Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/16337 E. 2019/4173 K. 16.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/16337
KARAR NO : 2019/4173
KARAR TARİHİ : 16.04.2019

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda … Anadolu 22. Asliye Hukuk Mahkemesi hükmüne karşı, … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması sonunda … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının düzeltilerek davanın kabulüne ve…7. Noterliğince düzenlenen 14.04.2015 tarih ve 06497 yevmiye nolu düzenleme şeklinde vakıf senedi ile…7. Noterliği’nin 18.08.2015 tarihli ve 15274 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde vakıf senedi tadil sözleşmesinin tesciline karar verilmiş, bu kez … vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Temsilci tarafından açılan davada, yeni kurulacak vakfın tescili istenmiş; ilk derece mahkemesince, davanın kabulü ile…7. Noterliğinin 14/04/2015 tarihli düzenleme şeklindeki vakıf senedinin tesciline karar verilmiş, karara karşı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı düzeltilerek …7. Noterliğinin 14/04/2015 tarihli senedinin yanında aynı noterliğin 18.08.2015 tarihli düzenleme şeklinde vakıf senedi tadil sözleşmesinin de tesciline dair kararı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 101 ve devamı maddeleri kapsamında yeni kurulacak vakfın kuruluşuna ilişkin düzenleme şeklindeki noter senedinin tescili istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 101. maddesinde, vakfın, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluğu olduğu, aynı kanunun 102. maddesinde ise vakıf kurma iradesinin, resmi senetle veya ölüme bağlı tasarrufla açıklanacağı, vakfın, yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescil ile tüzel kişilik kazanacağı, resmi senetle vakıf kurma işleminin temsilci aracılığıyla yapılması, temsil yetkisinin noterlikçe düzenlenmiş bir belgeyle verilmiş olmasına ve bu belgede vakfın amacı ile özgülenecek mal ve hakların belirlenmiş bulunmasına bağlı olduğu, tescili için mahkemeye başvurunun, resmi senet düzenlenmiş ise vakfeden tarafından yapılacağı şeklinde düzenlenmiştir.
Öncelikle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114. maddesinde dava şartları arasında sayılan; taraf ve dava ehliyeti, dava takip yetkisi, davada temsil kavramları üzerinde durulmalıdır:
Taraf ehliyeti, davada taraf olabilme ile ilgili olup, 6100 sayılık Hukuk Muhakemeleri Kanununun 50. maddesi gereği medeni haklardan istifade hakkı bulunan her gerçek ve tüzel kişi bir davada taraf olabilme ehliyetine de sahip olup gerçek kişi sağ doğmak şartı ile ana rahmine düştüğü andan başlayarak ölünceye kadar taraf ehliyetine sahiptir.
Dava ehliyeti ise kişinin kendisinin veya yetkili kılacağı bir vekil aracılığı ile bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme yetkisi olup, HMK’nin 51. maddesi gereği dava ehliyeti medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirlenecektir. Buna göre medeni hakları kullanma (fiil, eylem) ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Davayı takip yetkisi, HMK’nin 53. maddesi gereği, davayı yürütebilme ve talep sonucunda belirtilen hakkın ya da hukukî ilişkinin esası hakkında hüküm alabilme yetkisini ifade etmekte olup, kanunda belirtilen istisnaî durumlar dışında, maddî hukuktaki tasarruf yetkisine göre kişinin davayı takip yetkisi olup olmadığı belirlenecektir. Kişi kendi adına dava açtığında yani dava konusu hak ya da hukuki ilişkinin tarafı olduğunu iddia ettiği anda davayı takip yetkisine de sahip olacaktır. Ancak kendi adına değil de bir üçüncü kişi adına hak talep ettiğinde davayı takip yetkisi olmayacaktır.
Dava takip yetkisi taraf sıfatından farklı olup sıfat, tarafın maddi hukukta düzenlenen alacaklı, mirasçı, malik olma niteliğine ilişkindir. Buna karşılık dava takip yetkisi yargılamanın kim tarafından yürütüleceği sorusunun yanıtıdır. Bu bakımdan, davanın yürütülmesi ve karara ulaşılmasındaki süreç dava takip yetkisini, bu sürecin sonucunda maddî hukuka yönelik sonuç sıfatı karşılar. Yani, dava takip yetkisi usûlî, sıfat ise maddî hukukla bağlantıyı ifade eder. (Pekcanıtez H., Atalay, O./Özekes, M.: Medeni Usûl Hukuku, … 2011, s.211).
Dava da temsil, HMK’nin 71. maddesi gereği dava ehliyeti bulunan herkes, davasını kendisi veya tayin ettiği vekil aracılığıyla açabilir ve takip edebilir. Temsilci davanın tarafı olmayıp taraf adına hareket eden kişidir. HMK 52. maddesi gereği medenî hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanlar (kısıtlılılar, küçükler vs.) davada kanuni temsilcileri, tüzel kişiler ise yetkili organları tarafından temsil edilebilecek olup iradi temsil olarak adlandırılan vekil aracılığı ile temsilde ise davanın tarafı seçtiği bir vekil aracılığı ile dava açabilir ve davayı takip edebilir. Kendisine vekalet verilecek kişiler 1136 sayılı Avukatlık Kanunun 35. maddesi gereği baroda kayıtlı avukatlardır.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde, tescili talep edilen vakıf senedine göre vakıf kurucusu Institut für Internationale Zusammenarbeit (Tr:Uluslararası İşbirliği Enstitüsü) olup kurulan vakfın adı da DVV International Turkey Vakfı’dır. Vakıf senedin Geçici 2.maddesi gereği vakfın tescili için gerekli tüm işlemleri yapmak üzere …’un yetkili kılındığı, bu kişiye verilen temsil yetkisinin TMK’nin 102/2.maddesi gereği sadece resmi senedin noterde düzenlemesi ile sınırlı olduğu, aynı maddenin 3. fıkrası gereği vakıf kuruluş senedi için dava açma ve takip etmenin ancak vakfeden tarafından yapılabileceği, dava açıp takip etmenin HMK’nin 53. maddesi kapsamında dava takip yetkisi, davada temsilin ise 71. madde gereği iradi temsil olduğu, dava takip yetkisi ile davada temsilin aynı kanunun 114. maddesi 1. fıkrasının “e” ve “f” bentleri gereği dava şartlarından olup, 115. madde gereği yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Bu sebeple davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken esasının incelenerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: … vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile … Bölge Adliye Mahkemesi (4.) Hukuk Dairesinin 21.09.2017 tarihli ve 2017/859 Esas, 2017/1104 Karar sayılı istinaf isteminin kısmen kabulüne dair hükmün 6100 sayılı HMK’nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın HMK’nin 373/2.maddesi gereği kararı veren … Bölge Adliye Mahkemesi (4.) Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 16.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.