Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/9906 E. 2019/4331 K. 18.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/9906
KARAR NO : 2019/4331
KARAR TARİHİ : 18.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Yargılanmanın Yenilenmesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece adı geçenin temyiz isteminin reddine karar verilmiş, bu kararda temyiz edilmiştir. Ayrıca davacı … vekili de tavzih isteminin reddine dair kararı temyiz etmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R

Davacı vekili, dava dilekçesinde; Alman vatandaşı olan ve uzun yıllardır Almanya’da işçi olarak çalışmakta olan davacının yokluğunda ve bilgisi dışında verilen, davacının davalı …’ın babası olduğunun tespitine dair Iğdır Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/1488 Esas, 1989/722 nolu kararının usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, yargılamanın iadesine, müvekkili olan …’ın davalı …’ın babası olmadığına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; dava tarihinde yürürlükte bulunan HUMK’un 445. maddesi açısından yargılamanın yenilenmesi değerlendirilerek, Iğdır Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/1488 Esas, 1989/722 karar sayılı dosyasının bulunamaması nedeni ile usulüne uygun tebligat yapılıp yapılmadığı belirlenememiş ise de, davacının, davalının babası olmadığına ilişkin dosyaya ibraz edilen rapor dikkate alınarak yargılamanın yenilenmesi koşulların oluştuğunun kabulü ile yargılamanın yenilenerek Iğdır Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/1488 Esas, 1989/722 Karar sayılı dosyasında davalının babasının davacı olduğuna ilişkin tespitin ve baba hanesindeki kaydın iptal edilerek önceki haline getirilmesine karar verilmiştir.
1.Davacı … vekilinin temyiz istemine yönelik yapılan incelemede;
Davacı vekili, Mahkemenin 07.03.2013 tarihli kararının başlığında … davalı olmadığı halde sehven davalı gösterildiğini, bu hususun tavzih yolu ile düzeltilmesi gerektiği gerekçesi ile tavzih isteminde bulunmuş, Mahkemenin tavzih isteminin reddine dair 09.02.2015 tarihli kararını temyiz etmiş ise de, karar davacı vekiline 23.02.2015 günü tebliğ edilmiş, 24.03.2015 tarihinde temyiz edilmiştir. Bu durumda HUMK’un 437. maddesi hükmünde öngörülen 15 günlük temyiz süresi geçmiş bulunduğundan 01.06.1990 tarihli ve 1989/3 Esas, 1990/4 Karar sayılı Yargıtay İçtıhadı Birleştime Kararı uyarınca temyiz isteminin reddine,
2.Davalı … vekilinin temyiz istemine yönelik yapılan incelemede;
Mahkeme kararı 22.10.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili bu tarihten önce 04.02.2014 tarihinde süresinde temyiz isteminde bulunmuştur. Mahkemece, bu temyiz istemi üzerine çıkarılan muhtırada, davalı … vefat ettiğinden mirasçılarına tebligat yapılması için bir haftalık süre verilmiş ve bu sürede masraf yatırılmadığı takdirde temyiz isteminden vazgeçmiş sayılacağı bildirilmiş ve sonuçta bir haftalık sürede ihtar gereği yerine getirilmediğinden temyiz istemi reddedilmiş ise de, ihtarda toplam 198 TL istendiği, bir kısım giderlerin nedeninin açıklanmadığı, bu hali ile ihtar geçerli olmadığından temyiz başvurusunun süresinde olduğu anlaşılmakla; Mahkemenin, temyiz isteminin reddine ilişkin 05.02.2015 tarihli ve 2011/544 Esas, 2013/303 Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
a) Yargılamanın iadesi istenilen Iğdır Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/1488 Esas, 1989/722 Karar sayılı ilamında dava … tarafından açılmış olup, eldeki davada … taraf olarak gösterilmeden yargılamanın yapılması doğru değildir. …’ın 1992 yılında öldüğü anlaşılmakla mirasçıları davaya dahil edilerek dava dilekçesinin tebliğ edilmemesi,
b) Mahkemece, davacı tarafından ibraz edilen ve davacının, davalı …’ın babası olmadığını bildiren rapora göre karar verildiği açıklanmış ise de; sözkonusu raporun çevirisinde içerisindeki kısaltılmış kelimeler ve latince terimlerden dolayı tercümenin kısmen aslına uygun olduğu bildirildiği gibi dosyada rapor aslı da bulunmamaktadır. Soybağının tespiti istemine ilişkin davalarda, mahkemelerin hiç bir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunduğu gözetilerek, somut olayda Mahkemece davacı tarafından ibraz edilen rapor ile yetinilmeyip bu iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp alınacak rapor da gözetilerek karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi de yerinde değildir.
Temyiz aşamasında davacı vekili tarafından ibraz edilen 04.12.2018 tarihli dilekçe üzerine UYAP’tan alınan nüfus kaydına göre davacı …’ın 09.05.2018 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Bu hususta dikkate alınarak, mahkemece, … mirasçılarına davayı takip edip etmeyeceklerine dair tebligat yapılarak aslen ya da bir vekil vasıtası ile davayı takip etmeleri durumunda, yukarıda 2 (a) ve (b) bentlerinde açıklanan hususlar yerine getirilerek oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz isteminin reddine, yukarıda 2 nolu bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, … vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 18/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.