Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/10443 E. 2018/18932 K. 20.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/10443
KARAR NO : 2018/18932
KARAR TARİHİ : 20.11.2018

MAHKEMESİ : … …… Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda … …… 13. İcra Hukuk Mahkemesi hükmüne karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması sonunda … …… Mahkemesi 35. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmiş, bu kez davacı vekilinin …… Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı alacaklı kiracı 01.06.2014 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayanarak 13.07.2016 tarihinde haciz ve tahliye istemli olarak başlattığı icra takibi ile 2016 yılı Temmuz ayı kira bedeli 95.820,41 TL’nin tahsilini talep etmiştir. Ödeme emri davalı borçlu adına tebliğe çıkartılmış, ancak ödeme emri tebligatı 15.07.2016 tarihinde iade edilmiştir. Davalı borçlu vekili 01.08.2016 tarihli itiraz dilekçesinde, müvekkilinin alacaklıya borcu bulunmadığını, alacaklının müvekkili şirkete gönderdiği 02.06.2016 tarihli ihtarnamesi ile müvekkili şirketin iflasını sözleşmenin feshi olarak nitelendirdiğini ifade ettiğini, bu beyan ile birlikte aynı zamanda Temmuz ayı kira bedelini talep etmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, ayrıca müvekkili şirketin 01.06.2016 tarihinde ikame ettiği ve … 16.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/623 esas sayılı dosyasında görülmekte olan dava ile iflas durumunda olduğunu mahkemeye bildirdiğini, hakkında iflas kararı verilmesini talep ettiğini, bu çerçevede borca ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini bildirmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu şirket tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, davalı kiracı tarafından ileri sürülen hususların mahkemenin dar yetkisi sebebi ile mahkemelerince değerlendirilmesi mümkün görülmediğinden davalının itirazının kaldırılmasının gerektiği, temerrüd şartlarının oluştuğu, bu sebeple tahliyeye hükmedilmesi kanaati hasıl olduğu, bir başka icra dosyasında hapis hakkının kullanılmış olması, 3 aylık teminat bedelinin davacının halen uhdesinde bulunduğu iddialarının genel mahkemelerde dava konusu olabilecek iddialardan olduğu, davalı tarafından takibe konu kira alacaklarının ödendiğinin ve taşınmazın tahliye edildiğinin ispatlanamamış olması dikkate alınarak itirazın kaldırılması ve temerrüt nedeni ile tahliyeye karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, …… mahkemesince, ödeme emrinin borçlu kiracıya tebliğ edilmediği, buna rağmen ödeme emrine itiraz edildiği, ödeme emri tebliğ edilmediğinden yasal 30 günlük ödeme ihtarının yapılmamış olacağı, bu halde tahliye kararı verilemeyeceği, fakat icra dosyası incelendiğinde mecurun 20/02/2017 tarihinde tahliye edilmiş olduğunun anlaşıldığı, davalının ödemeyi ispat külfetini yerine getiremediğinin anlaşıldığı, ancak; usulünce ödeme emri tebliğ edilmediği halde tahliye kararı verilmesinin yanlış olduğu, tahliye talebinin şartları oluşmadığından tahliye isteminin reddine ve davalı lehine vekalet ücreti takdirine karar verilmesi gerekirken tahliyeye karar verilmiş olmasının yanlış olduğu gerekçesiyle HMK’nin 353/1-b.2 maddesi gereğince davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile mahkeme kararının tahliyeye ilişkin bölümünün kaldırılmasına, tahliye isteminin reddi gerektiği, ancak taşınmazın 20.02.2017 tarihinde tahliye edilmiş olması nedeniyle dava konusuz kaldığından tahliye hususunda karar verilmesine yer olmadığına, sair istinaf taleplerinin reddine, ilk derece mahkemesi kararının diğer kısımlarının aynen geçerli olduğuna karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta, …… mahkemesi kararının hüküm bölümünün “1” nolu bendinde; istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a.2 maddesi gereğince kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının tahliyeye ilişkin bölümünün kaldırılmasına karar verilip, “2” nolu bendinde; davalıya ödeme emri tebliğ edilmediğinden tahliye talebinin reddi gerektiği, bu yöndeki davanın yerinde olmadığı, fakat mecurun 20/02/2017 tarihinde tahliye edilmiş olması nedeniyle dava konusuz kaldığından tahliye hususunda karar verilmesine yer olmadığına, “4 ve 5” nolu bendinde; sair istinaf taleplerinin reddine, İlk Derece Mahkemesi kararının diğer kısımlarının aynen geçerli olduğuna karar verilmiştir.
…… Mahkemesi kararında yer alması gereken hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, “Kararı veren …… mahkemesi hukuk dairesi ile başkan, üyeler ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları, sicil numaraları”, “Tarafların ve davaya ilk derece mahkemesinde müdahil olarak katılanların kimlikleri ile ……i kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri”, “Tarafların iddia ve savunmalarının özeti”, “İlk Derece Mahkemesi kararının özeti”, “İleri sürülen istinaf sebepleri”, “Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep”, “hüküm sonucu ile varsa kanun yolu ve süresi”, “Kararın verildiği tarih, başkan ve üyeler ile zabıt kâtibinin imzaları” ve “Gerekçeli kararın yazıldığı tarih” …… Mahkemesi kararında yer alması gereken zorunlu hususlardandır. HMK’nin 359. maddesinde …… mahkemelerinin kararında nelerin yer alacağı açıklanmış olup, 359/2 maddesinde ise “hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmü getirilmiştir. Oysa bahsi geçen hükmün 5.bendinde yukarıda belirtildiği şekilde taleplerden hangilerinin kabul ve hangilerinin reddedildiğinin açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterildiğinden söz edilemez. O halde, yukarıda açıklanan HMK’nin 359/2. maddesi düzenlemesi gözetilerek, istinaf nedenlerine göre kabul edilen ve edilmeyen kısımlar bakımından yeniden hüküm kurulması gerekirken İlk Derece Mahkemesi kararına atıf yapılmak suretiyle hüküm kurulması hatalı olup, HMK’nin 359/2. maddesi gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenler ile davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nin 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nin 373/2. maddesi uyarınca, … …… Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi’nin 14.03.2018 tarih ve 2018/478 Esas- 2018/482 Karar sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren …… Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 20/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.