Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/9869 E. 2017/4030 K. 21.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/9869
KARAR NO : 2017/4030
KARAR TARİHİ : 21.03.2017

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı alacaklı vekili, borçlu şirkete ait fabrikada 11.05.2010 tarihinde yapılan haciz sırasında hacze konu makinelerin 3. kişiye ait olduğunun iddia edildiğini, İİK’nun 99. maddesine dayalı olarak 3. kişinin istihkak iddiasının reddini istemiştir.
Davalı 3. kişi vekili, fabrikanın bulunduğu taşınmazın 28.08.2008 tarihinde ….. tarafından satın alındığını, müvekkilinin fabrikayı finansal kiralama şirketinden kiraladığını, içindeki makinelerin 22.03.2010 tarihinde borçludan satın alındığını, ancak takip konusu alacak, muvazaalı olup amacın 3. kişiye zarar vermek olduğunu, ayrıca makinelerin fabrikanın ayrılmaz parçaları olarak haczinin mümkün olmadığını belirterek, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu şirket yetkilisi,sahibi oldukları fabrikanın bulunduğu taşınmazın 3. kişi tarafından finansal kiralama şirketi aracılığı ile satın alınıp bedelinin ödendiğini, ancak makineler ile ilgili sözleşmenin yapılmadığını, alacaklının takibi üzerine, 22.03.2010 tarihli menkul satış sözleşmesi hazırlandığını, ancak bedelin ödenmediğini belirtmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; TMK’nun 684. maddesine göre bir şeye malik olan kimsenin o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olacağı, bütünleyici parçanın birleştiği malın, maliki olan kimsenin, mülkiyetine gireceği ve bağlı bulunduğu taşınmazdan ayrı olarak haczedilmesinin olanaksız olduğu gerekçesiyle, eklenti niteliğinde olan makinalarla ilgili 3. kişi Kalemler Nakliyat ,,,,nin istihkak iddiasının kaldırılmasına, bütünleyici parça niteliğinde olan makinalardaki istihkak iddiasının kaldırılması talebinin reddine karar verilmiş, hükmün davacı alacaklı vekili ve davalı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemiz’in 25/02/2016 tarih 2015/7614 Esas 2016/3320 Karar sayılı bozma ilamı ile karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hacizli malların değeri ile asıl alacak miktarından hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, davanın esasına ilişkin hükmün onanmasına karar verilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda hacizli malların değeri ile alacak miktarından az olan takip miktarı dikkate alınarak karar verilmiş, bu hüküm davacı alacaklı vekilince vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiştir.
Dava, alacaklının İİK’nun 99. maddesine dayalı 3. kişinin istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
Davanın esasına yönelik karar verildiğine göre; karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hacizli malların değeri ile asıl alacak miktarından hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekir. Somut olayda, takip konusu alacak miktarı, hacze konu mahcuzların değerinden düşüktür. Bu sebeple, yargılama gideri, vekalet ücreti ile karar ve ilam harcı hesaplanırken, alacak miktarının dikkate alınması gerekir. Bundan ayrı, Mahkemece, davacıların talebinin kısmen kabul kısmen reddine karar verildiğine göre, tarafların yargılama gideri vekalet ücretinden kabul ve ret oranlarına göre sorumlu tutulması, ayrıca davanın kısmen kabulüne karar verildiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan karar ve ilam harcının tamamının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekir. Bu ilke Mahkemece belirtilmesine rağmen, alacak miktarı üzerinden hesaplama yapılmadığı gibi, Mahkemenin kabul ve ret oranı hesaplamasında temel aldığı husus anlaşılmamış, takip miktarı olan 601,149 TL üzerinden hesaplanması gerekirken temyiz eden davacı taraf için eksik vekalet ücretine ve reddedilen miktar üzerinden yazılı şekilde harç alınmasına hükmedilmesi hatalı olmuştur.
Ne var ki yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun ek Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazının kabulüne ve kararın hüküm fıkrasının 2. bendindeki “..Alınması gereken 41.064,56 TL harçtan peşin alınan 8.927,10 TL harcın mahsubu ile kalan 32.137,46 TL harcın, 4.706,00 TL’lik kısmının davalı ….alınarak hazineye irad kaydına, 36.3583,56 TL’lik kısmın davacıdan alınarak irad kaydına,…” ifadesinin yerine “Kabul oranına göre, takip miktarı üzerinden hesaplanan 4684,58 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 8.902,10 TL’dan mahsubu ile fazla alınan 4242,50 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 4659,6 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine” ibaresinin yazılmasına, yine hüküm fıkrasının 7. bendindeki “Karar tarihinde yürürlükte olan … ne göre 4.354,34 TL vekalet ücretinin davalı ….. ‘den alınarak davacıya verilmesine,” yerine, kabul oranına göre takip miktarı üzerinden karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 6.122,80 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı alacaklı verilmesine” ibaresinin yazılmasına, hükmün düzeltilen bu şekli ile ONANMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 21.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.