Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/12541 E. 2018/18875 K. 20.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/12541
KARAR NO : 2018/18875
KARAR TARİHİ : 20.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacılar vekili, tarafların 5396, 1153, 5095, 5360, 3527, 1039 ve 1625 parsel sayılı taşınmazların maliki olduklarını, davalının dava konusu taşınmazları tek başına kullandığını, dava konusu taşınmazlar ile ilgili olarak …… Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/272 Esas sayılı dosyası ile ortaklığın giderilmesi davası açıldığını belirterek, davalı tarafından dava konusu taşınmazlara yapılan müdahalenin men’ine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazlardan 5396 ve 5360 parsel sayılı taşınmazlar dışındaki taşınmazların satılarak ortaklığın giderilmesine karar verildiğini, satış işlemi yapılmadığından halen elbirliği ile mülkiyetinin devam ettiğini, diğer taşınmazların ise davalı tarafından kullanılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazlar hakkında satış suretiyle ortaklığın giderilmesine ilişkin verilen kararın kesin olması ancak satışın henüz gerçekleşmediği, 5396 ve 5360 parsel sayılı taşınmazlar hakkında …… Sulh Hukuk Mahkemesi’nde davanın derdest olduğu, harici veya fiili taksimin bulunmaması da dikkate alındığında davacıların el atmanın önlenmesine ilişkin açtıkları davada hukuki menfaatlerinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazda el atmanın önlenmesine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 5396, 1153, 5095, 5360, 3527, 1039 ve 1625 parsel sayılı taşınmazlarda davacılar ile davalıların elbirliği şeklinde malik oldukları, davacılar …, …, … tarafından davalı … ve dava dışı …… Şensoy aleyhine, dava konusu taşınmazlarda ortaklığın satış sureti ile giderilmesine yönelik olarak dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, mahkemece 5396 ve 5360 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak, eldeki davalı … tarafından …… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/217 Esas sayılı dosyası ile muhdesatın tespiti açıldığından tefrik kararı verildiği, dava konusu 5095,1153,1039,1625 ve 3527 parsel sayılı taşınmazlar yönünden 13/11/2013 tarihli ve 2013/578 Karar sayılı karar ile satış yolu ile ortaklığın giderilmesine karar verildiği, kararın 07/01/2014 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiği, tefrikine karar verilen 5396 ve 5360 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili davanın …… Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/540 Esasında 17/05/2017 tarihi itibariyle devam ettiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, ortaklığın giderilmesi davası açılması, davacının elatmanın önlenmesi davası açmasına engel değildir.
Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir.
Somut olayda, mahkemece, davacıların el atmanın önlenmesine ilişkin açtıkları davada hukuki menfaatlerinin bulunmadığı gerekçesi ile ret kararı verilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca, ortaklığın giderilmesi davası açılması veya sonuçlanmasının el atmanın önlenmesi isteğine engel olmayacağı gibi elbirliği/paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan paydaşlar aleyhine el atmanın önlenmesi davası açabilir.
Hâl böyle olunca, mahkemece, toplanmış ve toplanacak delillere göre, yukarıdaki ilkeler uyarınca bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacılar vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 20.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.