Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/8250 E. 2019/283 K. 14.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/8250
KARAR NO : 2019/283
KARAR TARİHİ : 14.01.2019

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Nüfus Kayıtlarının Düzeltilmesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR
Davacı vekili, Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben verdiği dava dilekçesinde, müvekkilinin müteveffa eşi Hasan Demircioğlu’nun nüfus kayıtlarında davalılardan … ile müşterek çocukları olarak diğer davalı …’in göründüğünü, Hasan’ın gerçekte çocuksuz vefat ettiğini, …’in esasen Cafer ve Hamide Acar’ın çocuğu olduğunu ileri sürerek nüfus kayıtlarının düzeltilmesine karar verilmesini istemiş; dosya kendisine tevzi edilen … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/8-2013/414 sayılı karar ile davanın soybağı davası olmakla Aile Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı vermiş, keza davanın gönderildiği … 8. Aile Mahkemesi davanın nüfus kaydının düzeltilmesi olduğundan ve davada Asliye Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle karşı görevsizlik kararı vermiş, oluşan olumsuz görev uyuşmazlığı Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından 2014/11946-13694 sayılı karar ile Aile Mahkemesi görevli mahkeme olarak belirlenmek suretiyle kesin olarak çözülmüş, nihayet Aile mahkemesince yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Öncelikle çözümlenmesi gereken husus; davanın soybağının reddi-babalık veya nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davası olup olmadığıdır. Bilindiği üzere, soybağı birbirinin soyundan gelen kişiler arasındaki ilişkiyi ifade ettiğinden bu kavram içerisinde kan bağının yanında hukuki münasebetin de bulunması, diğer bir ifadeyle kan bağının hukuk düzeninin aradığı koşullar içerisinde oluşması zorunludur. Türk Medeni Kanunu’nun 282. maddesi uyarınca, çocuk ile ana arasında soybağı doğumla, baba ile arasındaki soybağı ise ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur, ayrıca, kısaca af kanunları olarak nitelendirilen bir evlenme aktine dayanmayan birleşmelerden doğan çocukların neseplerinin düzeltilmesine ilişkin kanunlara göre de soybağı kurulabilir. (HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı kararı) Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kendiliğinden kurulur ve tesisi için herhangi bir hükme gerek bulunmadığından, çocuğun annesi ile soybağı ilişkisinin kurulması değil, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespiti dava konusu edilebilir.
Öte yandan Türk Medeni Kanunu’nun 36/1. maddesine göre, kişisel durum, bu amaçla tutulan resmi sicille belirlenir. Aynı Kanunun 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 35/1. maddeleri uyarınca, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiç bir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz, ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir.
Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne işlenmiş kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.02.1998, 2-87/77 sayılı kararı) Soybağının reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra soybağının reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirildiği söz konusudur. (HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı kararı) Nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları, 4787 sayılı Kanunun 4’ncü maddesi kapsamı dışında olup, aile mahkemelerinin görevine girmez. Asliye hukuk mahkemelerinin görev alanına giren nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davalarında, Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesi gereği, nüfus müdürü veya memurunun bulunması ve kararın onların önünde verilmesi zorunludur.
Somut olayda dava, …’in…..u ve … çocuğu olarak gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kaydının iptali istemi ile gerçek anne ve babası olduğu iddia edilen…ve …. nüfus hanesine tescil istemlerine ilişkin olduğuna göre, dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun aile hukukundan doğan bir dava değil, hak düşürücü süreye tabi olmayan 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36’ncı maddesine dayalı nüfus kaydının düzeltilmesi niteliğindedir. Sözkonusu davalarda Asliye Mahkemeleri görevli ise de, görev hususu Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/11946-13694 sayılı kararı ile kesinleşmiştir.
Buna göre, Mahkemece yapılacak iş, davaya Nüfus Müdürlüğünün katılımını sağlayarak işin esasını incelemek, varsa delilleri toplamak ve … testi yaparak sonucuna göre bir karar vermektir.
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 14.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.