Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/12814 E. 2021/1587 K. 23.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/12814
KARAR NO : 2021/1587
KARAR TARİHİ : 23.02.2021

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Yıkım

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı Hazine vekili, 60 parsel sayılı taşınmazın önüne isabet eden, Devletin hüküm ve tasarrufu altında ve kıyı kenar çizgisi içinde kalan taşınmazın davalı Belediye Başkanlığı tarafından yol, ahşap iskele, beton zemin, toprak dolgu, çocuk parkı ve kayıkhane binası yapılmak suretiyle işgal edildiğini belirterek, dava konusu taşınmaza, davalı Belediye tarafından yapılan elatmanın önlenmesine ve taşınmaz üzerindeki muhdesatların kal’ine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Belediye Başkanlığı vekili, 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 6. maddesi gereğince kamu yararı olduğu müddetçe bu tür imalatların yapılabileceğini, yapılan kayıkhanenin kamu yararı gözetilerek yapıldığını, haksız bir müdahaleden bahsetmenin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 3533 sayılı Yasa’nın 1. maddesi uyarınca hakem sıfatıyla yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine, hüküm, davalı Belediye vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, elatmanın önlenmesi ve kal isteğine ilişkindir.
Bir hak üzerinde uyuşmazlığa düşmüş olan iki tarafın anlaşarak, bu uyuşmazlığın çözümlenmesini özel kişi veya kişilere bırakmalarına ve uyuşmazlığın bu özel kişi veya kişiler tarafından incelenip karara bağlanmasına tahkim denir.
Kural olarak taraflar bir uyuşmazlığın çözümlenmesi için hakeme başvurmaya mecbur değildirler. Ancak, bazı hallerde bir uyuşmazlığın çözümlenmesi için hakeme başvurmak zorunludur ki; buna zorunlu tahkim denir. Tahkimin hangi hallerde zorunlu olduğu, özel bir kanun hükmü ile belirlenir. Mecburi tahkim hallerinden birinin düzenlendiği; 3533 Sayılı Umumi Mülhak ve Hususi Bütçelerle İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamı Devlete veya Belediye veya Hususi İdarelere Ait Daire ve Müesseseler Arasındaki İhtilafların Tahkim Yol ile Halli Hakkında Kanun’un 1. maddesi hükmünde açıkça; “Umumi, mülhak ve hususi bütçelerle idare edilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı devlete veya belediyeye veya umumi idarelere ait olan daire ve müesseseler arasında çıkan ihtilaflardan adliye mahkemelerinin vazifesi dahilinde bulunanları, bu kanunda yazılı tahkim usulüne göre halledilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
03.07.2003 tarihli 4916 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile değişik aynı Kanun’un 4. maddesi ise; “ Katma bütçe ile idare edilen daireler, belediyeler, özel bütçe ile idare olunan veya sermayesinin tamamı Devlet, belediye veya özel idarelere ait olan daire ve müesseselerin veya bu daire ve müesseselerden biriyle ikinci maddede yazılı dairelerden biri arasında çıkan uyuşmazlıklar, bulunduğu yerin ve taşınmaza ilişkin uyuşmazlıklarda, taşınmazın aynına yönelik olanlar hariç olmak üzere o taşınmazın bulunduğu yerin ve taraflar değişik yerlerde bulunuyorlarsa davalı durumunda olan daire veya müessesenin ve davalılar birden çok olduğu takdirde bunlardan birinin bulunduğu yerin yüksek dereceli hukuk mahkemesi başkanı veya hakimi tarafından hakem sıfatıyla çözümlenir.” hükmünü içerir.
Somut olayda, dava Bodrum 3. Asliye Mahkemesinde açılmış, Bodrum 3. Asliye Mahkemesi 28.11.2012 tarihli kararı ile, açılan davanın taraflarının Belediye ve Hazine olduğu, Belediye ve Hazinenin ise 3533 sayılı Yasa’nın 1. maddesinde belirtilen kuruluşlardan olduğu ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın hakem sıfatıyla çözümlenmesi gerektiği gerekçesi ile görevsizlik kararı vermiş, karar derecattan geçmeden kesinleşmiş ve Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesince hakem sıfatı ile karara bağlanmıştır. Ancak, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, taşınmazın aynına yönelik olduğu açıktır. O halde, Mahkemece, az yukarıda açıklanan 3533 Sayılı Kanun’un 4. maddesi dikkate alınarak uyuşmazlığın (genel yargı yeri) Asliye Hukuk Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği hususu düşünülmeden, hakem sıfatı ile incelenerek sonuca gidilmiş olması doğru değildir. Öte yandan görev kuralları kamu düzeni ile ilgili olup, re’sen (kendiliğinden) dikkate alınması zorunludur. Tarafların görevli mahkemeyi belirlemek gibi hukuken korunur bir haklarının bulunmayacağı, başka bir ifadeyle kamu düzenine ilişkin görev kaidesinin taraflarca belirlenemeyeceği ve bu belirlemeye itibar edilemeyeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, Mahkemece, uyuşmazlığın (genel yargı yeri) Asliye Hukuk Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, hakem sıfatı ile görülmesi yanlış olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı Belediye vekilinin temyiz itirazları yukarıda belirtilen nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün açıklanan nedenlere hasren 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 23.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.