Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/12046 E. 2019/3123 K. 25.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/12046
KARAR NO : 2019/3123
KARAR TARİHİ : 25.03.2019

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili taraflarından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı-birleşen dosya davalısı … Bozduman vekili, davacının ortak olduğu markette ilk evliliğinden olan çocukları ile birlikte çalışarak gelir elde etmesine rağmen davacının bu geliri ile edinilen 3474 ada 131 parsel 6 nolu mesken, 33866 ada 1 nolu arsa, 2953 ada 56 parsel sayılı dükkan ve 178 ada 53 parsel sayılı büro niteliğindeki taşınmazların davalı koca adına tapuya tescil edildiğini, büro ve dükkanın kiraya verilmesiyle davalının gelir elde ettiğini ve ayrıca davalı adına açılan banka hesabında toplam 82.000 TL biriktirildiğini açıklayarak taşınmazlar için toplam 100.000 TL, bankada bulunan para için 41.000 TL ve dükkan ile büronun kira gelirinin belirlenecek yarısının katılma alacağı ve değer artış payı olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 12.10.2012 tarihli yargılama oturumunda kira alacağını atiye bıraktıklarını bildirmiştir.
Davalı-birleşen dosya davacısı … vekili, 33866 ada 1 parselde kayıtlı arsanın evlilik öncesi edinildiğini, davacının ortağı olduğunu iddia ettiği marketin davalının evlilik öncesi birikimleri ile açıldığını ancak davalının anılan tarihte başka bir işte çalışması nedeniyle emekli olabilmesi amacıyla resmi işlemlerin davacı üzerinden yapıldığını, davacının müşterek çocukların yaşı uyarınca markette sürekli çalışmasının mümkün olmadığını, 2953 ada 56 parselde kayıtlı dükkanın market açılışından edinildiğini, 178 ada 53 parselde kayıtlı büronun davalının birikimi ile elde edildiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuş ve karşı dava dilekçesinde, davalı- karşı davacı kocanın kendi birikimleri ile açmış olduğu marketten elde edilen gelirle davacı-karşı davalı kadının 3058 ada 3 parsel ve 3045 ada 4 parselde kayıtlı meskenleri edindiğini ve ayrıca bankada yüklü miktarda parası ve 50.000 TL’lik ziynet eşyası bulunduğunu açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000 TL nin davacı-birleşen dosya davalısı kadından tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, asıl dava yönünden, 33866 ada 1 parsel numaralı arsa evlilik öncesinde, 2953 ada 56 parsel sayılı dükkan ise davacı- karşı davalı kadının çalışması öncesinde edinildiğinden, bankada bulunan paraya ilişkin herhangi bir banka adı ve hesap numarası verilmediğinden davanın reddine, kira alacağına ilişkin isteğin atiye bırakılması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, 3473 ada 131 parselde 6 numaralı mesken ve 178 ada 53 parsel sayılı taşınmazların edinilmesindeki katkısı nedeniyle toplam 501,50 TL’nin davalı- karşı davacıdan tahsiline, karşı dava yönünden, 3058 ada 3 parselde katkı somut olarak ispatlanmadığından davanın reddine, 3045 ada 4 parsel edinilmiş mal olduğundan 21.770 TL katılma alacağının davacı-karşı davalı kadından tahsiline karar verilmesi ve hükmün her iki taraf vekillerince ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 2013/9695 Esas 2014/6607 Karar sayılı ilamı ile, asıl davanın 743 sayılı TKM’nin yürürlükte olduğu tarihte edinilen taşınmazlardan, bankadaki paradan kaynaklanan katkı payı isteğine ve karşı davanın ise 3058 ada 3 parsel için katkı payı alacağı ve 4721 sayılı Yasa döneminde edinilen 3045 ada 4 parselde 4 numaralı mesken yönünden katılma alacağı isteğine ilişkin olduğu açıklanarak, davacı- karşı davalı vekilinin bankada bulunan paraya dair yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün buna ilişkin bölümünün onanmasına,davaya konu taşınmazlardan evlilik öncesi edinildiği tespit edilen 33868 ada 1 parselin taraflar arasındaki resmi evlilikten önce edinilmiş olup taraflar bu süre içinde fiilen birlikte yaşıyor olsa dahi mal rejimi ancak resmi evlilik ile kurulacağından genel hükümlere dayalı bu isteğin eldeki davanın konusunu oluşturmasının mümkün olmadığı, davacının ortak olduğu Selvican