Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/9314 E. 2017/2546 K. 27.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/9314
KARAR NO : 2017/2546
KARAR TARİHİ : 27.02.2017

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı 3. kişi vekili, 01/11/2013 tarihinde müvekkili şirketin adresinde haciz yapıldığını, müvekkili şirket ve borçlu şirket arasında organik bağ bulunmadığını iddia ederek, davanın kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, hacze gidilen iş yerine ait tabelanın borçlu şirkete ait olduğunu, bu hususun haciz tutanağına geçtiğini, tabelanın üstünde açıkça borçlu şirket ünvanının yer aldığını, haczedilen malların borçluya ait olduğunu, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacı ve davalı borçlu şirketlerin kuruluşlarından itibaren farklı adreslerde faaliyet gösterdikleri, sadece davacı şirket temsilcisinin evvelce borçlu şirket ortağı olduğu, ancak gerek hacizden, gerekse takip dayanağını teşkil eden faturaların düzenlenmesinden 2 yıl önce ortaklıktan ayrıldığı, benzer alanlarda faaliyet göstermekle birlikte faaliyet alanlarına ilişkin kod numaralarının birbirinden farklı olduğu, haczedilen menkul mala ilişkin faturaların ticari defter ve kayıtlarda yer aldığı, ticari defterlerin yöntemine uygun olarak tutulduğu, fatura bedelinin ödendiği, dolayısıyla, salt davacı şirket temsilcisinin geçmişte borçlu şirketin bir süre ortağı olması olgusunun her iki şirket arasında organik bağ bulunduğunu göstermeye yeterli olmadığı, davacının hacze konu menkul malı ne surette iktisap ettiğini güçlü ve inandırıcı delillerle kanıtladığı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu menkuller üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmiştir.
Hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Takip dosyası ve 01.11.2013 tarihli dava konusu haciz tutanağının içeriğinin incelenmesinde; haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği adresten başka bir adreste yapıldığı ancak, haciz adresindeki tabelada “Barpak Ambalaj” ibaresinin bulunduğu, bu ibarenin ise davacı 3. kişi şirketten ziyade davalı borçlu şirketin ticaret ünvanında yazılı bulunduğu, haciz sırasında yapılan evrak araştırmasında 23.10.2013 tarihli, haciz tarihi dikkate alındığında güncel kabul edilebilecek, borçlu şirkete ait imalat formunun bulunduğu görülmektedir.
Öte yandan; davacı 3. kişi şirket ile davalı borçlunun ticaret unvanları da benzer olup, davacı şirketin ortağı Muhammet İsen, borçlu şirketin eski ortağı ve eski temsilcisidir. Her ne kadar şirketlerin faaliyet alanlarına ilişkin kod numaraları farklı olsa da, ticaret sicil bilgileri ve dosyadaki diğer bilgiler dikkate alındığında aynı konuda faaliyet gösterdiklerinin kabulü gerekir.
Tüm bu olgular karşısında, üçüncü kişi tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı biçimde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve Yasa’ya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 27.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.