Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/5041 E. 2017/2680 K. 28.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5041
KARAR NO : 2017/2680
KARAR TARİHİ : 28.02.2017

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR

Asıl davada; davacı alacaklı tarafından davalı borçlular aleyhine kira alacağı ve tahliye istemli olarak başlatılan icra takibine davalı borçluların itirazı üzerine davacı İcra Mahkemesi’nden itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuş, Mahkemece asıl davanın kısmen kabulü ile 9.292,84 TL asıl alacak ve 947,11 TL işlemiş faiz üzerinden itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar verilmiş karar davalı borçlu şirket tarafından temyiz edilmiştir.
Birleşen davada; davacı alacaklılar tarafından davalı borçlular aleyhine kira alacağı ve tahliye istemli olarak başlatılan icra takibine davalı borçluların itirazı üzerine davacılar İcra Mahkemesi’nden itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuş Mahkemece birleşen davanın kısmen kabulü ile 28.899,74 TL alacak üzerinden itirazın kaldırılmasına ve tahliye talebinin reddine karar verilmiş, karar bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davalılar vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; davacı kiraya veren alacaklılar 05/09/2014 tarihinde başlattıkları tahliye talepli icra takibi ile 2014 yılı Mart, Nisan, Mayıs ayları için aylık 22.813,00 TL’ dan, 2014 yılı Haziran, Temmuz, Ağustos ayları için aylık 26.235,09 TL’dan 03/03/2014 tarihinde alacaklı …’a ait banka hesabına yatırılan 13.770,00 TL ve 29/05/2014 tarihinde yapılan 770,00 TL ödemenin mahsubu ile bakiye 158.839,36 TL asıl alacak ve 43.429,25 TL faiz olmak üzere toplam 202.268,61 TL alacağın tahsilini talep etmişlerdir.
Davalı borçlu şirket ,itiraz tarihinden önce takip konusu aylara ait 173.379,86 TL kira bedelini alacaklı …’a ait banka hesabına yatırmıştır. Mahkemece ,hükme esas alınan bilirkişi raporunda alacaklıların 159.759,36 TL kira alacağı ve 42.519,73 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 202.279,10 TL alacaklarının bulunduğu, itiraz tarihinden önce ödenen 173.379,36 TL’nın mahsubu ile 28.899,74 TL işlemiş faiz alacağı yönünden itirazın kaldırılması gerektiği belirtilmiş olup, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada 03/03/2014 tarihli 13.770,00 TL ödemenin … 4.İcra Müdürlüğü’nün 2014/8356 sayılı icra dosya alacağından mahsup edildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar asıl davaya yönelik anılan mahsup mükerrer nitelikte olmakla birlikte, temyiz edenin sıfatına göre aleyhe bozma yapılamayacağı anlaşılmaktadır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre davalılar vekilinin birleşen davaya ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalılar vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince ; davacı alacaklı …, 01/06/2010 başlangıç tarihli ve altı yıl süreli yazılı kira sözleşmesine dayalı olarak 28/04/2014 tarihinde başlattığı icra takibi ile 01/06/2013 tarihinden takip tarihine kadar aylık 22.813,12 TL’dan toplam 205.318,08 TL kira alacağından 167.620,00 TL ödemenin mahsubu ile bakiye 37.698,08 TL kira alacağının tahsilini talep etmiş, davalı borçlu şirket vekili süresinde verdiği itiraz dilekçesi ile borca itiraz etmiştir. Kiraya verenlerin birden fazla olması halinde aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmakta olup, kiraya verenlerden sadece biri tahliye talep edemez. Ancak kiraya verenlerden her biri kendi payına düşen kira alacağının tahsilini tek başına talep edebilir. Kiraya verenlerin paylarına düşen kira miktarının kira sözleşmesinde açıkça kararlaştırılmamış olması halinde her bir kiraya verenin eşit miktarda kira alacağı talep edebileceği kabul edilir.
Somut olayda; alacaklı … tek başına tahliye talepli icra takibi başlatmış ve İcra Mahkemesi’nden itirazın kaldırılması ve tahliye talep etmiş olduğuna ve her ne kadar zorunlu dava arkadaşlarının davaya dahil edilebilmesi mümkün ise de, bu eksikliğin icra takibinde giderilmesinin mümkün olmamasına göre temerrüt nedeniyle tahliye talebinin reddi gerekirken tahliyeye karar verilmesi doğru değildir. Öte yandan, ödeme emrinin davalı borçlu şirkete 03/03/2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından alacaklının banka hesabına 03/03/2014 tarihinde “Aşina Restaurant Ocak 2014 kira bedeline mahsuben” açıklaması ile 13.770,00 TL kira ödemesi yapıldığı görülmüş, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; alacaklı …’un payına düşen alacağın 9.292,84 TL kira ve 947,11 TL işlemiş faiz olacağı belirtilmiştir. Buna göre, alacaklının payına düşen alacak dava tarihinden önce ödendiğine göre itirazın kaldırılması talebinin de reddi gerekir. Ayrıca asıl dava konusu icra takibinde davalı … ve …’ın murisinin, taraf sıfatı bulunmadığından, asıl davada da taraf sıfatları bulunmadığının mahkemece gözetilmemesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle,davalılar vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK’nun 366. ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 28/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.