Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/9064 E. 2018/19101 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/9064
KARAR NO : 2018/19101
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : …… (Taviz Bedeli Tahsili İstemli)

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün taraf vekillerince tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Dava dilekçesinde, davalı … adına kayıtlı iki parça taşınmazın tapu kaydında………dan mukataalı şerhi sebebi ile ……lar Kanunu’nun 18. maddesi gereği emlak vergisi değeri üzerinden %10 taviz bedeli olarak 208.018,82 TL’nin 09.03.2009 tarihinden itibaren 6183 sayılı …… Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre işleyecek gecikme zammı ile birlikte tahsili istenmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, aynı taşınmazlar için daha önce açılan davanın reddine karar verildiğini, dava konusu………ın …… sahih bir …… olduğunu, davaya konu taşınmazlara ilişkin mülk kaydı bulunmadığını, taşınmazların miri …… niteliğinde olduğunu, zeminin değil yalnızca kira gelirinin vakfedildiğini, bu nedenlerle bu nitelikteki taşınmazlardan taviz bedeli talep edilemeyeceği gerekçeleri ile davanın reddi savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazların 2009 yılı emlak vergisi esas değerleri üzerinden %10 oranında hesaplanan 208.018,81 TL’nin 10.03.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi üzerine davacı vekili hükmedilen bedele gecikme zammı yerine yasal faiz işletilmesi nedeniyle, davalı vekili ise 3533 sayılı Kanun gereği mahkemenin görevsiz olduğu, alacağın zamanaşımına uğradığı, daha önce açılan davada davacının herhangi bir alacağının olmadığının tespit edildiği ile cevap dilekçesindeki savunmalar tekrar edilerek kararın bozulması istenmiştir.
Dava, ……lar Kanunu’nun 18. maddesi gereği …… şerhi bulunan taşınmazların emlak vergisi değeri üzerinden %10 taviz bedeli istemine ilişkindir.
27.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 sayılı ……lar Kanunu’nun 18.maddesi hükmü gereğince; tapu kayıtlarında, icareteyn ve mukataalı …… şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar, işlem tarihindeki emlak vergisi değerinin yüzde onu oranında taviz bedeli alınarak serbest tasarrufa terk edileceği, ancak miri ……lerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazların tavize tâbi olmadığı, Kanunun 3.maddesindeki tanımlara göre ise mukataalı ……, zemini vakfa, üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan …… taşınmazları; icareteynli ……, değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan …… taşınmazları; taviz bedeli ise, mukataalı ve icareteynli taşınmazların serbest tasarrufa terki için alınan bedeli ifade etmektedir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden davaya konu …… İli …… Mahallesi 319 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazların davalı … Belediyesi adına kayıtlı olup tapunun beyanlar hanesinde; “Bu parsel üzerinde ‘Zemini………dan Mukataalı’ şeklinde …… şerhi bulunmakta” olduğu, taşınmazların …… Belediyesi adına 18.08.1955 tarihinde tescil edildiği anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazların dayanağı eski tapu kayıtlarından iktisap nedeni olarak 6 …… 927 tarih 160/113 nolu kararla belediyenin kullanım ve zilyetliği nedeniyle …… Belediyesi adına idari kararla tescil edildiği dayanağı kayıtların revizyon görüp dava konusu 3 ve 4 nolu parsel numarasını aldığı, ……lar …… Müdürlüğünün cevabi yazılarından mazbut …… olan………’nın …… İli ve yöresine ait vakfiye kaydı olmadığı, ………”na ait olduğu belirtilen …… Mahallesinde 319 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazların evveliyat kaydı bilgilerine ulaşılamadığı bildirildiği, aynı taşınmazlar için daha önce …… 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/88 Esas sayılı dosyası üzerinden açılan davada vakfın türüne dair alınan 12.09.2002 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda dava konusu …… …… sahih …… olduğu kabul edilerek dava reddedilmiş, bozma üzerine ise gerekli usül işlemleri yapılmadığı için davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davanın esası incelenmeden önce, mahkemenin görevli olup olmadığı, somut uyuşmazlığın 3533 sayılı Kanunun 4.maddesi kapsamında yüksek dereceli hukuk mahkemesi başkanı ve ya hakimi tarafından hakem sıfatıyla çözümlenmesi gerekip gerekmediği üzerinde durulmalıdır.
5737 sayılı ……lar Yasası’nın 3. maddesine göre mazbut ……lar, bu kanun uyarınca …… Müdürlükçe (……lar …… Müdürlüğü) yönetilecek ve temsil edilecek ……lar ile mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin yürürlük tarihinden önce kurulmuş ve 2762 sayılı ……lar Kanunu gereğince ……lar …… Müdürlüğünce yönetilen ……lar olarak tanımlanmıştır. …… Müdürlüğü tarafından yönetilmesi var olan tüzel kişiliğine olumsuz bir etki doğurmamaktadır. ……lar …… Müdürlüğü kanundan dolayı mazbut vakfın yönetimin kanuni temsil suretiyle yürütmekte olup, hak ve borçlar tüzel kişiliği olan mazbut …… adına doğacaktır.
