Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/8874 E. 2019/4175 K. 16.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/8874
KARAR NO : 2019/4175
KARAR TARİHİ : 16.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili ile davalı … tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmesi üzerine davanın niteliği gereği duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Dava dilekçesinde, davacılardan … diğer davacı …’ın babası ölü … ile ölü …’in kardeş oldukları, … göçmen olarak geldikleri, ancak her birinin ayrı nüfus hanelerine kardeş bağlantısı olmadan tescil edildikleri ileri sürülerek Süleyman, … ve …’in kardeş olduklarının tespiti ile nüfusa bu yönde tescillerinin sağlanması için gerekli düzeltmenin yapılması istenmiş; mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın ispat edilemediği gerekçesi ile reddine karar verilmiştir.
04.06.1958 ve 15/6 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddi olayları açıklamak taraflara ve ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak Kanun hükümlerini tesbit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir. Nitekim 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33. maddesinde hâkimin, Türk Hukukunu resen uygulayacağı belirtilmiştir. Bu ilke gereği açılan davayı nitelemek ve açılmış bir dava hakkında doğru hukuk kurallarını bulup uygulamak hâkime düşen bir görevdir.
Dava, Türkiye’ye göçmen olarak gelen ve farklı nüfus hanelerine tescil edilen kişilerin kardeş olduklarının tespiti ile nüfus kayıtlarında bağ kurulması istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 106.maddesinde, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının veya yokluğunun tespit davası yolu ile mahkemeden istenebileceği, Türk Medeni Kanunu’nun 30. maddesinin 2. fıkrasında ise, “nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa, gerçek durum her türlü kayıtla ispat edilir.” hükmünü içermektedir.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, … ve Hafize oğlu 1895 Fuştan doğumlu …’nun 14.12.1925 tarihinde eşi Havva, oğlu Süleyman, kızı … ile birlikte yersel yazım suretiyle… İlçesi… köyü, 17 cilt, 22 hane, 1 sırada; … ve Hafize oğlu 1895 Fuştan doğumlu …’nun 14.12.1925 tarihinde yersel yazım suretiyle… İlçesi… Köyü, 17 cilt, 29 hane, 1 sırada; … ve Hüsniye oğlu 1881 Fuştan doğumlu …’nun ise tescil nedeni ve tescil tarihin boş olarak… İlçesi… Köyü, 17 cilt, 43 hane, 1 sırada nüfusa tescil edildikleri, bu kişilerin muhacir kayıtları ile iskan kayıtlarının da nüfus kayıtları ile kısmen örtüştüğü, … eşi Havva’nın veraset ilamına dair… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1965/817-1968/144 sayılı dosyasında …, … ve Süleyman’ın kardeş olarak kabulü ile buna göre veraset ilamı düzenlendiği, …’in malik olduğu taşınmazın yüçölçümü düzeltim davası nedeni ile görülen… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/412-2001/394 sayılı dosyasında davalı olarak Havva Kılıç ile …’nun varisleri olarak …, Naciye Aslan, …, … ve … gösterilmiş ve bu şekilde yargılamanın yapıldığı anlaşılmıştır.
Nüfus kayıtlarının düzeltilmesi ve nüfus kayıtlarına yönelik tespit davaları kamu düzeni ile yakından ilgili bulunduğundan, hakim istemle bağlı kalmayarak kendiliğinden de yapacağı araştırma ile elde edeceği sonuçlara göre karar vermek zorundadır. Verilecek karar ile murislerin mirasçıları ile miras hakları doğrudan etkileneceğinden mahkemece yapılacak iş, her bir farklı nüfus hanesine tescil edilen ve aralarında kardeşlik bağı bulunmayan 1895 Fuştan doğumlu …,1895 F… doğumlu …’nun kardeş oldukları yönündeki iddia ile ilgili olarak, feth-i kabir yapılarak gerekli örnekler alınarak DNA incelemesi yaptırılıp alınacak rapor da gözetilerek toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi ve 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 16.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.