Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/12274 E. 2018/19104 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/12274
KARAR NO : 2018/19104
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

MAHKEMESİ :…… Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tanımanın İptali

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Dava dilekçesinde, davacı …’nın davalı …’ın …… ……sı olduğu inancıyla tanıma yoluyla ……a tescil edildiğini, tanımanın yapıldığı tarihte teknik ve tıbbi şartlar uygun olmadığı için … testinin yapılamadığını ancak davacı …’nın, davalı …’nin …… ……sı olmadığı hususunda güçlü şüphelerinin olduğu ileri sürülerek tanımanın butlanı yolu ile iptali istenmiş, mahkemece davanın süresinde açılmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir.
04.06.1958 tarihli ve 15/6 Sayılı Yargıtay …… kararı gereğince, maddi olayları açıklamak taraflara ve ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak kanun hükümlerini tespit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir.
Eldeki dava yönünden öncelikle çözümlenmesi gereken husus; davacının iddiası ve mahkemenin kabulünde olduğu üzere davanın 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 297 ve devamı maddelerinde düzenlenen …… tarafından …… ve anne aleyhine açılan tanımanın iptali davası olup olmadığıdır.
Bilindiği üzere, …… birbirinin soyundan gelen kişiler arasındaki ilişkiyi ifade ettiğinden bu kavram içerisinde kan bağının yanında hukuki münasebetin de bulunması, diğer bir ifadeyle kan bağının hukuk düzeninin aradığı koşullar içerisinde oluşması zorunludur. Türk Medeni Kanunu’nun 282. maddesi uyarınca, …… ile ana arasında …… doğumla, …… ile arasında …… ise ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur. …… ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur, ayrıca, kısaca af kanunları olarak nitelendirilen bir evlenme aktine dayanmayan birleşmelerden doğan ……ların neseplerinin düzeltilmesine ilişkin kanunlara göre de …… düzeltilebilir. (HGK’nin 30.01.2008 tarihli ve 2008/2-36-47 sayılı kararı)
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 295. maddeside ” Tanıma, ……nın, …… memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmî senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur. Tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin de rızası gereklidir.”, 297. maddesinde de ”Tanıyan, yanılma, aldatma veya korkutma sebebiyle tanımanın iptalini dava edebilir. İptal davası anaya ve çocuğa karşı açılır,” 300. maddesinde ise ”Tanıyanın dava hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihtenbaşlayarak bir yıl ve her hâlde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer. İlgililerin dava hakkı, davacının tanımayı ve tanıyanın çocuğun ……sı olamayacağını öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer. Çocuğun dava hakkı, ergin olmasından başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Yukarıdaki süreler geçtiği hâlde gecikmeyi haklı kılan sebep varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.” hükümleri düzenlenmiştir. Buna göre tanımanın iptali davası ancak ve ancak evlilik dışı doğan bir çocuğun …… tarafından TMK’nin 295.maddesinde belirtilen şekilde tanınarak ……a tescil edilmesi halinde mümkündür.
Somut olay yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda değerlendirildiğinde; davalı …’ın, davacının iddia ettiği gibi tanıma sonucu değil, geri çevirme kararı sonrası …… müdürlüğü tarafından gönderilen tescile dayanak belgelere göre, diğer davalı … (………’ın annesi) tarafından davacı … aleyhine açılan (… 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.07.1964 tarihli ve 1960/323 sayılı kararı Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin denetiminden de geçerek 19.04.1965 tarihinde kesinleşmiş.) ……lık davası sonucu ……a tescil edildiği yani davacı … ile davalı … arasındaki …… iddia edildiği üzere tanıma yolu ile değil hakim hükmü ile kurulmuş olduğundan mevcut …… tanımanın iptali davası ile ortadan kaldırılamaz. Davacının iddiaları ……lık hükmüne esas … 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.07.1964 tarih ve 1960/323 sayılı kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 374 ve devamı maddeleri kapsamında yargılamanın iadesi davasına konu olabileceğinden davanın bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın deliller toplanmadan eksik araştırmayla tanımanın iptali davası olarak nitelenip hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi doğru değil ise de, bu husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden ve hükmün redde ilişkin bölümü sonucu itibari ile doğru görüldüğünden, HUMK’un 438/son maddesi uyarınca, hükmün gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilerek kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün gerekçesi düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme talebinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 22.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.