Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/1290 E. 2019/9421 K. 22.10.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1290
KARAR NO : 2019/9421
KARAR TARİHİ : 22.10.2019

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve duruşmasız olarak davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.10.2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat … geldi. Karşı taraftan temyiz eden davacı vekili Avukat … geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … vekili, evlilik birliği içinde davacının katkıları ile davalı adına satın alınan … ve …taşınmazlar ile davalının babasından kalan …’teki arsa üzerine yaptırılan bina yönünden 150.000,00 TL alacağın faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiş, 15.02.2010 tarihli dilekçeyle talep miktarları …’deki taşınmaz yönünden 25.000,00 TL …’daki taşınmaz yönünden 100.000,00 TL ve …’teki bina yönünden 25.000,00 TL olarak açıklanmıştır.
Davalı … vekili, davacı kadının taşınmazların edinilmesine katkıda bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının davasının kısmen kabulü ile; …’deki taşınmazla ilgili olarak 29.160,00 TL,…daki taşınmazla ilgili olarak 10.920,00 TL, …’teki taşınmazla ilgili olarak ise 10.896,74TL katkı payı alacağı olmak üzere toplam 50.976,74 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Davalı vekilinin katılma yolu ile temyiz talebinin incelenmesinden, karşı tarafın temyiz başvuru dilekçesi 11.01.2018 tarihinde vekile tebliğ edilmiş olup, davalı vekilinin HUMK’un 433/2 fıkrası uyarınca yasal 10 günlük süre geçirildikten sonra 23.01.2018 tarihinde harç yatırarak, 25.01.2018 e-imza tarihli dilekçeyle temyiz talebinde bulunduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin süresinde yapılmayan katılma yoluyla temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
a. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, temyiz edenin sıfatına ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b. Davacı vekilinin … ve …’teki taşınmazlara yönelik temyiz itirazları incelendiğinde;
Davacı tarafın evlilik birliği içinde çalışarak sürekli ve düzenli gelir elde ettiğinin (asgari ücret düzeyinde) ve taşınmazlara katkıda bulunduğunun kabulü yerinde olmuş ise de yapılan hesaplama yönteminin Dairenin yerleşik uygulamasına uygun düşmediği anlaşılmaktadır.
Dava, katkı payı alacağı isteğine ilişkin olup; …’daki taşınmazın tamamı, …’teki taşınmaz yönünden ise arsa üzerindeki bina yönünden alacak talep edilmiştir. Mahkemece, Turgut Reis’teki taşınmaz yönünden binanın bulunduğu arsanın da hesaplamaya dahil edilip alacağa hükmedilmesi yerinde değil ise de temyiz edenin sıfatı gözetilerek bu husus bozma nedeni yapılmamamıştır. Ne var ki hükme esas alınan hesap raporu incelendiğinde katkı payı alacağı hesabı yapılırken davalının gelir evrakları getirtilmeksizin davacının asgari ücret düzeyinde kabul edilen gelirleri toplanıp tasarruf edilen miktarın taşınmazların edinme tarihindeki değerlerine oranlamak suretiyle tek taraflı bir hesap yapılması ve davacının katkı oranlarının …’daki taşınmazda %7,28 …’teki taşınmazda %1,74 olarak tespiti doğru olmamıştır.
Mahkemece öncelikle yapılacak …, davalı erkeğin gelirlerini gösteren belgelerin evlenme tarihlerinden başlayarak dava konusu taşınmazların edinildiği tarihi de kapsar şekilde getirtilmesi, çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirlerinin ayrı ayrı belirlenmesi, katkı payı alacağına ilişkin dönem bakımından kocanın 743 sayılı TMK’nin 152. maddesi hükmü uyarınca aileyi geçindirme yükümlülüğü ve tarafların sosyal konumları gereği kişisel giderleri göz önünde bulundurularak, dava konusu taşınmazların alım tarihi itibariyle eşlerin her birinin ayrı ayrı toplam gelirleri içinde yapabilecekleri tasarruf miktarı belirlenerek toplam tasarruf miktarı içerisinde davacının katkı oranının hesaplanıp, bu oranın nizalı taşınmazların dava tarihi itibariyle değeriyle çarpılarak davacının katkı payı alacağının tespiti olmalıdır.
Mahkemece; açıklanan eksiklik ve hatalar giderildikten sonra oluşacak sonuç dairesinde temyiz edenin sıfatı ve talep miktarları da gözeterek bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2-b) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (2-a) nolu bentte gösterilen nedenle reddine, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin (1) nolu bentte açıklanan sebeplerle reddine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi hükümleri uyarınca 2.037,00 TL avukatlık ücretinin …’den alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan …’e verilmesine ve taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 22.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.