Gıda Tekstil İnşaat Turizm Sanayi Ticaret Limited Şirketi tarafından işletilen aile işletmesi niteliğindeki markette düzenli ve sürekli çalışmak suretiyle gelir elde ederek davalı adına edinilen mal varlığına katkıda bulunduğu, davacı-karşı davalı kadının şirketin kuruluşundan önce sürekli ve düzenli gelir getiren bir işte çalıştığını ya da başkaca bir katkıda bulunduğunu ispatlayamadığından şirketin kuruluşundan önce edinilen 2953 ada 53 parselde kayıtlı bulunan dükkana katkısının bulunmadığının ve şirketin faaliyete başladığı tarihten sonra edinilen ve koca adına tescil edilen taşınmazlarda ise bulunduğunun kabulünün doğru olduğu, ayrıca karşı davaya konu 3045 ada 4 parselde 4 numaralı meskenin edinilmiş mal niteliğinde olduğunun kabulünün de yerinde olup, davacı kadının yukarıda açıklandığı üzere markette çalışması ve davalı kocanın da SSK lı olarak düzenli ve sürekli çalışması nedeniyle her iki tarafın da kural olarak karşılıklı olarak evlilik birliği içinde fakat 01.01.2002 tarihinden önce edinmiş oldukları malvarlığında katkısının bulunduğu, 01.01.2002 tarihinden sonra edinilen mal varlığında edinilmiş mallara katılma rejimi çerçevesinde katılma hakları bulunuyor ise de, gerek dava dilekçesinde gerekse de, karşı dava dilekçesinde hangi taşınmaz veya mal varlığı için ne istekte bulunulduğunun açık olmadığı, mahkemece, tarafların isteklerinin hangi taşınmaz ya da mal varlığına ilişkin ve ne miktarda olduğu taraflardan sorularak açıklattırılması, 3474 ada 131 parselde 6 numaralı mesken, 178 ada 53 parsel sayılı büro, 3058 ada 3 parsel sayılı mesken yönünden evlilik tarihinden taşınmazların edinildiği tarihe kadar her iki eşin çalışmalarına, davacı kadının ortak olduğu şirketin defterleri ve bilançosunun getirtilmesi, sözü edilen tüm belgelerin elden getirtilip dosyaya sunulması için taraflara süre ve imkan verilmesi istenilen belgelerin eksiksiz olarak temin edilmesinden sonra dosya bir mali müşavir ve bir hukukçu bilirkişi ile mülk bilirkişiden oluşacak bir heyete tevdi edilerek her iki eşin evlendikleri tarihten itibaren taşınmazların satın alındığı tarihe kadarki gelirlerinin ayrı ayrı belirlenmesi, eşlerin toplum içerisindeki statüleri ve konumları göz önünde bulundurularak her birinin ayrı ayrı kişisel harcamalarının saptanması, 743 sayılı TKM’nin 152. maddesi uyarınca davacı kocanın evi geçindirme yükümlülüğünden doğan harcamalarının kişisel masraflarına eklenmesi, her eşin ayrı ayrı kişisel harcamalarının toplam gelirlerinden ayrı ayrı düşürülerek her birinin tasarruf ettikleri gelir miktarlarının belirlenmesi, toplam tasarruf miktarı karşısında tarafların katkı oranlarının tespit edilmesi, ondan sonra dava tarihine göre belirlenecek bağımsız bölümlerin sürüm değerleri ile katkı oranlarının çarpılması sonucu tarafların katkı payı alacağı miktarının saptanması, edinilmiş mal niteliğindeki 3045 ada 4 parsel yönünden taşınmazın tasfiye tarihindeki değeri ve davalı-karşı davacı kocanın isteği de dikkate alınarak TMK’nin 202 ve devamı maddelerine göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, 131 parsel yönünden 5919 TL ‘nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline, 1 parsele yönelik davacı vekili talebini atiye bıraktığından karar verilmesine yer olmadığına, 56 parsel yönünden talebin reddine, 53 parsel yönünden davanın kısmen kabulü ile 501.50 TL ‘nin faiziyle davalıdan tahsiline, kira alacağı ve banka mevduatı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, birleşen dava yönünden; 3 parsele yönelik davanın reddine, 4 parsele yönelik davanın kısmen kabulü ile 21.770 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmesi üzerine hüküm, davacı-birleşen dosyada davalı vekili ve davalı-birleşen dosyada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı-birleşen dosya davalısı vekili ve davalı-birleşen dosya davacısı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre, asıl dava konusu 3474 ada 131 parsel ve 178 ada 53 parsele yönelik dava ve birleşen davaya konu 3058 ada 3 parsele yönelik dava, katkı payı alacağı isteğine ilişkindir.
