YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/9811
KARAR NO : 2017/4726
KARAR TARİHİ : 30.03.2017
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı üçüncü kişi, 12.2.2013 Tarihli hacze konu mahcuzların 3.kişiye ait olduğunu, haczin 3.kişinin şube işyeri adresinde yapıldığını iddia ederek davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre: ödeme emrinin tebliğ adres ile haczin yapıldığı adresin birbirinden farklı olduğu,borçlunun söz konusu iş yerini davacıya devrettiğine ilişkin alacaklı tarafça ibraz edilmiş delil olmadığı gibi, yapılan haciz işlemi sırasında davalı borçluya ait herhangi bir bilgi ve belgeye de rastlanılmadığı,icra takibi öncesinde haciz yapılan adresteki iş yerinin borçlu tarafça boşaltılmak suretiyle iş yerindeki faaliyetin sonlandırıldığı, davacı tarafça şube açılmak suretiyle kırtasiyecilik faaliyetine başlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma karar vermeye yeterli değildir. Bu nedenle; davacı vekilinin dava dilekçesinde delil olarak ileri sürdüğü faturaların dip koçanları ile davacı 3. kişinin ve borçlunun tutması zorunlu ticari defterlerin getirtilerek makine mühendisi ve mali müşavir bilirkişilerden oluşacak bilirkişi heyetine inceleme yaptırılmak sureti ile haczedilen makinaların davacının dayandığı faturalarda belirtilen makine olup olmadığı, bu faturanın davacının ticari defterlerine işlenip işlenmediği, işlenmişse bu defterlerin usulune uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığı hususlarının yapılan ödemeler, vergi ve banka kayıtları da dikkate alınarak açıklığa kavuşturulması, öte yandan davalı alacaklı tarafça,davacı 3.kişi ile borçlu arasında akrabalık ilişkisi olduğu iddia edildiğine ve cevap dilekçesinde delil olarak nüfus kaydına da dayanıldığına göre, davalı 3.kişi ile borçlunun nüfus kayıt örnekleri getirtilerek davalı alacaklının iddiasının gerçekliğinin incelenmesi bu doğrultuda elde edilen bilgilerin dosyada bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 30.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.