Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/8640 E. 2019/1253 K. 11.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/8640
KARAR NO : 2019/1253
KARAR TARİHİ : 11.02.2019

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı ve kayyım vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Dava dilekçesinde babalığın tespitine, iştirak nafakasına, 100.000,00 TL maddi tazminata ve 100.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi istenmiş, Mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen karar davacı ve kayyım vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Görevin Belirlenmesi ve Niteliği başlıklı 1. maddesinde mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirlendiğinden bu husus mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir.
Dava, ana ve kayyım tarafından açılan TMK’nin 301. madde kapsamında babalığın tespiti davası, çocuk için iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Evlilik haricinde doğan çocukla baba arasındaki soybağı hakim hükmüyle de kurulabilir. Bunu sağlayan dava ise babalık davasıdır. (TMK mad.301) Bu dava, ana ve çocuk tarafından babaya, baba ölmüş ise mirasçılarına karşı açılır. Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 282. maddesi ve devamında düzenlenmiş olduğundan, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesine göre, görevli mahkeme aile mahkemesidir.
Somut olayda davacıların maddi ve manevi tazminat istemi, Türk Medeni Kanunu’nun 24. ve Türk Borçlar Kanunu’nun 49 ile 58. maddelerine dayanmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda babalık davalarında manevi tazminata ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır. Davacının maddi ve manevi talepleri aile mahkemelerinin görevi kapsamında olmayıp, genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinin görevi dahilindedir.
Bu açıklamalar karşısında, davacıların maddi ve manevi tazminat istemlerine yönelik davanın görevsizlik kararı verilmek üzere tefriki gerekirken, bu hususa dikkat edilmeden yargılamaya devam edilip yazılı şekilde hüküm tesisi,
2.Türk Medeni Kanunu’nun 426/2. maddesi gereğince bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa ilgilinin isteği veya re’sen küçüğe veya kısıtlıya vesayet makamınca kayyım atanır. Yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün menfaati dava nedeniyle çatıştığına göre, davacı anne … ile küçük …’a … 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/644-649 sayılı kararı ile atanan kayyım …’un aynı vekil tarafından temsil edilemeyeceğinin düşünülmemesi,
3.TMK’nin 301. maddesine göre, evlilik haricinde doğan çocukla baba arasındaki soybağı hakim hükmüyle kurulabilir. Bunu sağlayan dava ise babalık davasıdır. Babalık davası, şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanımı niteliğindedir. Davanın vekil eliyle açıldığı hallerde, vekile bu konuda özel yetki verilmiş olması gerektiğinden (HMK mad.74), davacı … adına babalığın tespiti başvurusunda bulunan Av. …’ye babalık davası yönünden özel yetki içeren vekaletname vermesi için uygun süre verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 11.02.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.