01.01.2002 tarihinden önce 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM mad.170). TKM’de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri mal varlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak “katkı payı alacağı” hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK mad.544, TBK mad.646).
Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM mad.186/1). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM mad.189). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği mal varlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.
Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle (maaş, gündelik, kar payı vb.) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda; çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay’ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.
Bu açıklamalar doğrultusunda; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmelidir. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 Sayılı TKM’nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacağı miktarları hesaplanmalıdır.
Sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Tasfiyeye konu birden fazla malın bulunması durumunda, her biri için aynı yöntem uygulanır.
Somut olaya gelince; eşler, 03.05.1995 tarihinde evlenmiş, 19.09.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK’nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1). Asıl davaya konu 131 parselde kayıtlı 6 nolu mesken 25.06.1998, 53 parselde kayıtlı 41 nolu büro 20.12.2000 tarihlerinde davalı erkek adına, birleşen davaya konu 3058 ada 3 parselde kayıtlı taşınmaz 06.09.2000 tarihinde eşler arasında mal ayrılığının rejiminin geçerli olduğu dönemde, davacı kadın adına tescil edilmiştir. Taraflar çalışarak elde ettikleri gelirle, dava konusu ettikleri malvarlığı değerlerine, katkıda bulunulduğunu iddia etmişlerdir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 Sayılı TMK mad.179).
Mahkemece; bozma ilamına uyularak, taraf vekillerine taleplerini açıklamaları için süre verilmiş, davacı kadının vekili 04.06.2015 havale tarihli dilekçesiyle,131 parselde kayıtlı 6 nolu mesken için 60.000 TL, 2953 ada 56 parsel sayılı taşınmaz için 20.000 TL, 178 ada 53 parselde kayıtlı taşınmaz için 20.000 TL alacak talebi olduğunu, 33866 ada 1 parselde kayıtlı taşınmaz için talepte bulunmadıklarını, davalı erkeğin vekili ise 12.12.2014 havale tarihli dilekçesiyle 3058 ada 3 parselde kayıtlı taşınmaz için 60.000 TL, 3045 ada 4 parselde kayıtlı taşınmaz için 40.000 TL alacak talebi olduğunu açıklamıştır. Mahkemece; bozma ilamından sonraki yargılama aşamasında bozmada belirtilen belgelerin bulunamadığı bu nedenle yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı, bozma öncesi 25.12.2012 havale tarihli bilirkişi raporuna dayanarak, önceki kararı ile aynı doğrultuda karar verilmiş ise de, verilen karar bozma ilamının gereklerine ve Dairenin yukarıda bahsedilen ilke ve uygulamalarına uygun bir karar olmamıştır. Bozma ilamında, asıl davaya konu 3474 ada 131 parselde 6 numaralı mesken ve 178 ada 53 parsel sayılı büronun, birleşen davada ise 3058 ada 3 parseldeki meskenin edinilmesine davacı kadın ve davalı erkeğin çalışarak elde ettikleri gelirle katkıda bulundukları, buna göre çalışma belgeleriyle ilgili eksiklikler giderilerek katkı payı alacağı hesabı yapılmasına işaret edilmiş, mahkemece bozma ilamında gösterilen hesplamaya aykırı bir şekilde hazırlanan, bozma öncesi düzenlenmiş bilirkişi raporuna dayanarak,asıl davaya konu 3474 ada 131 parselde kayıtlı taşınmaz için 5919 TL, 178 ada 53 parsel için 501.50 TL alacağa hükmedilmiş, birleşen davada ise 3058 ada 3 parsel yönünden talebin reddine karar verilmiştir. Yukarıda da belirtildiği gibi, çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmelidir. Ayrıca, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmesi halinde (HUMK mad. 429, HMK mad. 363 ve devamı maddeleri) mahkeme artık bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozmaya uyma (ara) kararı, lehine bozma yapılan taraf için usule ilişkin kazanılmış hak doğurur.Aynı konuda, 04.02.1959 tarihli ve 1957/13-E., 1959/5 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da (R.G. 28.04.1959 tarihli ve sayı:10193) usuli kazanılmış hakkın hukukumuzdaki yeri; “Temyiz merciince bir kararın bozulması ve mahkemenin bozma kararına uyması halinde, bozulan kararın bozma sebeplerinin şümulü dışında kalmış cihetlerinin kesinleşmiş sayılması, davaların uzamasını önlemek maksadıyla kabul edilmiş çok önemli bir usuli hükümdür. Bir cihetin bozma kararının şümulü dışında kalması da iki şekilde olabilir. Ya o cihet, açıkça bir temyiz sebebi olarak ileri sürülmüş fakat Dairece itiraz reddedilmiştir; yahut da onu hedef tutan bir temyiz itirazı ileri sürülmemiş olmasına rağmen dosyanın temyiz dairesince incelendiği sırada dosyada bulunan yazılardan onun bir bozma sebebi sayılması mümkün bulunduğu halde o cihet dairece bozma sebebi sayılmamıştır. Her iki halde de o konunun bozma sebebi sayılmamış ve başka sebeplere dayanan bozma kararına mahkemece uyulmuş olması, taraflardan birisi lehine usuli bir müktesep hak meydana getirir… ” şeklinde açıklanmıştır. Buna göre, bozmaya uyulmakla taraflar lehine kazanılmış hak meydana geldiğinden, tarafların çalışarak elde ettikleri gelirle, asıl davada 3474 ada 131 parselde 6 numaralı mesken ve 178 ada 53 parsel sayılı büronun, birleşen davada ise 3058 ada 3 parseldeki taşınmaz için öncelikle, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenerek, bozma ilamında ve yukarıda bahsedilen Dairemizin ilke ve uygulamalarında belirtildiği şekilde hesaplama yapılarak katkı payı alacağına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde bozma ilamına aykırı karar verilmesi doğru değildir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline birleşen davaya konu 3045 ada 4 parselde kayıtlı taşınmaz yönünden dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken “eklenecek değerler” göz önünde bulundurulur. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 229. maddesine göre; eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler mal rejiminin sona erdiği anda mevcutmuş gibi tasfiyeye dahil edilir.
Bu tür uyuşmazlıklarda; öncelikle, davalı eş tarafından 229. maddede sayılan amaç ve doğrultuda kazandırma veya devrin yapılıp yapılmadığı araştırılıp belirlenmelidir. Mahkemece, karşılıksız kazandırma veya devrin yapıldığının anlaşılması durumunda, söz konusu mal mevcut kabul edilerek yapılan hesaplamada davacı tarafın katılma alacak hakkının olup olmadığı, varsa miktarı saptanarak davalı eşten tahsili yönünde hüküm kurulmalıdır. Tasfiyede devredilen mal varlığının devir tarihindeki durumu (niteliği, seviyesi, yaşı vb.) esas alınarak tasfiye (karar) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri hesaplamada göz önünde bulundurulur. (TMK mad. 235/2).
Somut olaya gelince; birleşen davaya konu, 3045 ada 4 parselde kayıtlı taşınmaz, 21.10.2003 tarihinde davacı-birleşen dosyada davalı kadın adına satış yoluyla tescil edilmiş, 09.12.2005 tarihinde satış yoluyla üçüncü bir kişiye devredilmiştir. Bozma ilamında, edinilmiş mal niteliğindeki 3045 ada 4 parsel yönünden taşınmazın tasfiye tarihindeki değeri ve davalı-birleşen dosyada davacı kocanın isteği de dikkate alınarak TMK’nin 202 ve devamı maddelerine göre bir karar verilmesine işaret edilmesine ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen, bozma ilamına aykırı bir şekilde önceki kararla aynı doğrultuda, taşınmazın devir tarihindeki değeri olan 43.540 TL’nin yarısı olan 21.770 TL katılma alacağına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.Buna göre Mahkemece, yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek, tasfiyeye konu taşınmazın devir tarihindeki durumu esas alınarak tasfiye tarihindeki (önceki karar bozulmakla değer güncelliğini yitirdiğinden bozma sonrası yeni karar tarihindeki) güncelleştirilmiş piyasa sürüm (rayiç) değeri belirlenerek bu değer üzerinden talep miktarı da gözetilerek hüküm kurulması gerekirken bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı-birleşen dosyada davalı vekilinin ve davalı-birleşen dosyada davacı vekilinin, temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 Sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine 25.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.