Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/10124 E. 2021/909 K. 04.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/10124
KARAR NO : 2021/909
KARAR TARİHİ : 04.02.2021

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili; davalıların hiçbir haklı sebebe dayanmaksızın dava konu taşınmazda haksız işgalde bulunduğundan bahisle ecrimisile karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece ilk olarak 11.200,00 TL’nin ihtarın tebliğ tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş; davalıların temyizi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 2014-296 Esas sayılı ilamı ile ”Kira esasına göre emsallerin de incelenmek suretiyle dava konusu taşınmazın 2010 yılında getirebileceği ecrimisilin belirlenmesi, sonraki dönemler için ÜFE artış oranının uygulanması, böylece hüküm vermeye elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; hükme yeterli olmayan rapora itibar edilerek yazılı şekilde ecrimisile karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi ecrimisil davalarında, her dönem sonu için belirlenen miktara dönem sonu (tahakkuk tarihi) itibariyle faiz yürütülmesi gerekirken belirlenen ecrimisil miktarının tamamına ihtar tebliğ tarihinden itibaren faiz işletilmesi de isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuş; Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sorucunda15.615,00 TL ecrimisil alacağının işgal tarihinden itibaren işleyecek dönem sonu faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş olup; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; ecrimisil istemine ilişkindir
1.Hemen belirtmek gerekir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.) Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan Mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
Somut olaya gelince; davanın kabulü ile 11.200 TL’nin ihtarın tebliğ tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınıp davacıya verilmesine ilişkin ilk hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, davacı tarafından temyiz edilmemiş ve karar düzeltme yoluna da başvurulmamıştır. Bu durumda, ilk hükümdeki ecrimisil miktarı davacı tarafından temyiz edilmeyerek, davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluşturmuştur. Mahkemece,bozma ilamına uyma kararı verildikten sonra, davalılar lehine oluşan müktesep hak gereğince, hükmedilecek ecrimisil bedelinin 11.200 TL’yi geçemeyeceği gözetilmeksizin, 15.615 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ancak bu husus bozma sebebi yapılmamış, hükmün düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir.
2.Davalı Hazine vekilinin; Hazinenin harçtan muaf olmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının doğru olmadığına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; 492 Sayılı Harçlar Yasası’nın 13/j maddesine göre harçtan muaf olan Hazine, anılan yasa maddesi gözden kaçırılarak, Mahkemece hüküm kısmında yargılama sırasında davacı tarafça ödenmiş olan harçlardan sorumlu tutulmuş ise de yapılan bu yanlışlık yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 1086 sayılı HUMK’un 438/7. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme hükmünün 1, 3 ve 4 nolu bentlerinin hükümden çıkartılmasına, yerine 1 nolu bent olarak “Davanın kabulüne, … İlçesi, … Yalı Mahallesi, … mevkii 17 pafta 52 ada 2 parsel sayılı taşınmaza davalıların haksız işgali sebebiyle 2010 yılı için 2.633 TL 2011 yılı için 8.567 TL ecrimisil alacağının ihtarname tebliğ tarihi olan 13.12.2011 tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine”, 3 nolu bent olarak “Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden az olduğundan 1.800 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,” 4 nolu bent olarak “Davacı tarafça yapılan 160,60 TL tebligat gideri, 920,80 TL keşif ve bilirkişi ücreti ve bozma sonra yapılan 195,40 TL keşif harcı, 58,75 TL tebligat gideri, 860,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.195 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine; davacı tarafça yatırılmış olan 18,40 TL başvurma harcı, 314,85 TL peşin harç ve 76 TL ıslah harcının davacıya iadesine’ ibarelerinin yazılmasına, hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 438/7. fıkrası gereğince DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİYLE ONANMASINA, 04.02.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.