Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/16890 E. 2019/5725 K. 11.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/16890
KARAR NO : 2019/5725
KARAR TARİHİ : 11.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mükerrer Kaydın İptali

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Dava dilekçesinde, davacı …’in nüfus kayıtlarında … adında kardeşi olarak kayıtlı birisi bulunduğu, gerçekte böyle birisi olmadığı, … isminin halk arasında davacının adı olarak bilindiği ileri sürülerek … adına olan kaydın nüfus kayıtlarından terkini istenmiş; mahkemece, … ile …’in farklı kişiler olduğu gerekçesi ile davanın reddine dair karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, nüfus kütüğündeki mükerrer olduğu ileri sürülen kaydın iptali istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 7. maddesine göre, resmi sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça, herhangi bir şekle bağlı değildir. Bu duruma göre bir kimsenin nüfus kütüğüne birden fazla kaydedilmesi mümkün bulunmadığından, mükerrer olan kaydın iptaline karar verilmelidir. Kamu düzenini ilgilendiren böyle bir davada kayıtlardan hangisinin iptal edileceğine davacının tercih ve istemine bakılmaksızın mahkemece karar verilmelidir.
Nüfus kaydındaki düzeltme davaları kamu düzeni ile yakından ilgili olup, mahkemeler kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorundadır. Davanın bu niteliği gözönüne alınarak, mahkemelerce kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın kaydın doğru olarak tespiti zorunludur.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, davacı …’in … ve …’den olma 15.10.1960 doğumlu olarak beyan üzerine 14.03.1964 tarihinde nüfusa tescil edildiği, mükerrer olduğu ileri sürülen kayıt sahibi … ise davacı …’in kardeşi olarak 16.12.1963 doğumlu olarak davacı ile aynı tarihte beyan üzerine 1900 doğumlu Süleyman Parmak ve 1894 doğumlu …’in tanıklıklarında nüfusa tescil edildikleri, davacı …’in nüfus kaydı açık ve nüfus olayları mevcut iken, …’ın nüfus kaydına göre bekar olduğu, nüfus olayı olmadığı, yükümlü olduğu askerlik görevini yapmak üzere yurda dönmedi gerekçesi ile Bakanlar Kurulunun 10.09.2003 ve 2003/6174 sayılı kararı ile Türk vatandaşlığı kaybettirilerek nüfus kütüklerindeki kaydının kapatıldığı anlaşılmıştır.
Buna göre mahkemece, her iki kişinin kimlik bilgileri ayrı ayrı yazılarak; yurda giriş çıkışlarının tespiti için ilgili emniyet müdürlüklerine, okul kayıtları için milli eğitim müdürlüklerine, bunlar dışında sosyal güvenlik kurumu, vergi dairesi, tapu müdürlüğü, seçim kurulu, belediye başkanlığı, GSM operatörlerine müzekkere yazılarak toplanacak diğer delillerle birlikte istemin değerlendirilmesi ve oluşacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda gösterilen nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nın 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 11.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.