Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/12604 E. 2018/18388 K. 08.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/12604
KARAR NO : 2018/18388
KARAR TARİHİ : 08.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın ……’ ye karşı usulden reddine davacıların muhdesatın tespiti davasının reddine, tanzimat istemininkısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacılar vekili; eski 518 yeni 141 ada 15 parselin … adına tapuda kayıtlı olduğunu, 1945 yılından beri vekil edenleri murisi …… … tarafından 1/2’şer hisse ile kullanılıp, taşınmazdaki delicelerin…… edilip, tek tek aşılanıp, taşınmazda yaklaşık 550 adet …… ağacı yetiştirildiğini, bunların 111 adedinin 50 yaşın, geri kalanının ise 20 yaşın üzerinde olduklarını, taşınmazın bulunduğu mahalde …… tarafından ……inşaatı için kamulaştırma işlemleri başlatılıp, muhdesat bedellerinin hak sahiplerine ödenmeye başlandığını, son olarak taşınmaz üzerindeki ………larının …… içinde kalacağı gerekçesiyle davalı idare tarafından sökülerek götürüldüğünü açıklayarak, vekil edenlerinin 60 yıldır taşınmazı…… ederek 550 adet …… ağacından oluşan muhdesatın davacılar murisi ve davacılar tarafından oluşturulduğunun tespitine, …… için yerinden sökülen muhdesat bedeli olan 39.610,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan ……’den tahsiline, tahsil edilecek bedelin 1/2’şer payının miras payları oranında …… … mirasçılarına ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, taşınmazın hükmen tescil edildiğinde de aşıık ve ……lik olup, zemini meyilli ve taşlık, kayalık olan taşınmazda dikme… bulunmadığını, tespite ilişkin dosyada da ………larının çoğunluğunun kendiliğinden çıkan delicelerin aşılanması sonucu gelişen ………ları olup taşınmazdaki…ların……sının söz konusu olmadığının bilirkişi raporunda belirtildiğini açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, söz konusu yerdeki çalışmaların idari karara dayalı plan ve projeye göre yapıldığını, varsa zararların tazminine ilişkin davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, tespitle ilgili kendilerine bir karar gönderilmediğini, zilyetliğe dayalı talepler yönünden muhatabın … olması gerektiğini, taşınmazda teknik olarak 550 adet …… ağacı yetiştirilemeyeceğini, en fazla 16… yetiştirilebileceğini açıklayarak, haksız davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmaz üzerinde dava tarihi itibarıyla muhdesat kalmadığından, davacıların muhdesatın kendileri tarafından meydana getirildiğinin tespitine ilişkin talebinin reddi gerekeceği, taşınmazda …… tarafından kamulaştırma kararı alındığı, davacıların …… yönünden dava açmakta hukuki yararları bulunduğu, davacılar murisi ve davacıların, mülkiyeti ……ye ait taşınmazda …… ağacı yetiştirmeleri nedeniyle kötüniyetli zilyet olarak kabul edilmeleri gerektiği, TMK’nin 723. maddesi gereği davacıların veya murislerinin diktiği…lar yönünden, davalılardan ……nin sebepsiz zenginleştiği, ……nin asgari levazım bedelinden sorumlu olduğu, bilirkişi raporuna göre de asgari levazım bedelinin 32.960 TL olarak hesaplandığı, ……’nin sebepsiz zenginleşmediği gerekçesiyle, davalılardan …… yönünden açılan davanın usulden reddine, davacıların muhdesatın oluşturulduğunun tespitine ilişkin davasının reddine, davacıların …… talebinin kısmen kabulü ile 32.960,00 TL’nin davalı ……den alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 518 parselin, aşılık ve ……lik vasfıyla 1952 yılında yapılan tapulama tespitinde “devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan çalılıkların 3 yıl önce …… oğlu …… …… Araplı ve …… kızı …… … tarafından emek ve para sarfı ile…… edilerek ……lik haline getirildiği, o tarihten beri nizasız fasılasız iyiniyetle zilyet olunduğu belirtilerek … adına tespit edildiği, davacılar murisi …… Araplı’nın tespite itirazı üzerine ………… Mahkemesinin 18.9.1953 tarihli 1953/1224 E 1953/585 K sayılı ilamı ile 4753 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra ……liğin…… edilip aşılanması, bu kanuna göre de bu ……liklerin mülkiyetinin ……ye verileceğinin bildirilmesi karşısında, davanın reddine ve taşınmazın 5602 sayılı Kanun’un 13/F maddesi gereği … adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz edilmeden 28.9.1953 tarihinde kesinleştiği, 21.03.2013 tarihinde kesinleşen 5304 sayılı Yasa’nın 6. maddesi ile değişik 3402 sayılı …… Kanunu’nun 22. