Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/12664 E. 2018/18385 K. 08.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/12664
KARAR NO : 2018/18385
KARAR TARİHİ : 08.11.2018

MAHKEMESİ : … Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hüküm davalılar Kadriye mirasçıları, davalılar Şükriye ve Fikriye vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiş, duruşma pul masrafları eklenmediğinden duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacılar vekili, 576 parselin tarafların kök murisi … adına kayıtlı olduğunujnurisin 1957 yılında vefatı ile mirasçılarının 19.6.1959 tarihinde dava konusu taşınmazında bulunduğu muris mallarını taksim ettiklerini, davalılardan … dışındaki tüm davalıların dava konusu 576 parseldeki hisselerini vekil edenleri murisi …’ye gayrimenkul harici satış senedi İle satıp satış bedelini aldıklarını, zilyetliğin devredildiğini, T.M.K’nin 713/2. maddesine göre de taraflar kök murisi …’nin 1957 yılında vefat etmesi nedeniyle o tarihten beri taşınmaza zilyet olan vekil edenleri murisi ve vekil edenlerinin tescil isteme hakkının doğduğunu bclirterek, … dışındaki davalıların hisseleri yönünden tapunun iptali ile vekil edenleri miras payları oranında tesciline,bu talep yerinde görülmezse gayrimenkul satış sözleşmesindeki satış bedellerinin uyarlama kuraları gereğince şimdilik 5500 TL olarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile miras paylan oranında vekil edenlerine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar …, … ve … vekili; vekil edenlerinin miras hisselerini davacılar murisine satmadıklarını, kadastro tespitinden sonra 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, mirasçılar arasında T.M.K.’nin 713. maddesinin uygulanamayacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Davalılardan … duruşmada alınan beyanında, miras taksim senedi ve harici satış senedindeki imzayı atıp atmadığını hatırlayamadığını beyan etmiş, davalı … ise miras taksim senedi ve harici satış senedindeki imzaların kendisine ait olmadığını beyan etmiştir.
Davalılardan … ;annesi olan …’in dava konusu taşınmazı davacılar murisine devrettiğini ve açılan davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 576 parsel sayılı taşınmazda 5796/12096 paya ait tapu kaydının iptali ile davacılar …, …, … adına 1/3’er oranında ayrı ayrı tesciline, … adına açılan tapu iptali tescil davasının reddine ancak bilirkişi raporlarında belirlenen 57.874,14 TL nin davalı …’den ıslah tarihi olan 25.05.2015 tarihinden itibaren isleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacılara 1/3’er miras payları oranında verilmesine, … aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar Fikriye, Şükriye vekili ve davalılar … mirasçıları tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; miras taksim sözleşmesi, mirasçılar arasında harici satışa ve TMK’nin 713/2. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkindir.
1.Yazılı olmak koşuluyla miras ortaklığına dahil bir taşınmazdaki miras payının mirasçılar arasında devri için yapılan sözleşmeler geçerlidir (743 s.lı MK mad.612; 4721 s.lı TMK mad.677). Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların, yazılı olması şartıyla miras paylarını diğer mirasçıya devretmesi mümkündür. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK mad. 33). TMK’nin 677/2 maddesinde de ” Bir mirasçının üçüncü kişiyle yapacağı böyle bir sözleşmenin geçerliliği, noterlikçe düzenlenmesine bağlıdır.” düzenlemeleri yer almaktadır.
Dava konusu 576 parsel sayılı taşınmazın; tarafların kök murisi Süleyman oğlu … adına, 13.07.1964 tarihinde hükmen tescil edildiği tapu kayıtlarından anlaşılmaktadır. Murisin ölümünden sonra da taşınmaz tapuda intikal görmediğine göre, tereke elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. İster adi, ister noterde resmi şekilde miras payının devri sözleşmesi yapılmış olsun, her iki halde de sözleşme alıcı kişiye paylaşmaya katılma yetkisini vermez, sadece paylaşma sonunda mirasçıya özgülenen payın kendisine verilmesini isteme hakkını sağlar. Yani miras payını devralan kişi terekeye göre üçüncü şahıs durumunda olduğundan mirasçılar arasındaki elbirliği mülkiyeti paylı mülkiyete dönüştürülmedikçe iptal ve tescile karar verilemez. Çünkü elbirliği mülkiyetinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur.
Somut olayda; elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazın 31.07.1964 tarihinde mirasçılardan Kadriye’nin diğer mirasçı Fikriye’ye, onun da 23.05.1964, tarihinde mirasçı sıfatı olmayan …’e miras payını sattığı, İbrahim Diker’in satın aldığı bu hisseyi 08.09.1965 tarihinde davacılar murisi … ’ye sattığı anlaşılmıştır. Elbirliği mülkiyetinde mirasçı olmayan bir kişi ile mirasçı arasında yapılan bu şekildeki satış geçerli olmadığından ve kimse sahip olmadığı bir hakkı başkasına devredemeyeceğinden davalılardan Kadriye’nin önce mirasçı Fikriye’ye, ardından mirasçı olmayan dava dışı İbrahim’e ve İbrahim tarafından da davacılar murisi …’ye satılan payı davacılar murisine intikal etmemiştir. Bu nedenle mahkemece davalılardan Kadriye aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru olmamıştır.
2.Dava konusu taşınmazdaki davalı … hissesinin 14.01.1970 tarihli adi senetle davacılar murisine satıldığı iddia edilmiş ise de; dosyada bulunan Adli Tıp Kurumu ve Kriminal Raporu’na göre belgedeki imzanın davalı …’ye ait olduğu kesin ve net olarak belirlenemediğinden satış geçersiz olup, somut olayda TMK’nin 670. maddesinin uygulanma imkanı da yoktur. O halde mahkemece davalı … aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki davalı …’nin miras payını davacıların yakın murisine sattığı ve bedelini de aldığı yukarıda belirtilen gerekçelerle kanıtlanamadığından alacağa ilişkin istemin de reddine karar verilmesi gerekirken usul ve yasaya ve dosya içeriğine uygun düşmeyen şekilde davalı … aleyhine alacağa hükmedilmesi doğru değildir.
Kabule göre de; hüküm fıkrasında mirasçı …’in miras payı, davacı payına eklenmek suretiyle bu payın iptali ile davacı ve davalılar Kadriye, Sait, Fikriye ve Şükriye adlarına elbirliği mülkiyeti şeklinde tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Dahili davalılar … mirasçılarının temyiz itirazlarının yukarıda (1) bentte açıklanan nedenlerle, davalılar Fikriye ve Şükriye vekilinin yukarıda (2) bentte açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün, 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 08.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.