Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/12792 E. 2018/17064 K. 10.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/12792
KARAR NO : 2018/17064
KARAR TARİHİ : 10.10.2018

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 26.04.2018 gün ve 2017/4842 Esas, 2018/11669 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Davalı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı alacaklı 15/06/2012 başlangıç tarihli yazılı …… akdine dayanarak 27.01.2015 tarihinde haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile 2013 yılı Nisan ayı bakiye …… alacağı 164,00 TL ile aylık 485,00 TL’den 2013 yılı …… ayından 2014 yılı …… ayına kadar ki 21 aylık …… alacağı 9.864,00 TL’nin aylık %10 işlemiş faizi ile birlikte toplam 20.590,68 TL’nin tahsilini talep etmiş, davalı borçlu adına gönderilen ödeme emri iade edilmiştir. Davalı borçlu 23.02.2015 tarihli itiraz dilekçesinde, söz konusu takip dosyasından e-devlet kaydı nedeniyle telefonuna gelen mesaj ile bilgi sahibi olduğunu, adına yapılan herhangi bir tebligat olmadığını, takip konusu …… alacağı ile ilgili ödemesi gereken borcunun bulunmadığını, ……cılığı dönemine ilişkin tüm fatura ve …… borçlarını ödeyerek çıktığını, hatta alacaklı tarafa borcunun olmadığına ilişkin noter aracılığıyla ihtarname gönderdiğini, hakkında haksız ve hukuka aykırı olarak icra takibine girişildiğini ileri sürerek borca, faiz ve ferilerine itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur.
Mahkemece 14.07.2016 tarihli karar ile, hükme esas alınan 17.06.2016 tarihli bilirkişi raporunda 9.829 TL asıl alacak, 10.716,68 TL takibe kadar işlemiş faiz olmak üzere toplam 20.555,68 TL alacak talebinin haklı olduğunun bildirildiği gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile 20.555,68 TL üzerinden davalının itirazının kaldırılmasına ve takibin devamına asıl alacak olan 9.829 TL üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve davacının talebi üzerine 29.07.2016 tarihli ek kararı ile; dosya ve takip dosyasının incelenmesinde, kararın içeriği, dosyanın mahiyeti ve dava dilekçesinin içeriği nazara alındığında sehven unutulmuş olduğundan, mecurun tahliyesine karar verilmiş, 14.07.2016 tarihli mahkeme kararının davalı tarafça temyizi üzerine Dairemizin 26.04.2018 tarih ve E. 2017/4842 – K. 2018/11669 sayılı ilamı ile; “Mahkemenin 14/07/2016 gün, 2015/415 Esas ve 2016/767 Karar sayılı kararının temyiz edildiğinin anlaşılmasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Mahkeme kararının İİK’nin 366. ve HUMK’un 428. maddeleri uyarınca Onanmasına” karar verilmiştir. Davalı vekili karar düzeltme talebinde bulunmaktadır.
Dava, …… alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir.
1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere ve mahkemenin 29.07.2016 tarihli ek kararının temyiz edilmediğinin anlaşılmasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme itirazları yerinde değildir.
2-Davalının alacağa ilişkin karar düzeltme itirazları yönünden;
Davalı ……cı takibe konu …… bedellerinin ödendiğini İİK’nin 269/c maddesi gereğince noterlikçe resen tanzim veya imzası tasdik edilmiş veya alacaklı tarafından ikrar olunmuş bir belge yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre düzenledikleri bir makbuz veya vesika ile ispat etmeye mecburdur. Davalı duruşma sırasındaki beyanında, taşınmazı emlakçıdan ……ladığını, …… bedellerini de bizzat elden bu emlakçıya ödediğini, ancak daha sonra ……layanın talebi üzerine 2013 yılı Nisan ayına kadar …… Bankası aracılığıyla ödeme yaptığını, …… ayından sonra ise yine davacının bildirdiği …… Bankası hesabına bankamatik kanalıyla ……lananı tahliye ettiği 2013 yılı … ayına kadar ödeme yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı tarafın ödeme savunmasına ilişkin olarak getirtilen …… Bankası hesap özetinden “…… ödemesi” açıklaması ile 10.04.2013 tarihinde 445,00 TL, 10.05.2013 tarihinde 450,00 TL, 10.06.2013 tarihinde 450,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davalı tarafça dayanılan söz konusu …… Bankasına yapılan ödemeler üzerinde durularak ve bu ödemelerin davalı tarafça yapılıp yapılmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
3-Davalının faize ilişkin karar düzeltme itirazlarına gelince;
Karara esas alınan ve icra takibine dayanak yapılan 15.06.2012 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli …… sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede aylık …… bedelinin 450,00 TL olduğu, ödemenin ayın ilk 20. gününe kadar yapılacağı ve ……lananın konut olarak kullanılacağı düzenlenmiştir. …… sözleşmesinin özel şartlar 1.maddesi ile; ……cının …… bedelini süresinde ödememesi halinde ödeninceye kadar geçecek süre için, aylık ……nın % 10’u tutarında gecikme faizi ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davacı icra takibinde sözleşme hükmüne göre aylık % 10 faiz üzerinden işlemiş faiz talep etmiş, mahkemece davacının talebi doğrultusunda karar verilmiştir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” hükmü bulunmaktadır. Öte yandan 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 2. maddesinde; “Türk Borçlar Kanunu’nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları, gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın, bütün fiil ve işlemlere uygulanır.”, keza aynı yasanın 7.maddesinde; “Türk Borçlar Kanunu’nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76 ncı, faize ilişkin 88 inci, temerrüt faizine ilişkin 120’nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138’nci maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince; sözleşmede aylık % 10 gecikme faizi kararlaştırılmış ise de, icra takibinde sözleşmede kararlaştırılan aylık % 10 faiz oranı üzerinden talep edilen işlemiş faiz ve takip tarihinden itibaren işleyecek gecikme faizi TBK’nin 120.maddesindeki temerrüt faizinin üst sınırını aştığından, TBK’nin 120/2.maddesi gereğince mevzuat hükümlerine göre belirlenen yasal faizin %100 fazlası olarak uygulanması gerekirken, aylık %10 akdi faiz oranı üzerinden hesaplama yapılarak karar verilmesinin doğru olmadığı bu defa ki incelemede anlaşıldığından, davalı vekilinin alacağa ve faize yönelik karar düzeltme talebinin kabulü ile hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair karar düzeltme itirazlarının REDDİNE, 2 ve 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 26.04.2018 gün ve E. 2017/4842 – K. 2018/11669 sayılı onama kararının kaldırılmasına, mahkemenin 14.07.2016 tarih ve 2015/415 E- 2016/767 K sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile de BOZULMASINA, peşin alınan onama harcının ve karar düzeltme harcının istek halinde iadesine 26.09.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.