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi kapsamında yapılan uygulama neticesinde 141 ada 15 parsel numarasını aldığı anlaşılmıştır. Davacılar vekili dava dilekçesinde, vekil edenleri murislerinin taşınmazdaki deliceleri aşılayarak mevcut hale getirildiğini belirtmiş, davacılar tarafından yaptırılan 2013/14 Esas sayılı tespit dosyasında da ……lerin delice aşılamaları ile meydana geldiği bilirkişiler tarafından belirlenmiş, mahkemece yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişiler ise davacıların muhdesat iddiasında bulundukları ……lerin kendiliğinden çıkma…lar olup davacıların murislerinin bu…lara aşılama yaptıklarını ifade etmişlerdir.
Maddi olayları anlatmak taraflara, hukuki nitelendirme yaparak uygulanacak kanun maddesini belirlemek hakime aittir. (HMK mad.33) İddianın ileri sürülüş şekli ve davacılar vekilinin yargılama oturumunda da tekrar ettiği dava dilekçesi ile ön inceleme duruşmasındaki belirlemeye göre, davacıların iddiasının yaklaşık 550 adet …… ağacından oluşan muhdesatın davacılar murisi, dolayısıyla davacılar tarafından meydana getirildiğinin tespiti ile bu muhdesatların …… tarafından ……çalışmaları sonucu sökülmeleri nedeniyle muhdesat bedellerinin yasal faiziyle birlikte davalılardan ……’den tahsili isteğine ilişkin olduğu, Mahkeme tarafından, hükme esas alınan bilirkişi raporundan hareketle, TMK’nin 723/son maddesine göre,…ların taşınmaz maliki için taşıdığı en az değer, asgari levazım değeri üzerinden yazılı şekilde hüküm kurulduğu,…ların bir kısmının 50 yaş üstü olduğu belirtilmesine rağmen, tespitin yapıldığı 1952 yılından önceye isabet eden…lar bulunması durumunda, bu…lar yönünden 3402 sayılı Kanun’un 12/3. maddesinde yazılı hak düşürücü sürenin geçip geçmediğinin araştırılmadığı ve dikkate alınmadığı,…ların dikme olmayıp, davacılar tarafından mevcut delicelerin aşılanması suretiyle meydana getirildiklerinin de asgari levazım değerinin belirlenmesi sırasında gözetilmediği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nin 26. maddesinin 1. fıkrası “hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmünü ihtiva etmektedir. Yasanın bu açık hükmünden de anlaşılacağı üzere hâkim, tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Açılan bir davada hakim istenilenden fazlasına veya başka bir şeye hükmedemez. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır.
Temyiz edenin sıfatına göre yapılan incelemede; yukarıda da yazılı olduğu üzere, davacılar tarafından açılan davada, muhdesat bedellerinin davalılardan ……’den tahsiline karar verilmesi istenmiş olup, diğer davalı … ile ilgili ……ın tahsiline ilişkin bir talep bulunmamaktadır. Mahkeme ise, davacıların …… aleyhine açtıkları davanın usulden reddine karar vermiş, bu yönden davacılar vekili tarafından temyiz isteğinde bulunulmamıştır. O halde, HMK’nin 26. maddesi karşısında, davacıların davalı ……den ……ın tahsiline yönelik bir talepleri bulunmadığına, mahkeme tarafından da talep dışına çıkılamayacağına, talepten başkasına da karar verilemeyeceğine göre, dava dilekçesindeki taleplerle sınırlı olarak inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, taleple bağlılık ilkesine aykırı biçimde 32.960 TL’nin davalı ……den tahsiline ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı … vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüne, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 08.11.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.