Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/11861 E. 2018/18766 K. 15.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/11861
KARAR NO : 2018/18766
KARAR TARİHİ : 15.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı, 9, 134, 458, 498, 517, 368, 441, 550, 777, 1007, 1134 ve 172 parsel sayılı taşınmazları babasının halası …… Yıldırım’ın 15.05.1987 tarihli hibe senedi ile babası …’a hibe ettiğini, o tarihten bu güne kadar nizasız, fasılasız malik sıfatı ile kullanıldığını iddia ederek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile hibe senedine göre …… Yıldırım’ın hisselerinin … mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı 11.01.2013 tarihli dilekçesi ile, 172 parsele ilişkin talebinden feragat etmiştir.
Mahkemece, 3402 sayılı …… Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tespit sonrası kesinleşme öncesi yapılan hibe senedine dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olup kural olarak, tapu iptali ve tescil davalarında, dava kayıt malikine, kayıt maliki ölmüş ise, saptanacak mirasçılarına yöneltilerek açılır.
Somut olaya gelince; dava konusu 9, 134, 458, 498, 517, 368, 441, 550, 777, 1007 ve 1134 sayılı parsel sayılı taşınmazlarda davalı murisleri …… Yıldırım’ın hissedar olduğu, … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 05.03.2013 tarihli 2013/38 Esas ve 2013/39 Karar sayılı veraset ilamına göre, mirasçılarının tamamının davada davalı olarak gösterilmediği anlaşılmaktadır. Taraf teşkili sağlanmaksızın hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Kabule göre de; dava konusu taşınmazların …… tutanağı ve tapu kaydının incelenmesinde; taşınmazların tümünün 1983 yılında yapılan …… çalışmaları sırasında davalılar murisi …… ve dava dışı kişiler adına tespit edilmiş ve yine taşınmazların tamamı 21.09.1992 tarihinde tapuya hükmen tescil edilmiştir. Davacı, dava konusu taşınmazlardaki …… Yıldırım hissesinin 15.05.1987 tarihinde (tespit sonrası, tescil öncesi) hibe senedi ile alındığını ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Şu halde, somut olayda iddia; tespit sonrası ve fakat kesinleşme öncesi eklemeli zilyetliğe ilişkindir. Dayanak hibe tespit sonrası tescil öncesi bir tarihe karşılık geldiğinden 3402 sayılı …… Kanunu’nun 12/3. maddesinde belirtilen hak düşürücü süre burada uygulanmaz. Tapuda kayıtlı bulunmayan taşınmazlar TMK’nin 762. maddesi hükmüne göre menkul mal niteliğindedir. Aynı Kanun’un 763. maddesi uyarınca bu gibi malların mülkiyetinin devri zilyetliğin karşı tarafa teslimi ile gerçekleşeceğinden, satış ve devirlerin her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Mahkemece, taşınmazın aynına ilişkin uyuşmazlıklarda nizalı taşınmazın bulunduğu yerde yöntemine uygun olarak keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının 6100 sayılı HMK’nin 243 ve 244 madde (HUMK’un 258 ve 259. maddeleri) hükmü uyarınca keşif yerinde hazır bulunmak üzere davetiye ile çağrılmak suretiyle mümkün olduğunca taşınmaz başında yapılacak keşifte dinlenilmeleri, davaya konu hibe senedi aslının getirtilerek yapılacak keşifte uygulanması, taşınmazın kimden kime kaldığı, hibe senedinin taşınmazı kapsayıp kapsamadığı, dava konusu taşınmazın davacı murisine hibe edilip edilmediği açıklığa kavuşturularak, davacının dava konusu taşınmazı 3402 sayılı …… Kanunu’nun 13/B-b,14 ve TMK’nin 713/1. maddesi hükümleri gereğince malik sıfatı ile kullanıp kullanmadığının etraflıca araştırılıp, iddia ve savunma çerçevesinde toplanan ve toplanacak taraf delilleri tartışılıp değerlendirilerek, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir.
SONUÇ: Davacının temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 15.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.