Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/11235 E. 2018/18759 K. 15.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/11235
KARAR NO : 2018/18759
KARAR TARİHİ : 15.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Paydaşlar Arasında Ecrimisil Alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı vekili, tarafların kardeş olduklarını, dava konusu 4 nolu bağımsız bölümün ortak muris …… Tolunay’dan kaldığını, murisin 1.2.2004 tarihinde vefat ettiğini, ancak sağlığında, dava konusu taşınmazı davalıya satmış gibi gösterdiğini, açılan dava üzerine taşınmazın 1/3 hissesinin vekil edeni adına 24.12.2012 tarihinde tescil edildiğini açıklayarak, 1.2.2004 ila 24.12.2012 dönemlerine ait 5.000 TL ecrimisilin davalıdan alınmasına karar verilmesi istemiştir.
Davalı vekili, talebin zamanaşımına uğradığını, intifadan men koşulunun gerçekleşmediğini, dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak dava dışı müteahhit ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, bu tarihten sonrasında taşınmazın vekil edeni tarafından kullanılamadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, “Davalının süresi içinde zamanaşımı definde bulunduğu, buna göre 24.12.2007-24.12.2012 tarihleri arası beş yıllık dönem için ecrimisil talebinde bulunulabileceği, bundan önceki dönemin zamanaşımına uğradığı, dava konusu taşınmazın, 2008 yılından itibaren davalı tarafından ya da kiracısı tarafından kullanıldığının ispatlamadığı” gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkeme tarafından her ne kadar az yukarıda yazılı gerekçeler ile ret kararı verilmiş ise de, Mahkemenin bu gerekçesine katılma imkanı bulunmamaktadır.
Şöyle ki;
1.25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay……… Kararı ve Yargıtayın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup, bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Bilindiği üzere; zamanaşımı, Kanunda (HUMK mad. 187, HMK mad. 116) sınırlı olarak sayılan ilk itirazlardan olmadığından cevap dilekçesi ile ileri sürülme zorunluluğu bulunmamaktadır. Ne var ki bir savunma aracı olan zamanaşımı def’inin, savunmanın genişletilmesi ya da değiştirilmesi yasağının başladığı ana kadar ileri sürülmesi gerekmektedir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı 141. maddede hüküm altına alınmış olup, anılan maddede; ” (1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.  (2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu yeni düzenlemede, yargılamanın ilk kesiti olan dilekçelerin teatisi aşamasında iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı söz konusu değildir. Tarafların cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi ile iddia ve savunmalarını serbestçe genişletmesi yahut değiştirmesi mümkündür. Savunmayı genişletme veya değiştirme yasağı ikinci cevap dilekçesinin verilmesi ile başlar. Ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile savunma genişletilebilir ya da değiştirilebilir. Şayet davacı ön inceleme duruşmasına mazeretsiz olarak gelmezse davalı yine savunmasını serbestçe (davacının muvafakati aranmaksızın) değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise iddia veya savunmanın genişletilmesi yahut değiştirilmesi yasaktır. Bu yasağın istisnaları yine maddenin son fıkrasında açıklanmış ve karşı tarafın açık muvafakati ya da ıslah suretiyle iddia ve savunmanın genişletilip, değiştirilebileceği kabul edilmiştir.
Tüm bu açıklamalar kapsamında uyuşmazlığa dönülecek olursa, davalı tarafa dava dilekçesi 9.4.2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı taraf ön inceleme duruşmasından bir gün önce dosyaya ibraz ettiği 8.7.2013 tarihli dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunmuştur. Davaya yasal süresi içerisinde cevap vermemiş olan davalının süresinden sonra vereceği cevap dilekçesi ile zamanaşımı def’inde bulunabilmesi ancak davacının muvafakat etmesi ile mümkündür. Aksi halde savunmanın genişletilmesi itirazı ile karşılaşan zamanaşımı def’ine değer verilemez. HUMK’un 202. maddesi uyarınca davacının açık ya da zımni muvafakati yeterli iken, 6100 sayılı HMK’nin yürürlüğünden sonra tarafların açık muvafakati olmadığı sürece iddia ve savunma genişletilemeyeceğinden, eldeki davada ise davacının da açık muvafakati olmadığından, davalının zamanaşımı savunmasına itibar edilmesi doğru olmamıştır.
2. Murisin mirasçılarından mal kaçırmak kastı ile yaptığı muvazaaya dayanan devir ve temlikler kesin hükümsüzdür ve geçersizdir. Davacının açtığı muris muvazasına dayalı tapu iptal ve tescil davası kabul edilerek hissesi oranında iptal ve tescile karar verilmiş olmasına göre, taşınmazın davalı adına kayıtlı bulunduğu dönem için davalının iyiniyetinden bahsedilemez ve bu dönem için davacının dava konusu taşınmazı kullanımının engellendiğinin kabulü gerekir.
Hal böyle olunca; tarafların delilleri toplanmak sureti ile, usulünce yapılacak araştırma ve inceleme sonucunda, toplanmış ve toplanacak delillere göre bir karar verilmesi gerekir iken, yazılı ve yerinde olmayan gerekçeler ile ret kararı verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerla yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine
15.11.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.