Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/10449 E. 2021/1341 K. 17.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/10449
KARAR NO : 2021/1341
KARAR TARİHİ : 17.02.2021

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı vekili; davalı idarenin, vekil edeni adına tapuda kayıtlı bulunan dava konusu 918 ada 13 parsel numaralı taşınmazın 130 m2 bölümünü kaldırım ve yol yapmak suretiyle işgal ettiğini belirterek, 01.09.2006 – 31.08.2011 dönemi için 7.948 TL ecrimisilin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmaz ile ilgili müvekkili idareye gönderilen ecrimisil ihbarnamesinin iptali için açılan idari davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, “ecrimisil isteğinin reddine ilişkin kesinleşmiş idari yargı kararı bulunduğu ve davacı talebinin yerinde olmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinde, davacı idare tarafından davalı belediyeye dava konusu taşınmazın işgali nedeniyle ecrimisil ihbarnamesi gönderildiği, davalı idarenin ilgili ihbarnamenin iptali talebi üzerine, İstanbul Bölge İdare Mahkemesinin 25.10.2013 tarihli ve 2013/18432 Esas, 2013/15304 Karar sayılı kararıyla ecrimisil ihbarnamesinin iptaline karar verildiği, hükmün 28.04.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Kesin hüküm, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda dava şartı olarak kabul edilmiştir. Buna göre kesin hüküm, 6100 sayılı HMK’nin 303. maddesinde “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder…” hükmü bulunmaktadır. Bu hükme göre kesin hükümden bahsedebilmek için; a) davanın taraflarının aynı olması b) dava sebeplerinin aynı olması ve c) dava konusunun aynı olması gerekir. Tarafların aynı olmasından anlaşılması gereken; her iki davada da tarafların aynı kişiler olması anlamına gelir.
Mahkemece, “ecrimisil isteğinin reddine ilişkin kesinleşmiş idari yargı kararı bulunduğu ve davacı talebinin yerinde olmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, mahkemenin dayanak olarak belirttiği idari yargı kararı ecrimisil ihbarnamesinin iptaline ilişkin olup, eldeki dava ise mülkiyet hakkına dayalı ecrimisil isteğine ilişkin olduğundan, dava sebeplerinin ve dava konusunun aynı olmadığı, bu haliyle ecrimisil ihbarnamesinin iptaline ilişkin kararın eldeki dava açısından kesin hüküm teşkil etmeyeceği açıktır. O halde, Mahkemece, işin esasına girilmesi, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde delillerinin toplanarak değerlendirilmesi, ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 17.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.