YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/11783
KARAR NO : 2018/17889
KARAR TARİHİ : 24.10.2018
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacılar vekili, müvekkillerinin dava konusu 775 ada 9,18, 26 ve 35 nolu parsellerin 1/4 hissesinin maliki olduğunu, kalan hissenin davalının babası …. Songur’a ait olduğunu, …. Songur yerine oğlu olan davalının taşınmazların tamamını kullandığını, …. Songur’un taşınmazı kullandığı dönemlerde onun aleyhine …. 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2006/934 Esas ve 2008/335 Karar sayılı dava dosyası ile ecrimisil davasının açıldığını, davanın kabulüne yönelik kararın kesinleştiğini, davalının müvekkillerin kendi hisselerini kullanmalarına engel olduğunu, intifadan men koşulunun oluştuğunu ve davalının 09/10/2006 tarihinden itibaren taşınmazları kullandığını belirterek, HMK’nin 107 maddesi uyarınca belirsiz miktar üzerinden 5.000,00 TL olarak açtıklarını, mahkemece belirlenecek ecrimisilin her dönem sonundan itibaren işleyecek yasal faizi birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin …. Songur’a ait hissenin bir kısmını ekip biçmesine yardımcı olduğunu, davanın husumetten reddi gerektiğini, dava konusu yerlerin kullanılmadığını, dava tarihinden itibaren geriye beş yıldan fazla ecri misil talebinin usulsüz ve yasaya aykırı olduğunu ve ecrimisil talebinin zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 16.664,00 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş olup; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, mülkiyete dayalı ecrimisil isteğine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapasımı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacıların 775 ada 9,18, 26 ve 35 nolu parsellerde ¼ hisse oranında iştirak halinde kayden malik olduğu anlaşılmaktadır.
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK’nin 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı) 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Somut olaya gelince; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ecrimisil hesaplama yönteminin usulüne uygun olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki ; 12.02.2015 havale tarihli … Bilirkişi Raporunda dava tarihi (17.01.2014) ile son dönem tarihi (06.10.2006) arasına yönelik toplam 16.664 TL ecrimisil hesaplaması yapıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davalı vekili cevap dilekçesinde zamanaşımı definde bulunduğuna göre dava tarihinden geriye doğru 17.01.2009 tarihinden öncesi döneme dair ecrimsil alacağı zamanaşımına uğramış olup mahkemece 06.10.2006 -17.01.2014 tarihleri arasına ilişkin hesaplama yapan bilirkişi raporu doğrultunda karar verilmesi doğru değildir.
Hal böyle olunca, dava tarihinden geriye doğru beş yıl için ecrimisile karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 24.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.