Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/8483 E. 2019/3868 K. 09.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/8483
KARAR NO : 2019/3868
KARAR TARİHİ : 09.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR : … vs.
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil, Alacak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 09/04/2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü taraflardan gelen olmadığından dosya üzerinde inceleme yapılmasına karar verildi. Temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, müvekkilinin komşu 883 parseli tesbit öncesi tapusuz iken davalıların murisi …’dan satın aldığını ve üzerine bina inşa ettiğini, bu bölümün tapulama sonunda davacı adına tescil edildiğini, 883 parselin bahçesi olmaması sebebiyle Mustafa’ya ait iken ölümü ile üç mirasçının aralarında fiilen yaptıkları taksimde…’ya düşen bölümden 12.05.1984 tarihli harici satış senediyle 100 m2’lik bölümü, ilk satıştan 11 yıl geçtikten sonra 01.11.1995 tarihinde ise, bu defa 300 m2’lik bölümü, en son 06.06.1999 tarihli harici satış senediyle önceki iki adet satış senetleriyle satın alınan bölümler de ilave edilmek suretiyle toplam 1.145 m2 bölümü satın alarak aldığı tarihten itibaren de nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla davacının kullandığını açıklayarak 882 parsel içindeki etrafı çitle çevrili bulunan tahmini 1.145 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davalılardan muris… adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmazın müstakilen veya paylı olarak davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini, olmadığı takdirde fazlaya dair talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla 60.000 TL. tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı …, kendine asaleten küçük …’ya velayeten davayı kabul etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili; gerek tapu iptali ve tescil gerekse alacak bakımından 10 yıllık zamanaşımı ve hak düşürücü sürenin geçtiğini, zamanaşımı ile mal iktisabının tapusuz taşınmazlarda mümkün olduğunu, davacının bir talebi varsa bunu… mirasçılarına yöneltmesi gerektiğini, davacının taşınmazda malik değil kiracı olup davacı satın almış olsa idi aynı yeri sonradan kiralamayacağını, talebin resmi belge ile ispatlanabileceğini açıklayarak davanın İbrahim ve Gülsüm yönünden husumetten, diğer davalılar yönünden esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece ilk hükümle, “tapulu taşınmazın devir işlemlerinin resmi şekle tabi olup, şekil koşulları oluşmadığından tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davanın reddine, tapu iptali ve tescilin mümkün olmaması dikkate alındığında, satışın geçersizliğinden doğan 34.350 TL. alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte miras hisseleri oranında davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiş hükmün davacı vekili ile bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 15/01/2013 tarihli ve 2012/9897 Esas, 2013/231 Karar sayılı ilamı ile tapu iptal ve tescile yönelik talebin reddine yönelik hükmün doğru olduğu ve bedele yönelik istek bakımından dava konusu sözleşmeye taraf olmadıkları belirlenen İbrahim ve Gülsüm aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi belirtildikten sonra, ‘…Davacının harici satış nedeniyle davalı yana satış bedelini ödediği kabul edildiğine göre, harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir. O halde Mahkemece yapılacak iş; harici satış senetlerinin düzenlendiği 12.05.1984, 01.11.1995 ve 06.06.1999 tarihlerinden itibaren ayrı ayrı senetlerde yer alan miktarların ödeme tarihlerinden itibaren ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, toptan eşya ve tüketici fiyat endeksleri, döviz kurları, altın, memur maaşı ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri etkenler gözetilerek satış tarihlerinden dava tarihine kadar uyarlamanın yapılması, ortalamaları alınmak suretiyle denkleştirici adalet ilkesine göre dava tarihine kadar ulaşacakları alım gücünün saptanması, bu yönde tüm deliller toplandıktan sonra dosyanın tomarıyla birlikte bir mali müşavir, bir bankacı ve bir mülk sahibinden oluşan Bilirkişi Kuruluna verilmek suretiyle yapılan açıklamalar doğrultusunda geçersiz sözleşmelere dayalı alacağın uyarlanması sonucu miktarının belirlenmesi için Uzman Bilirkişilerden tarafların ve Yargıtayın denetimine açık gerekçeli rapor sunulmasının istenmesi, ondan sonra bedel konusunda bir karar verilmesi gerekirken, bu hususta bir inceleme ve belirlemeyi içermeyen Bilirkişi raporuna itibarla yazılı şekilde bedel isteği ile ilgili karar verilmiş olması doğru olmamıştır…’ gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama neticesinde, davalılar … ve … yönünden açılan davanın reddine, diğer davalılar yönünden açılan davanın kabulü ile sebepsiz zenginleşmeden doğan 134 658,93 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte… mirasçıları olan davalılardan miras hisseleri oranında alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm duruşma talepli olarak davalılar … ve müşterekleri vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, harici satıma dayalı tapu iptal ve tescil, olmazsa bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delilerden, dava konusu 882 parselin 1982 yılında yapılan tapulama çalışmalarında 1/3’er paylı olarak Mustafa evlatları …, … ve… adlarına tesbit edildiği, tutanağın 24.12.1982 tarihinde kesinleştiği ve taşınmazın tapuya tescil edildiği, davacının, bir kısım davalılar murisi…’dan 12.05.1984, 01.11.1995 ve 06.06.1999 tarihlerinden itibaren ayrı ayrı senetlerle, senetlerde belirtilen miktarlarda dava konusu taşınmazdan hisse satın aldığı, davacının harici satışlar nedeniyle davalı yana satış bedelini ödediği anlaşılmaktadır.
04.02.1948 tarihli ve 1948/3 Esas, 1944/10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; “Islah”ın; Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 177. maddesinin açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği Yargıtayca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı açıklanmış, 06.05.2016 tarihli ve 2005/1 Esas 2006/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile de; “bozma kararı sonrası ıslah yapılamayacağı ve 04.02.1948 tarihli ve 1948/3 Esas, 1944/10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesinin gerekmediğine” karar verilmiştir.
Somut olayda, dava terditli olarak açılmış olup, ilk talep tapu iptal-tescil, bu talebin yerinde görülmemesi halinde 60.000 TL alacağa hükmedilmesine ilişkindir. Her ne kadar bozma ilamından sonra davacı vekili 08/0/2014 tarihli dilekçesi ile dava değerini artırarak bilirkişi raporu üzerinden davasını 74.658,93 TL ıslah etmiş ise de, az yukarıda zikredilen İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından hükme esas alınamaz. Mahkemece, bozma ilamı öncesi davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesi gereğince usuli işlemler tamamlanıp, bu talep esas alınarak hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu bozmadan sonra yapılan ıslaha göre hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davalılar … ve müşterekleri vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan kararın (2) sayılı bentte açıklanan nedenle 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.