Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/11216 E. 2018/18756 K. 15.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/11216
KARAR NO : 2018/18756
KARAR TARİHİ : 15.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı ve asli müdahil vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili ile harcını yatırmak suretiyle davada davacı sıfatı ile yer alan müdahil davacı … vekili, vekil edenlerinin maliki bulundukları 7 parsel sayılı taşınmaza davalı tarafından müdahalede bulunulduğunu açıklayarak, davalının müdahalesinin men’ine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı taraf, keşif mahallindeki beyanında, dava konusu mahalde bulunan evinin 50-60 yıl önce yapıldığını, davaya konu edilen alanı, evine gitmek için yol olarak kullanmak zorunda olduğunu, bu alanın zaten evveliyatında da yol olarak kullanılan bir alan olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu yerin evveliyatının yol olarak kullanıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, tapulu taşınmaza el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece her ne kadar yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de, Mahkemenin bu gerekçesine katılma imkanı bulunmamaktadır.
Şöyle ki;
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 683. maddesinde; malikin hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, tasarrufta bulunma, yararlanma yetkilerine sahip olduğu, malını haksız olarak elinde bulunduran kişiye karşı her türlü el atmanın önlenmesi davası açabileceği öngörülmüştür.
Somut olaya gelince; dava konusu 7 parsel sayılı bahçe vasıflı taşınmazın müdahil davacı … murisi …… Kılıç adına kayıtlı olduğu, her ne kadar 7 parsel sayılı taşınmazda, davacı … paydaş ya da kayıt malikinin mirasçısı değil ise de, bilirkişiler tarafından B harfi ile gösterilen ve davalının yol olarak kullanmak istediği 53,68 m2’lik alanın sınırları içinde kaldığı 186 ada 6 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğu, keşfen belirlenen bu durum karşısında davacı …’ın 7 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu bildirmesinin maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davacı …’ın mülkiyet hakkına üstünlük tanınmak suretiyle, 08.07.2014 tarihli bilirkişi raporu ekindeki krokide B harfi ile gösterilen 186 ada 6 parsel sayılı taşınmaz sınırları içinde kalan 53,68 m2 alan ile müdahil davacı …’nın mülkiyet hakkına üstünlük tanınmak suretiyle, 08.07.2014 tarihli bilirkişi raporu ekindeki krokide A harfi ile gösterilen 186 ada 7 parsel sayılı taşınmaz sınırları içinde kalan 3,63m2 alana davalının müdahalesinin önlenmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı ve yerinde olmayan gerekçelerle reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, 15.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.