Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/1781 E. 2017/2430 K. 23.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1781
KARAR NO : 2017/2430
KARAR TARİHİ : 23.02.2017

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Şikayet

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine … 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2004/46 Esas-2005/141 Karar sayılı kamulaştırmasız el atma alacağına ilişkin kesinleşmemiş ilamına dayanılarak başlatılan takipte, borçlu vekili takip konusu borcun daha önce … 4.İcra Müdürlüğü’nün 2006/4555 Esas sayılı dosyasında ödendiğini, dayanak ilamda kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faize hükmedilmediğinden anılan faizin talep edilemeyeceğini, kabul ve ikrar anlamına gelmemek kaydıyla icra emrinde ilamın kesinleşme tarihi belirtilmediğinden kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin talep edilemeyeceğini açıklayarak, … 13.İcra Müdürlüğü’nün 2015/88711 Esas sayılı dosyasında başlatılan takipte icra emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; takip konusu ilamın usulune uygun olarak icraya konulduğu ve icra emrinin de usulüne uygun olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş, hüküm borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kamulaştırmasız el atma davaları uygulamada sıklıkla karşılaşılan davalardan olmakla birlikte, yasa ile düzenlenmiş değildir. Bu konuya ilişkin tek yasal düzenleme olan 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 38. maddesi de 10.04.2003 tarih ve 2002/112 Esas 2003/33 Karar sayılı Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilmiştir. Uygulamada kamulaştırmasız el atma davaları; İBK., HGK. ve Hukuk Dairelerinin içtihatlarıyla yön bulmaktadır. Konunun Dairemizi ilgilendiren yönü ise, bu nevi davalarda hükmedilen tazminatların zamanında ödenmemesi halinde uygulanacak faizin ne tür ve oranda olması gerektiği noktasındadır. Zira Kamulaştırma Yasası gecikme faizini öngörmemektedir. Bu cümleden olmak üzere,….. kararları ve Dairemizin istikrar bulmuş içtihatlarında; “kamulaştırma bedelinin arttırılması ilamlarında uygulanan T.C. Anayasası’nın 4709 sayılı Yasası’nın 18. maddesi ile değişik 46/son maddesinde yer alan kamulaştırma bedelleri ile mahkemece kesin hükme bağlanan arttırma bedellerine, son fıkraya göre kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanacağı hükmünden farklı olarak kamulaştırmasız elatmanın hukuksal niteliği itibariyle bir haksız eylem olduğu, haksız eylemden doğan borçların, tazmini nitelikte olmaları nedeniyle uygulanacak faizin 3095 sayılı Yasa’da belirlenen yasal faiz olduğu belirtilerek, uygulama uzun süre yasal faizin uygulanması şeklinde sürdürülmüştür. Ancak, Anayasa’nın 35. maddesi ile koruma altına alınmış mülkiyet hakkının, hak sahibinin rızasına bakılmaksızın kamulaştırmasız elatma nedeniyle ihlali halinde, toplumun genel menfaatleri ile bireyin temel haklarının korunması arasında adil bir denge gözetilmesi gerektiği düşüncesinden hareketle, mülkün gerçek değeriyle orantılı makul bir tazminat ödenmediği sürece, bir mülkten mahrum bırakılmanın genelde aşırı bir ihlal teşkil edeceği, yasal faiz oranında gecikme faizi ödenmesinin yeterli olmadığı görüşü gerek öğretide gerekse uygulamada ağırlık kazanmıştır. Bu bağlamda mülkiyete saygı hakkının ihlalinin, mahkemelerin, kamulaştırmasız el atmaya maruz kalan kişiler lehine hükmettikleri tazminat tutarının tayininde, yargılama süresi ile enflasyon arasındaki etkileşim sonucu ortaya çıkan değer kaybını dikkate almalarına imkan sağlayan yasal bir düzenlemenin olmayışından da kaynaklandığı, bu nedenle adil tatmin taleplerinin karşılanması gerektiği hususu benimsenmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında idare, kendisine Anayasa tarafından tanınan olanak ve yetkileri yasaya uygun bir biçimde kullanmaksızın taşınmaza elatarak kamulaştırma ilkelerine aykırı davranamaz. Anayasa’nın 46. maddesinde öngörülen kamulaştırma, Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkına getirilmiş anayasal bir sınırlama olmakla, içtihat değişikliğine gidilerek, özü ve vardığı hukuki sonuç itibariyle aynı nitelikler taşıyan kamulaştırmasız elatmaya ilişkin ilamlarda hüküm altına alınan tazminatlara da Anayasa’nın 46/son maddesinde düzenlenmiş olan kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Borcun faizi ile ödenmesinden sonra 2011 yılında Yargıtay’da yapılan ve yukarıda açıklanan içtihat değişikliği infaz edilmiş borç yönünden alacaklıya yeniden bir hak bahşetmez. Anılan içtihat değişikliği infaz edilmemiş derdest alacaklar için uygulama yeri bulacaktır.
Somut olayda; 16.06.2006 tarihinde … 4. İcra Müdürlüğü’nün 2006/4555 Esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamlı takipte ; takip dayanağı 21.03.2005 tarihli kamulaştırmasız el atma ilamında ”12.000,00 YTL’lik kısma 27.01.2004 tarihinden, geri kalan kısma ise 23.12.2004 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verildiği, takipte ilamda hükmedilen alacak miktarlarına belirtilen tarihlerden itibaren faiz istendiği, ayrıca vekalet ücreti ve yargılama gideri talebinin de bulunulduğu, borçlu tarafından icra dosyasına 07.05.2008 tarihinde ödeme yapıldığı, 25.05.2015 tarihinde, şikayete konu … 13. İcra Müdürlüğü’nün 2015/88711 Esas sayılı dosyası ile aynı ilama dayanılarak başlatılan ilamlı takipte, ilamın kesinleşme tarihi 23.05.2006 ile ilk icra dosyasına borçlunun ödeme yaptığı 07.05.2008 tarihleri arasında kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faiz talebi nedeniyle bakiye faiz alacağının talep edildiği, takip konusu ilamın 23.05.2006 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, … 4. İcra Müdürlüğü’nün 2006/4555 E. sayılı dosyasına yapılan ödemeler sonucunda, bu dosyanın içtihat değişikliğinin yapıldığı 2011 yılından önce infaz edildiğinin tespiti halinde içtihat değişikliğinin infaz edilmiş borç yönünden alacaklıya yeniden bir hak vermeyeceği dikkate alınarak bakiye faiz alacağına ilişkin … 13.İcra Müdürlüğü’nün 2015/88711 E. sayılı takip dosyasında icra emrinin iptaline karar verilmesi, infaz edilmediğinin belirlenmesi halinde ise, ilamın kesinleşme tarihinden itibaren Anayasa 46/son faizinin uygulanacağı dikkate alınarak, bilirkişi incelemesi ile talep edilen faiz miktarının denetlenmesi ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, borçlu vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 23.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.