Nitekim 23.08.2008 tarihli ve 2008/3-10 E., 2008/32 K. sayılı …… Kararında da; “Ne var ki somut olayda; dava konusu taşınmazda davacı ……lar …… Müdürlüğünün değil onun idaresindeki mazbut vakfın mülkiyet hakkı bulunduğundan uyuşmazlığın 3533 sayılı Yasaya göre değil …… mahkemede çözülmesi gerektiği kuşkusuzdur.” şeklinde karar verildiğinden incelemeye konu uyuşmazlıkta kararı veren mahkeme görevlidir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, taşınmazdaki …… şerhine dayanılarak taviz bedeli istenebilmesi; ilgili vakfın sahih ……lardan olması koşuluna bağlıdır. …… sahih ……lar yönünden taviz bedeli isteminin hukuksal bir dayanağı bulunmamaktadır.
Bu noktada konunun daha iyi anlaşılması için sahih-…… sahih …… üzerinde durulmalıdır. ……lı …… hukukunda sahih ve …… sahih …… ayrımı vakfedilen ……nin mülk konusu olup olmamasına göre yapılan bir ayrım olup sahih ……, her çeşit maddi varlıklarının mülkiyeti vakfın hükmü şahsiyetine ait olan ……lar olup bu tür ……larda vakfedilen menkul ve …… menkuller vakfın malvarlığını oluşturur. …… Kanunu’nun 2.maddesinde belirtilen …… vakfedilmişse buna sahih …… denir. Bunlar vakfiyede belirtilen şekilde mütevelliler tarafından idare olunur. Ancak, …… Kanunu’nun 2. maddesinde belirtildiği gibi, rakabesi (kuru mülkiyeti) ve bütün tasarruf hakkı vakfın tüzel kişiliğine aittir. …… sahih (sahih olmayan) ……lar ise, ……ı veya onun izniyle, …… ……si üzerinde meydana getirilen ……lar olup, miri (……e ait) ……den olan bir yerin aşar veya rüsumu gibi yararlanma hakkı vakfedilirse, bunlar da sahih olmayan …… (…… sahih ……) olarak adlandırılmaktadır. Bu tür ……larda ……nin rakabesi (kuru mülkiyeti) ……e ait olup …… denmesinin nedeni devamlı bir tahsis olmasından ileri gelmektedir. Bunlara “Tahsisat Kabilinden ……” veya “İrsadi ……” ismi de verilmektedir.
Somut uyuşmazlığın çözümü için ”Fatih Sultan Mehmet Vakfının” mukataalı veya icareteynli …… olup olmadığının veya miri ……lerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması gerekir. Mahkemece davanın kabulüne karar vermiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporu incelendiğinde eldeki uyuşmazlığın çözümü noktasında davaya konu edilen taviz bedelinin dayanağı olan “Fatih Sultan Mehmet Vakfı”na ait şerhin kaldırılması için taviz bedeli alınıp alınamayacağı, bu noktada tartışılması gereken husus olan söz konusu vakfın ”sahih” …… olarak mı yoksa ”…… sahih” …… olarak mı nitelendirilmesi gerektiği konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı ve bu haliyle de söz konusu bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı kuşkusuzdur.
Vakfın türüne dair dosya içerisindeki belgeler ile daha önce açılan …… 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/88 Esas sayılı dosya içerindeki bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmazların evveliyat kaydı bilgilerine ulaşılamadığı, mazbut …… olan………’nın …… ili ve yöresine ait vakfiye kaydının bulunmadığının davacı ……lar …… Müdürlüğü’nün cevabi yazılarından anlaşıldığı, taşınmazların davalı … adına tescilinin iktisap nedeni olarak 6 Eylül 927 tarih 160/113 nolu kararla belediyenin kullanım ve zilyetliği nedeniyle idari kararla tescil edildiği, 2008/88 Esas sayılı dosya içerisinde bulunan 12.09.2002 tarihli bilirkişi ……… Başpınar’a ait raporda; vakfa ait ……name örneğinin bulunmadığı, …… Kanunnamesinin 121. maddesine ve Ahkâmulevkafın 63. meselesine göre, sahih …… için vakfedilecek şey vakfedenin mülkü olması şart olduğu bu nedenle miri (……lı toprak rejiminde ……nin türü belli olmadığında aslolanın miri …… kabul edilmesi, miri …… de rakabesi-kuru mülkiyeti-……e; tasarruf hakkınının mutasarrıfa ait olduğu ……dir.) ……nin sahih olarak vakfedilemeyeceği, somut olayda dava konusu taşınmazların………’nın mülkü olduğuna dair en ufak bir ibare belgele de yer almadığı, taşınmazların miri …… olduğu ve mülkiyetinin ……e ait olduğundan söz konusu ………’nın …… sahih …… olduğu ve taşınmazların yalnız kira gelirlerinin vakfedildiği, mukata ve icareteyn muamelesine işaret eden …… şerhlerinin hukuksal nitelik olarak ……menkul mükellefiyeti niteliğinde bulunduğu, ……lar Kanunu (Mülga 2762 sayılı) 27.madde gereği taviz bedeli için vakfın türü önemli değil ise de, yalnız kira gelirleri vakfedilen taşınmazların 1341 tarih ve 552 sayılı Kanunla aşarın kaldırılması sebebiyle bu tür ……ların konusunun ortadan kalktığı, yalnız kira gelirleri vakfedilen yerlerden taviz bedeli alınamayacağı belirtilmiş olup, ayrıntılı ve denetime elverişli iş bu raporda vakfın türünün …… sahih …… olduğu mevcut belgeler kapsamında tutarlı ve denetime elverişli bir şekilde ortaya konulduğu ve davaya konu taşınmazların tapu kayıtlarındaki …… şerhi sebebi ile tavize tabi olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yetersiz inceleme ve eksik araştırma ile yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 22.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.