muvafakatı ile davaya konu yapıların yapımına katkıda bulunduğu anlaşılmakta olup, davalı/karşı davacının iyiniyetli olduğunun kabulü ile davaya konu taşınmazlara ne miktarda katkı yaptığının toplanmış ve toplanacak delillere göre tespiti, akabinde, gayrimenkul değerleme uzmanı, inşaat mühendisi ve fen bilirkişilerinden oluşan heyet aracılığı ile, TMK’nin 723/1 maddesi uyarınca tazminat miktarının belirlenmesi, ondan sonra davalı/karşı davacının talebi de gözönünde bulundurulmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, 4 nolu bağımsız bölümün dava tarihindeki değeri ile davalı / karşı davacının 2330 parsel sayılı taşınmaza yönelik talebi sadece samanlığın ½ sinin bedeline yönelik olmasına rağmen, bu talep de aşılmak suretiyle 2330 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapıların tamamının bedelinin yarısı esas alınmak suretiyle karar verilmeside doğru olmamıştır.
B-Davalı / karşı davacının temyiz itirazlarının değerlendirilmesine gelince;
Mahkeme tarafından; “Davanın ıslah edilmesi öncesi yargılama giderinden olmak üzere, davacı/karşı davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 15.176,00 TL vekalet ücretinin davalı/karşı davacıdan alınarak davacı/karşı davalıya verilmesine,……davanın ıslah edilmesi öncesi yargılama giderinden olmak üzere, davacı/karşı davalı tarafından yapılan toplam 2.626,60 TL yargılama giderinin, davalı/karşı davacıdan alınarak davacı/karşı davalıya verilmesine” karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nin 178/1 maddesinde; “Islah eden taraf, ıslah sebebiyle geçersiz hâle gelen işlemler için yapılan yargılama giderleri ile karşı tarafın uğradığı ve uğrayabileceği zararları karşılamak üzere hâkimin takdir edeceği teminatı, bir hafta içinde, mahkeme veznesine yatırmak zorundadır” düzenlenmesi ile, 182/1 maddesinde ise; “Islahın davayı uzatmak veya karşı tarafı rahatsız etmek gibi kötüniyetli düşüncelerle yapıldığı deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ıslahı dikkate almadan karar verir. Ayrıca hâkim, kötüniyetle ıslaha başvuranı, karşı tarafın bu yüzden uğradığı bütün zararlarını ödemeye ve …… …… Lirasından beşbin …… Lirasına kadar disiplin para cezasına mahkûm eder” düzenlemeleri getirilmiş olup, olayımızda tam ıslah veya kötü niyetli ıslah bulunmadığından, somut durumun, yukarıda açıklanan maddelar kapsamında değerlendirilmesi de söz konusu olmadığından, asıl ve karşı davada verilecek hükümler gözetilerek, avukatlık ücreti ve yargılama giderleri yönünden değerlendirme yapılması gerekirken, avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin yazılı şekilde davalı /karşı davacı üzerinde bırakılması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davacı / karşı davalı vekili ile davalı /karşı davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 08.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.